Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2003/1920 2003/2580
YARGITAY İLAMI

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


Davacı,icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir
Mahkeme,Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2002 tarihle 2002/553 Esas - 350 Karar sayılı bozma kararında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün,davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mehmet Şahin tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava,Kurum sigortalısına 04.05.1993 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik oranı %20 olarak tespit edilmesine rağmen sehven %59,50 oranı üzerinden sürekli işgöremezlik geliri bağlanarak sigortalının haksız zenginleştiğinden bahisle buna dayalı Kurum alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibinin davalı sigortalının itirazı ile durduğundan sözedilerek itirazın iptali takibin devamı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkin olup, Dairemizin 22.10.2001 günlü bozma kararında; “... iş bu dava ile ilgili herhangi bir yetkisizlik itirazında bulunulmadığı halde işin esasına girilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmemesi...” Kurum lehine bozma nedeni olarak öngörülmüş ise de; Mahkemenin bozma ilamına konu 01.06.2001 günlü kararında “... itirazın iptali davasıyla ilgili karar verilmesine yer olmadığı...” yolunda hüküm kurulmak suretiyle itirazın iptali davasının esasına ilişkin olarak olumlu olumsuz yönde herhangi bir karar verilmemiş bulunması giderek mahkemenin Dairemiz bozma kararına uymayarak ilk kararında ısrar etmesi ve iş bu direnme kararının da Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2002 tarih ve 2002/553 Esas - 350 Karar sayılı kararı ile “... Mahkemenin açılan davanın mahiyetine göre itirazın iptaline veya dava sabit olmadığından reddine karar vermesi gerekirken davanın konusuz kalması halinde verilmesi gereken ”itirazın iptali davası ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına“ şeklinde karar vermesi nedenine dayalı olarak bozulması karşısında; Dairemizin 22.10.2001 günlü bozma kararı ile davacı Kurum lehine usuli kazanılmış hak durumu oluştuğundan sözedilmesinin mümkün bulunmamasına diğer taraftan ilamsız icra takibinde takip borçlusunun yetkiye ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması ve takip alacaklısının takibin devamını sağlamak üzere İcra İflas Kanununun 68,69.maddelerine göre icra tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek yerine aynı Kanunun 67.maddesi gereğince mahkemeye başvurarak itirazın iptalini istemesi durumunda, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı İcra Tetkik Merciinin yerine geçerek İcra İflas Kanunu madde 50 hükmü çevresinde inceleyerek sonuçlandırması gereğine; bu bağlamda itirazın iptali davası hernekadar genel hükümlere göre yargılamaya tabi ise de bu tür davaların temelini icra takibinin oluşturmasına ve icra takibi ile ayrılmaz bir bütün teşkil etmesine; aksini kabulün mahkemenin yargı çevresinde olmayan icra dairesi ile ilgili karar vermesine neden olacağına; somut olayda da, Sosyal Sigortalar Kurumunca ilamsız icra yoluyla yapılan takibin borçlu sigortalının yetki ve borca itirazı nedeniyle durması üzerine alacaklı Kurumun İcra İflas Kanununun 67.maddesi kapsamında açtığı iş bu dava ile münhasıran itirazın iptali ile takibin devamını talep etmiş bulunmasına ve davalı sigortalının ikametgahının Çine'de olması nedeniyle İcra İflas Kanununun 50/2 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun madde 9 hükmü kapsamında icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmamış bulunmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Başkan Resul Aslanköylü'nün muhalefetine karşı; Üye Coşkun Erbaş,M.Zafer Erdoğan, Süleyman Caner ve Neslihan Sever'in oylarıyla ve oyçokluğuyla 25.03.2003 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Somut olayda davacı Kurum, alacağından ötürü Aydın İcra Müdürlüğünde davalı aleyhine takibe geçmiş ödeme emrinin tebliği üzerine de davalı yasal süre içinde hem alacağın aslına hem de İcra Müdürlüğünün yetkisizliğine itiraz etmiş,itiraz nedeniyle icranın durdurulmasına karar verilmiş,bunun üzerine alacaklı Kurum Çine İş Mahkemesinde iş bu itirazın iptali ile icranın devamına ilişkin davayı açmış mahkemece Aydın Tetkik Merciinde yetki itirazı hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davada çözümlenmesi gereken hukuksal sorun, borçlunun yetki itirazı halledilmeden alacaklının İcra İflas Kanununun 67.maddesi gereğince yasal açıdan yetkili mahkemede dava açabilip açamayacağı noktasındadır.
