Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas             Karar
2002/7239        2003/1297
YARGITAY İLAMI

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


Davacı,davalı Kurum işleminin iptali ile gecikme zammının terkinine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme,ilamında belirtildiği şekilde  isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün,davalılar  Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi S.Özlem Hatiboğlu  tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı şirket vekili tahakkuk eden prim borçlarının Katma Değer Vergisi Kanununa dayanılarak Maliye Bakanlığınca çıkarılan 81 seri nolu "Katma  Değer Vergisi Genel Tebliği"nin "Sosyal Sigortalar Kurumu Prim Borçlarına Mahsup" başlıklı 1.1.1.3 maddesine göre katma değer vergisi iade alacağından mahsup edilmesi talebiyle 26.03.2001 tarihinde vergi dairesine başvurduğunu ancak vergi dairesinin  prim borcunu 506 Sayılı Kanunun 80/1 maddesinde belirlenen  süre içinde kuruma yatırmadığını, bu sebeple davalı Kurumun gecikme zammı tahakkuk ettirdiğini ileri sürerek, vergi dairesine zamanında başvuran müvekkilinin gecikme zammı ile sorumlu tutulamayacağını ve aksine  Kurum  işleminin iptalini talep etmiştir.
Mahkeme, bilirkişi raporunda yer alan görüşlere dayanarak davanın kabulüne kararı vermiş ise de, bunun yasa kurallarına uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Gerçekten,işverenin prim ödeme yükümlülüğü  506 Sayılı Kanunun 80.maddesine  dayanmakta,aynı maddenin 4.fıkrasında ise prim alacaklarının Kurum tarafından 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği kaydedilmiş bulunmaktadır.
Söz konusu maddede ödemenin Kuruma yapılacağı, dava ve icra takibi açılmış olsa bile ödenmemiş prim alacağı için gecikme zammı   tahsil olunacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda,davacının yasal süre içinde vergi dairesine başvurduğu ve dilekçe ekinde sunulan belgelerde herhangi bir noksanlığın bulunmadığı vergi dairesinin ise prim ödeme için yasanın öngördüğü süreden sonra 25.05.2001 tarihinde prim miktarı Sosyal Sigortalar Kurumu banka hesabına havale ettirdiği  konusunda taraflar arasında uyuşmazlık söz konusu değildir.
Öte yandan davada çözümlenmesi gereken sorun 506 Sayılı Kanunun 80.maddesinin emredici kuralı karşısında Maliye Bakanlığı ile Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü arasında imzalanan  21.03.2001 tarihli  protokol ile Maliye  Bakanlığının konuya ilişkin olarak çıkardığı 81 ve  84 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği hükümlerine değer verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten sözkonusu protokolün 4/2  maddesinde, dilekçe ve eki belgelerin eksiksiz olması halinde inceleme raporu aranmaksızın vergi dairesince derhal iade işleminin gerçekleştirileceği ve prim borç tutarının Kurum hesabına aktarılacağı  belirtilmekte 84 seri Nolu  Genel Tebliğin 1/1 maddesinde de benzer hususlar yer almaktadır.
Öncelikle,işverenin  prim ödeme yükümlülüğü 506 Sayılı Kanun hükümlerine göre belirlenmesi gereken bir husus olup,Maliye Bakanlığınca çıkarılan Tebliğ veya bu Bakanlıkla  Kurum arasında imzalanan protokol  esaslarının    kamu düzenine ilişkin bu yükümlülüğü değiştirici veya ortadan kaldırıcı bir düzenleme getirmesi kural olarak  mümkün değildir.
Kaldı ki söz konusu  Genel  Tebliğin 1.1.1.3  maddesinin son fıkrasında açıkça "...vergi dairesince bu işlemlerin gerçekleştirildiği tarihte prim borcunun vadesinin geçmiş olması halinde,borcun vade tarihi ile Sosyal Sigortalar Kurumuna ödemenin yapıldığı tarihler arasında  gecikme zammı uygulanabileceğinden mükelleflerin bu hususu göz önünde bulundurmaları gerekmektedir." denilerek vergi dairesindeki işlemler yüzünden meydana gelecek gecikmelerde işverenin gecikme zammı ödeyeceği herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklanmıştır.
Ayrıca hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda belirtilen 84 Nolu Genel Tebliğin 2.maddesi Sosyal Sigortalar Kurumu primleri ile ilgili  olmayıp,vergi borcu için gecikme zammı alınmayacağına ilişkindir ve olayımızda uygulama yeri yoktur.
