 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2003/2575 2003/3760
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 15.06.1992-26.07.2002 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik bildirilen sigortalı çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mustafa Taş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, 15.06.1992-26.07.2002 tarihleri arasında Kaymak Cam Mobilya İmalat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinde gerçekleşen hizmetlerinin tespitini istemiş, Mahkemece; davacının 27.09.2002 günlü dilekçesiyle davadan feragat ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hizmet tespitine ilişkin dava dilekçesinin davadan feragata yetkili bulunan davacı vekili tarafından düzenlenip mahkemeye sunulduğu halde 27.09.2002 günlü feragat dilekçesinin, dava dosyasındaki nüfus cüzdanı örneğine göre Bulgaristan göçmeni olduğu anlaşılan ve vekilinin 01.10.2002 günlü dilekçesi içeriğine göre yeterli şekilde Türkçe okuma-yazma bilmeyen davacı tarafından bizzat mahkemeye ibrazını müteakip aynı gün yine avukatı aracılığıyla işverenin ölüm tehdidi ve fiili zorlamasıyla feragat dilekçesini imzalayıp mahkemeye vermek zorunda bırakıldığını belirterek sanıklar Halil Kaymak ve Sezai Siviş hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2002/38989 hazırlığına
kaydedilen dilekçesiyle şikayette bulunduğu, dolayısıyla feragat dilekçesinin davacının gerçek iradesini yansıtmadığı, vaki feragatın; Borçlar Kanununun 29. maddesinde düzenlenen ve “Bir kimsenin yapmak istemediği bir hukuki işleme, aksi taktirde kendisinin veya yakınlarının kötülük veya zarara uğrayacağı tehdidi ile razı olmasını sağlama, başka bir anlatımla; bir kimsenin, diğer tarafı sözleşme yapma ve irade beyanında bulunmaya sevketmek amacıyla bilerek onda korku yaratması veya mevcut bir korkudan yararlanması” şeklinde tanımlanan ikrah (korkutma) sonucu gerçekleştiği, sigortalılığın; zorunlu, kişiye bağlı ve özellikle devredilemez bir hak olduğu, 506 Sayılı Kanunun 6.maddesinde açıkça belirtildiği gibi sigortalı olmak hak ve yükümünden vazgeçilemeyeceği de dikkate alınarak tehdit ve zorlamaya dayalı feragat dilekçesine itibar edilmeksizin işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.04.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.