Davalı borçlu, Aydın İcra Müdürlüğünde yetkisizlik itirazında bulunmuş yetkili yerin Çine İcra Müdürlüğü olduğunu öne sürmüş alacaklı da yetkisizlik itirazının yerine olduğunu kabul ederek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği gibi yetki itirazı kamu düzeni ile ilgili değildir.
Taraflar herhangibir mahkemenin ve İcra Dairesinin yetkili olduğunu serbest iradesiyle kararlaştırabilirler.Bu davada da taraflar Çine İcra Dairesinin ve İş Mahkemesinin yetkili olduğunu zımmen benimsemişlerdir.Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş işin esasına girip varılacak sonuç uyarınca karar vermekten ibarettir.
Sayın çoğunluk Çine İş Mahkemesinin Aydın İcra Tetkik Merciinin görevini üstlenerek önce yetki itirazı hakkında bir karar vermesi,bundan sonra dava açıldığı taktirde davaya bakması gerektiği görüşündedir.
Bu görüşe göre Çine İş Mahkemesi, önce yetkisizlik itirazının kabulüne karar verecek, hüküm kesinleştikten sonra davacı Kurum, Çine İş Mahkemesinde aynı davayı tekrar açmak zorunda kalacaktır. Zira 67.madde gereğince açılacak davacının da Çine İş Mahkemelerinde görülmesi gerekmektedir.Çünkü davalının ikametgahı Çine'dedir. Sonuç olarak davanın Çine İş Mahkemesinde açılacağı belli iken, davacıyı tekrar tekrar dava açmaya zorlamak hem Anayasamızın davaların en az masrafla ve en süratli bir şekilde sonuçlandırılması gerektiğine ilişkin hükmüne hem de adil yargılanma hakkına aykırıdır.Ayrıca yukarıda değinildiği gibi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun tarafların yetki sözleşmesi yapabileceklerine ilişkin hükmüne de aykırıdır.
Öte yandan davacının açtığı dava anılan 67.maddede öngörülen koşulları taşımasa bile davanın genel hükümlere göre görülmesi ve yetki itirazının bu mahkemede dahi öne sürülmesi gerektiği Dairemizin ötedenberi yerleşmiş ve oturmuş görüşlerindendir.Bu görüş aynı zamanda dava ekonomisi ilkesine de tamamen uygundur.Bu davada yasal süre içindeki yetki itirazında bulunulmamıştır.
Genel mahkemenin İcra Tetkik Merciinin yerine geçerek yetki itirazını inceleyebileceği görüşü ise yetki ve görev gasbına girer.Zira mahkemelerin görev alanları yasayla belirlenir ve herhangibir mahkeme görev alanını taşarak hüküm veremez.Bu ilke üzerinde yargı ve öğreti tam bir görüş birliği içindedir.
Diğer taraftan Dairemiz, iş bu davada yetkisizlik itirazının yasal süre içinde ileri sürülmediği, dolayısıyla yetkisizlik kararı verilemeyeceği düşüncesiyle kararı bozmuş; Hukuk Genel Kurulu ise bozma kararında bu konuya hiç değinmemiş,Hukuk Genel Kurulu sadece hükmü usul noktasından bozmuş olduğundan dosyanın yeniden Hukuk Genel Kurulunda görüşülmesi gerekirken sayın çoğunluğun işin esasını inceleyip karar vermiş olması da doğru değildir.Zira Hukuk Genel Kurulu mahkemece “herhangibir karar verilmesine gerek olmadığına” şeklinde karar verilemeyeceği düşüncesiyle yerel mahkeme kararını bozmuş,işin esası hakkındaki direnme kararı cevapsız kalmıştır.
Baştanberi açıklanan nedenlerle usul ve kanuna aykırı olan hükmün bozulması gerektiği görüşündeyim.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini