 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2002/9837 2002/10226
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, 19.04.1993-31.12.1996 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve prim borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Fatih Arkan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara,toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalıların temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı 19.04.1993-31.12.1996 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini istemekte olup, Mahkemece, primi ödenen bir kısım devrenin isteğe bağlı sigortalı olarak değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine karar vermiştir.
Dosya kapsamındaki belgelerin incelenmesinden davacının, 19.04.1993-31.12.1996 tarihleri arasında vergi mükellefi, 18.05.1993-31.12.1996 tarihleri arasında Esnaf ve Sanatkarlar Odası üyesi, 21.12.1993-10.04.2001 tarihleri arasında ise Esnaf Siciline kayıtlı olduğu, Vergi Dairesinin 21.03.1997 tarihli yoklama fişinden ise fiilen yapmakta olduğu çay ocağı işletmeciliğini 31.12.1996 tarihinde terk ettiğinin saptandığı,
Eylül 1993 ile 1996 Aralık döneminde toplam 39 kez, bir tanesi doğrudan kendi veznesine olmak üzere "prim" adı altında davalı Bağ-Kur hesabına ödemede bulunduğu, Kurumun ise, tescil kaydı bulunmadığı nedenle 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 1.Maddesi uyarınca "davacının sigortalı sayılamayacağını" belirttiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 1479 Sayılı Yasanın 24 ve 25. Maddeleri hükmü ile "kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden itibaren" zorunlu sigortalı olurlar. Sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği gibi, koşulların oluşması kaydıyla Kuruma resen tescil işlemi yapma yükümlülüğü de anılan Yasanın 26. Maddesi hükmü ile verilmiştir. Yapılan prim ödemeleri , mükellefiyet ve üyelik kayıtları dikkate alındığında sadece bir şekil şartı olması gereken "tescil" başvurusunda bulunulmadığı iddiası yerinde bulunmamaktadır. Ayrıca Kurum işlemine dayanak alınan 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Anayasa Mahkemesi'nin 26.10.2000 Tarih, 61/34 Sayılı kararıyla iptal edilerek 08.08.2001 Tarihinden itibaren yürürlükten kalkmış olması karşısında geçici 1. Maddenin somut olayda değerlendirme olanağı da bulunmamaktadır.
Belirtilen bu maddi ve hukuki olgular dikkate alındığında davacının isteme konu devrede zorunlu sigortalı olduğunun kabulü gerekirken, yazılı gerekçelerle, bir kısım sürelerde isteğe bağlı sigortalı olduğunun kabulü isabetsiz olup bozma nedenidir. Kuşkusuz, bu döneme isabet eden eksik prim ödemeleri ve gecikme zamları yönünden davalı Kurumun takip hakkı saklı bulunmaktadır.
O halde davacı Saffet Kuzu'nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.12.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.