 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2003/1340 2003/2633
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, fazla ödenen primlerin değerlendirilerek emekli aylığının tespitine, fark aylıkların emeklilik tarihinden itibaren en yüksek mevduat faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ercan Turan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Sosyal Sigortalar Kanununun Geçici 20.maddesine göre kurulan davalı sandığın, 01.02.1979 - 01.08.1987 tarihleri arasında sandık üyelerinden Sosyal Sigortalar Kanununun 78.maddesine göre geçerli prime esas kazancın üst sınırından, belirli oranlarda daha fazla yapmış olduğu prim kesintilerinin emekli aylığına yansıtılması istemiyle açılan davanın yargılaması sürecinde düzenlenerek karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda, davacının emeklilik tarihinin SSK tavan düzeyinin üzerinde prim kesintisi yapılan 01.02.1979 -Temmuz 1987 tarihleri arasındaki dönem içinde kaldığı ve aylık bağlanırken artışlı kazançların nazara alındığı ve bu nedenle davacının maaşında bir eksiklik olmadığı görüşüne yer verilmiş, aynı gerekçeyi benimseyen mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Benzer nitelikli davalarda verilip eldeki dosya açısından da uygulanabilirliği bulunan bozma ilamlarında; “sigortalının yüksek oranda kesintilerin sürdüğü veya kesintiler eşitlenmekle birlikte eşitlenme tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde emekli olması nedeniyle Vakıf senedinin 26. maddesi uyarınca bu sigortalının
aylığının hesabında dava konusu edilen SSK kazancına oranla fazladan ödenmiş primler nedeniyle bir yansıma oluşmuş ise, eşit prim ödeyenler arasında farklılık yaratılmaması ve davalı Kuruluşun mükerrer ödeme yapmasının önüne geçilmesi açısından Vakıf Senedi doğrultusunda emekli aylığına yapılan yansımanın, hesaplama sonucu belirlenen artış oranından mahsubunun gerektiği de gözetilmelidir.” Görüşüne yer verilmiş olup, bu yaklaşım davacının istemi doğrultusunda hesaplama yapılmasından kaçınmayı gerektirir bir durum olmayıp, anılan bozma ilamlarında önerilen yöntemle yapılacak hesaplama sonucu belirlenen oranla yapılacak karşılaştırma sonucunda davacı yararına hüküm altına alınması gereken bir fark oluşup oluşmadığının belirlenmesini zorunlu kılmaktadır.
Hesaplama yapılırken, davacının yüksek oranlı prim kesintilerinin yapıldığı dönem içerisinde emekli olup, tüm süreyi kapsar biçimde prim ödememiş olması ve daha fazla süre ve oranda prim ödeyenlerle nimet külfet dengesini bozar bir durum oluşmaması için, yine önceki bozma ilamlarında belirtildiği üzere, yüksek oranlı prim kesinti günleri bu konumdaki sigortalılar açısından belirlenmiş olan 3060 günlük toplam dağıtım süresiyle orantılanmalıdır.
Sıralanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.