 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2002/8803 2003/2962
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, 31.12.1997 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hatice Kamışlık tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Her ne kadar bozma kararı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş ise de henüz karar kesinleşmeden 3201 sayılı yasanın 3. maddesi Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden bozma kararına uyulmuş olması karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak teşkil etmez.
26.05.1993 tarihinde yurda kesin dönüş yaptığını beyan ederek 3201 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlanma isteminde bulunan ve bu istemi kabul edilerek 05.02.1973 - 31.12.1992 tarihleri arasında Almanya’da gerçekleşen 7166 günlük borçlanma tutarını 18.10.1993 tarihinde ödeyerek aynı gün tahsis talebinde bulunan ve kendisine 01.02.1994 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlanan, ancak 26.05.1993 - 13.12.1997 tarihleri arasında işsizlik yardımı aldığının belirlenmesi üzerine,borçlanması iptal edilerek yaşlılık aylığı bağlandığı tarihten geçerli olmak üzere kesilen ve 01.02.1994 - 21.04.2000 tarihleri arasında ödenen yaşlılık aylıkları kendisinden geri istenilen davacı, borçlanmanın geçerli olduğunun ve yaşlılık aylığının iptaline dair Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylığının; bağlandığı tarihten itibaren ödenmeye devam olunması gerektiğinin kabul olunmaması halinde fiili hizmetin bittiği 31.12.1997 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiş,Mahkemece; dava tarihinde yürürlükte bulunan yasal düzenleme ve borçlanmanın geçerliliği için yurda kesin dönüşü zorunlu kabul eden Yargıtay kararları çerçevesinde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda davacının yurda kesin dönüş koşulunu yerine getirmediği,tahsis talep tarihinden sonra dahi yurt dışındaki çalışmasını sürdürüp işsizlik yardımı aldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
3201 Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun borçlanmanın geçerliliği için yurda kesin dönüşü şart kılan 3.maddesinin Anayasa Mahkemesinin 12.12.2002 gün ve 36/198 Sayılı Kararı ile iptal edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.02.2003 gün ve 21-790/61 sayılı kararı ile,borçlanmanın geçerliliği için yurda kesin dönüşün zorunlu olmadığına ve yurda kesin dönüş koşulu yerine getirilmeksizin yapılan borçlanmaların geçerli olduğuna,ancak yurda kesin dönüş yapılıncaya kadar borçlanma hukuken askıya alınarak 3201 Sayılı Yasanın 6.maddesine göre yurda kesin dönüş yapılmadıkça yaşlılık aylığı bağlanamayacağı ve giderek aylığın başlatılmamasına,şayet bağlanmışsa aylığın kesilerek fuzulen ödenen yaşlılık aylıklarının Kurumca geri istenmesinin mümkün bulunduğu,hukuken askıya alınan yaşlılık aylığının yurda kesin dönüşün gerçekleştiği tarihi takip eden aybaşından itibaren yeniden ödenmeye devam olunması gerektiğinin kararlaştırıldığı ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu bulunduğu hukuksal gerçeği de dikkate alınarak,Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve yukarıda özetlenen Hukuk Genel Kurulu Kararı çerçevesinde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken dava tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.