 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2003/1769 2003/2680
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı,SSK sigortalılığı ile çakışan dönemlere ait Bağ-Kur sigortalılığı döneminin iptali ile Bağ-Kur prim borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme,ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün,davalılar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi S.Özlem Hatiboğlu tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Sosyal Sigortalar Kurumu vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı Bağ-Kur vekilinin itirazlarına gelince;
Mahkeme, 05.11.1996 ile 30.11.2001 tarihleri arasında kalan dönemde, hizmet akdi ile çalışılmayan 1998 ve 1999 yılları dışındaki süreler için, davacının Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olduğunun tespitine ve bu devredeki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar vermiş ise de, yeterli araştırma ve incelemeye dayanmayan kararın isabetsiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Gerçekten Sosyal Sigortalar Kurumu şahsi sicil dosyasında bulunan prim cetvelinde davacının 1998 yılında (119+120+54=) 293 gün,1999 yılında ise (119+120+118=) 357 gün sigortalı çalışmasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemenin 1998 ve 1999 yıllarında davacının hizmet akdine tabi olarak çalışmadığı yolundaki kabulünün Kurum kayıtları ile çeliştiği tartışmasızdır.
Öte yandan,1479 Sayılı Kanun 24/9 maddesi Anonim Şirketlerde “Kurucu ortak” veya “Yönetim Kurulu Üyesi olan şirket ortaklarının zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmasını öngördüğü halde, davacının şirketin kurucu ortağı veya yönetim kurulu üyesi olup olmadığı araştırılmamıştır.Keza aynı Kanunun 25/g maddesine dayanılarak Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalılığına geçerlilik tanınmış ise de,dosyada mevcut Vergi Dairesi Müdürlüğünün yazısı karşısında davacının şahsen vergi mükellefi olup olmadığı üzerinde durulmadan bu sonuca varılmış olması da yasaya aykırı bulunmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan hususlar üzerinde durularak Bağ-Kur'lu çalışmanın niteliğini tespit etmek ayrıca çakışan sigortalılık konusunda ise önceden başlayan ve ekonomik ve fiili yönden baskın olan çalışmaya üstünlük tanımak suretiyle uyuşmazlığa çözüm bulmaktan ibarettir.
O halde davalı Bağ-Kur vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,27.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.