 |
T.C
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E: 2002/8428
K: 2003/1324
T: 28.02.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- HİZMET TESPİTİ
- ALT İŞVEREN
- MUVAZAA
ÖZET: 506 sayılı Yasa'nın 4.maddesi ile sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler "İşveren" olarak tanımlanmıştır. "Çalıştıran" olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen "işvereni" ifade etmektedir. Davacı sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin dava dışı alt işverenler tarafından düzenlenmiş olması karşısında ise hizmet tespitine yönelik davanın da bu işverenlere karşı husumet yöneltilerek açılması gerekir. Kaldı ki anılan Yasa'nın 79/10. maddesine göre bu tür tespit davalarının sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltilmesi gerekir.
506 s. SSK/10, 82, 87
Davacı davalılardan işverene ait işyerinde 19.09.988-20.03.1997 tarihleri arasında fasılasız olarak geçen çalışmalarının tespiti ile bu çalışmalarının sigortalı hizmetlerden sayılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Fatih Arkan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı sigortalı, davalılardan T.R. AŞ. işçisi olarak çalışmasına karşın Kuruma eksik bildirilen çalışmalarının tespitini istemektedir.
Davalı T.R. AŞ. ise; davacı ile aralarında hizmet ilişkisi bulunmadığını, genel temizlik, bakım gibi hizmetleri satın aldıkları müteahhit firma sigortalısı olduğunu iddia ederek "husumet itirazlarının kabulü ile davanın reddine" karar verilmesi gereğini savunmuştur.
Mahkemece Körfez İş Mahkemesinde açılarak, sonuçlanmış olan işçilik haklarına dair dava dosyalarındaki " davacının gerçekte davalı T.AŞ. işçisi olduğu, taşeron işçisi olarak gösterilmesinin muvazaalı olduğu" yönündeki saptamalar irdelenerek ve aynca "işverenlerin taşeron firmalar olması halinde de 506 sayılı Yasa'nın 87. maddesi hükmü ile de davalı T. A.Ş'nin sorumlu olacağı " gerekçeleriyle istemlerinin kabulüne karar verilmiştir.
1-Bir çoğunun işyeri adresi olarak T. Rafinerisini gösterdiği saptanan; Ç. Ticaret, E.F. Limited Şirketi, Ç. Müşavirlik Limited Şirketi, O. Nakliyat, L. Kocaeli Anonim Şirketi, E. Limited Şirketi gibi işyerlerinden Kuruma işe giriş bildirgeleri verilerek , bir kısım hizmet sürelerinin bildiriminin bulunmadığı davacının Sosyal Sigortalar Kurumundan celbedilen özlük dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Davada çözümlenmesi gereken ilk uyuşmazlık, davalı T. Anonim Şirketi ile dava dışı yükleniciler arasında yapılan " Bakım, onarım hizmetleri " işine dair sözleşmelerin muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve bunun sonucu olarak da davalı T Anonim Şirketinin gerçek işveren olup olmadığı noktasında toplamaktadır.
Muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak kastı ile gerçek iradelerine uymayan, kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratma konusunda anlaşmalarıdır.
Davalı bir kamu iktisadi kuruluşu olup yasa, kanun hükmünde kararnameler gereği Bakanlar Kurulu ve Bakanlıklarca alınan kararlara göre düzenleme yapmak zorundadır.
Bu bağlamda, kapalı zarf ve özel götürü birim fiyat usulü ile bakım-ona-rım işi ihalesi, özel ve genel şartname, teklif alma şartnamesi, teklif mektubu gözetilerek yukarıda isimleri yazılı firmalara verilmiştir.
Davacının ücretini, sosyal haklarını, sigorta primlerini ödeyen, kendi işyerinden işe giriş bildirgesini ve prim bildirgelerini veren, ihale suretiyle davalı T Anonim Şirketinden sözleşme kapsamında tanımlanan işi alan dava dışı işverenlerdir. Davalı asıl işveren ile ihale ile iş alan alt işverenler arasında düzenlenen sözleşme ve eki Şartnamelere göre işe alınacak sigortalılarla ilgili çalışma koşullan, sosyal ve ekonomik haklar ile ilgili düzenlemeler asıl işverenin alt işverenle birlikte sorumluluğunu düzenleyen mevzuat hükümleri sonucu olup, alt işverenin, işverenlik sıfatını ve sorumluluklarını ortadan kaldıran düzenlemeler değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.11.2001 gün, 2001/9-711 Esas, 2001/820 Karar sayılı kararında da ifade edildiği gibi, alt işverenlerin değişmesine karşın, davacı sigortalının ihaleyi alan yeni alt işveren yanında çalışmasını sürdürmesini engelleyici bir düzenleme olmadığı gibi, koşullarının oluşması halinde 506 sayılı Yasa'nın 82. maddesi kapsamında işyeri devri olarak da ele alınabileceğinden bu durumu da muvazaa olarak değerlendirmek mümkün olmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle, davalı T Anonim Şirketi ile dava dışı işverenler a-rasındaki hukuksal ilişkinin muvazaaya dayandığı iddiası ispatlanmadığından, davalı T Anonim Şirketinin gerçek- işveren olarak kabulüne, isabet bulunmamaktadır.
Çözümlenmesi gereken diğer bir uyuşmazlık ise, işverenler arasındaki hukuksal ilişkinin dayanağının somut olaydaki gibi 506 sayılı Yasa'nın 87. maddesi olması halinde asıl işverenin, alt işverene hizmet akdi ile bağlı sigortalının 506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesi uyarınca açacağı hizmet tespiti davasında işveren olarak taraf gösterilip gösterilemeyeceği sorunudur.
506 sayılı Yasa'nın 4. maddesi ile "sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler "İşveren" olarak tanımlanmıştır. "Çalıştıran" olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen "işvereni" ifade etmektedir. Davacı sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin dava dışı alt işverenler tarafından düzenlenmiş olması karşısında ise hizmet tespitine yönelik davanın da bu işverenlere karşı husumet yöneltilerek açılması gerekir. Kaldı ki anılan 79/10. maddesine göre bu tür tespit davalarının sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltilmesi gerekir.
506 sayılı Yasa'nın 87. maddesi ile asıl işveren ile alt işveren arasındaki ekonomik ve mali yönden sorumluluk hukukunun sınırlarının belirlendiği, maddede geçen "bu kanunun işverene yüklediği ödevler" tanımlamasın asıl işverene, alt işverenin taraf olduğu hizmet sözleşmeleri nedeniyle açılacak hizmet tespiti davalarında "pasif husumet ehliyetini" amaçlamadığı anlaşılmaktadır.
Davanın, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet sözleşmelerinin tarafı olan alt işverenlere yöneltilmesinde hizmet ilişkisinin ve süresinin tespitinde, gerek ispat külfeti, gerekse delillere ulaşabilme gibi konular nedeniyle de davanın sübutu için önemi açıktır.
2-Kabule göre de, davalı Kurum 4792 sayılı Yasa'nın 24/c maddesi ile her türlü harçtan muaf olmasına karşın yargı harcı ile sorumluluğuna karar verilmesi isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davalı T. Anonim Şirketi hakkında açılan davanın husumet itirazı nedeniyle reddi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hal ir.de ilgiliye iadesine, Üye M. Zafer Erdoğan ve Neslihan Sever' in muhalefetlerine karşı ; Başkan Resul Aslanköylü , Üye Coşkun Erbaş ve Süleyman Caner' in oylarıyla ve oyçokluğuyla 28.02.2003 gününde karar verildi.