 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas :2002/8320
Karar:2002/8870
T. :13.12.2001
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, trafik kazasında yaralanan sigortalı için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava;11.07.1999 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan Bağ-Kur sigortalısı için Kurumca yapılan 1.493.420.000 lira tedavi ve iyileştirme giderinin araç sürücüsü ve araç maliki rücuan ödetilmesi istemine ilişkin olup, Mahkemece; sigortalıya,zararlandırıcı sigorta olayına karışan aracı sigortalayan dava dışı Sigorta A.Ş. tarafından tedavi giderleri karşılığı olarak poliçe limiti dahilinde olmak üzere 3.000.000.000 liralık ödemede bulunulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını teşkil eden 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesi hükmüne göre "Sigorta Şirketleri" Bağ-Kur'un rücu hakkını haiz bulunduğu "diğer sorumlular" kapsamındadır.
Bağ-Kur'a anılan madde ile tanınan rücu hakkı Kanundan doğan bağımsız bir rücu hakkı vasfında olup, tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; Sigorta Şirketlerinin 2918 Sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktar, Kurumun rücu davasından önce sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; Sigorta Şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödediği miktar kadar sorumlu tutulmaması gerekir.
Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin; Bağ-Kur'a tanınan Kanundan doğan rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle 1479 Sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan sadece sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ya da somut olayda olduğu gibi tedavi giderleri ve buna uygulanan kusur oranları ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği hukuksal gerçeği açıkça ortadadır.
Mahkemece yapılacak iş;dava dışı sigorta şirketi tarafından sigortalıya yapılan ödemenin davalıların yasadan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı ilkesinden hareketle işin esasına girilip hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibaret olup eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.12.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.