 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 2002/8693
K: 2002/9208
T:26.11.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KURUM ZARARININ RÜCUAN ÖDETİLMESİ
- FAİZİN BAŞLAMA TARİHİ
ÖZET: Trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle yapılan tedavi harcamalarının faiz başlangıcının; ilgililerce gerekli belgeler ibraz edilerek yasaya uygun şekilde sigorta şirketine başvurulmuş ve gerekli ödeme yapılmamışsa başvuru tarihi, geçerli belgeler ibraz edilmeksizin müracaat edilmiş ya da hiç müracaat edilmemişse bu durumda, sigorta şirketi aleyhine icra takibine girişilmişse takip tarihi, dava açılmışsa dava tarihi olarak kabul edilebileceği gözetilmelidir.
(506 s. SSK. m. 39)
(2918 s. Trafik K. m. 98,99,108)
Davacı, trafik kazasında yaralanan kızı için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalı ve davalılardan Ş.... Sigorta avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektiri-ci sebeplere göre, Davacı Kurum vekilinin tüm, davalı Ş... Sigorta AŞ vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle yapılan tedavi harcamalarının 506 sayılı Yasanın 39. maddesi uyarınca tazminine yönelik davada; kazaya karışan aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin düzenleyicisi konumundaki davalı Sigorta Şirketinin, ilgililerce gerekli belgelerde ibraz edilerek 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98,99 ve 108. maddeleri ile 3.5.1997 gün ve 22978 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Trafik Garanti Fonu Yönetmeliğinin 12,13 ve 14. maddelerinde yazılı şekilde sigorta şirketine başvurulduğu halde gerekli ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinde temerrüde düşmüş sayılacağı, gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemişse sigorta şirketinin temerrüdünden bahsedilemeyeceği ve bu durumda faiz başlangıcının; sigorta şirketi aleyhine icra takibine girişilmişse takip tarihi, dava açılmışsa dava tarihi olarak kabul edilebileceği, davalı Ş... Sigorta A.Ş.'nin faizle sorumlu tutulabileceği tarihin sıralanan düzenlemeler ışığında belirlenmesi gereği gözetilmeksizin, şart ve ödeme tarihinden itibaren sorumluluğuna hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Ş... Sigorta A.Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.11.2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davada sigortalıya hastalık sigortası kolundan yapılan sağlık yardımlarının davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesi istenmiş olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 39. maddesidir.
Anılan maddenin başlığı "üçüncü kişinin sorumluluğu" deyimini içermektedir. Hal böyle olunca, bu maddeye göre Kuruma karşı sorumlu olan kişi üçüncü kişidir. 3. kişinin sorumlu tutulabilmesi için kasdı veya suç sayılır hareketinin gerçekleşmesi gerekir.
Somut olayda sigortalı, sürücü Lütfi'nin kullandığı aracın çarpması sonucu zarar-landırıcı sigorta olayına maruz kalmış ve yaralanmıştır. Sürücü Şimşek'in Kuruma karşı üçüncü kişi konumunda ve kazanın meydana gelmesinde, yüzde yüz kusurlu bulunduğu, davalı sigorta şirketinin de sürücünün kullandığı aracı zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortaladığı tartışmasızdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık Kurumun, sigortalının halefi olup olmadığı, sigortalıya hastalık sigortası kolundan yapıları yardımların Kurumca Sosyal Sigortalar Kanunu madde 39. çerçevesinde davalı sigorta şirketinden istenebilip istenemeyeceği noktasındadır.
Hemen ifade etmek gerekirse öğretinin baskın görüşüne göre, bir hakkın halefi-yet ilkesine dayandığının kabul edilebilmesi için yasalarda açık bir hükmün bulunması parttır. Ayrıca halefiyete ilişkin hükümler istisnai hükümler olup genişletici yoruma tabi tutulamaz. Oysa ne 39. maddede ne de Sosyal Sigortalar Kanununun diğer maddelerinde Kurumun rücu hakkının halefiyet ilkesine dayandığına ilişkin bir hüküm mevcuttur. Hal böyle olunca Kurum, sigortalının halefi sıfatıyla sigorta şirketinden herhangi bir talepte bulunamaz.
Öbür yandan Kurumun, sigortalının halefi olduğu kabul edilse bile somut olayda sözü edilen 39. maddede öngörülen koşullar sigorta şirketi açısından gerçekleşmemiş olduğundan davalı sigorta şirketi Kuruma karşı yine sorumlu tutulamaz. Zira davalı sigorta şirketinin, zararlandırıcı sosyal sigorta olayının oluşmasında kasdı veya suç sayılır hareketi iddia ve ispat edilmediğinden 39. maddede öngörülen koşulların oluşmadığı açık seçik ortadadır. Kaldı ki sigortalının, sigorta şirketi hakkındaki talep hakkının yasal ve hukuksal dayanağı ne 39. ne de Borçlar Kanununun 41 ve ardından gelen maddeleridir. Talebin yasal dayanağı Karayolları Trafik Kanunu olup sigortalı, sigorta şirketiyle araç maliki arasında yapılan sigorta akdi çerçevesinde talepte bulunabilir.
Açıklanan bu nedenlerle davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmasına ilişkin yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşündeyim. Sayın çoğunluğun Bozma kararında gösterilen gerekçeye katılamıyorum. Davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Baykan Resul Aslanköylü