Hal böyle olunca,davacı işverenin yasal süresinde Kurum  kayıtlarına intikal etmeyen prim borcuna tahakkuk ettirilecek gecikme zammından sorumlu tutulması gerektiğinin kabulü  sonucuna varılmaktadır.
Mahkemenin yukarıda açıklanan esaslar karşısında davanın reddine karar vermesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak,yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.   
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,Üye Sami Koçak'ın muhalefetine karşı; Başkan Resul Aslanköylü,Üye Coşkun Erbaş,  M.Zafer Erdoğan ve Coşkun Öztürk'ün oylarıyla ve oyçokluğuyla  27.02.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY  YAZISI
Dava;Katma Değer Vergi alacağından Sosyal Sigortalar Kurumu prim borçlarına mahsubun vergi dairesince geç yapılmış olmasından dolayı davacı şirketin gecikme zammından 6.542.000.000 lira gecikme zammı uygulamasının  iptaline  ilişkin olup,yasal dayanağı İcra İflas Kanununun 72. maddesi,3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 32, 11/C Maddeleri ile Maliye Bakanlığınca bu kanun hükümlerine göre çıkarılan 81,84 nolu Tebliğnamenin (A) ve (B) hükümleriyle 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 80.maddesiyle 6183 Sayılı Yasanın 51 ve 22.maddeleridir.
Somut olayda,davacının yasal süre içinde  davalı vergi dairelerine başvurduğu ve dilekçe ekinde sunulan belgelerden herhangibir noksanlığın bulunmadığı,vergi dairelerinin ise prim ödeme için yasanın öngördüğü süreden sonra 25.05.2001 tarihinde prim miktarını Sosyal Sigortalar Kurumu Banka hesabına havale ettirdiği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı arasında bağıtlanan protokolün 4/2 maddesine göre de, davacı şirketin mahsup  işleminin yapılmasına ilişkin dilekçe ve  eki belgelerin eksiksiz olması halinde mahsup makamı olan  vergi dairesince inceleme raporu aramaksızın iade işleminin gerçekleştirileceği ve prim borç tutarının Kurum hesabına aktarılacağı konularında çoğunluk görüşü ile aramızda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dairemiz çoğunluk görüşü ile aramızdaki uyuşmazlık,davacı şirketin yasal süresinde Kurum kayıtlarına intikal etmeyen prim borcuna tahakkuk ettirilecek gecikme zammından sorumlu tutulup tutulmayacağı noktasındadır.
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi İadelerinin Mahsuben Yerine Getirilmesi Hakkındaki Kanunun 32 ve 11/C maddelerine göre,davacı şirketin katma değer vergi iadesi alacağından Sosyal Sigortalar Kurumu prim borçlarını mahsup ederek Kurumun Bankadaki hesabına aktarma görevi ve mahsup makamı da vergi dairesidir.Bu husus davalı Kurumun kabulündedir.Davacı şirket ise,sadece mahsup işlemini Vergi Dairesinden talep etme durumundadır. Sigorta primlerinin  mahsubu ile Sosyal Sigortalar  Banka  hesabına geçirilmesi için davacı şirket üzerine düşen  bütün edimleri eksiksiz yerine getirmiş, mahsup makamı olan Vergi Daireleri ise,Sosyal Sigortalar Kurumu primlerini zamanında Kurum Banka hesaplarına intikal ettirmeyerek Kurumu zarara sokmuştur.  Davalı Vergi Daireleri Kuruma  karşı Sosyal Sigortalar Kurumu primlerini geç intikal ettirmek suretiyle Borçlar Kanununun 41 ve müteakip maddeleri uyarınca sorumludur.Ayrıca 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanununun 22.maddesine   göre de "Amme alacağını  borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek
mecburiyetinde  olan hakiki  ve hükmi şahıslar, bu  vazifelerini  kanunlarında veya bu kanunda belli edilen   zamanlarda yerine getirmedikleri taktirde, ödenmeyen alacak bu hakiki ve hükmü şahıslardan bu kanun hükümlerine göre tahsil olunur" hükmü gereğince de sorumludur.
Mahsup makamı olan Yıldırım  Vergi Dairesi Müdürlüğü ile Çekirge Vergi Dairesi Müdürlüğüne  karşı katma değer vergi iadesi alacağından Sosyal Sigortalar Kurumu prim borçlarını mahsup edip,Kurumun Bankadaki hesabına intikal etmesi için talep mevkiindeki davacı şirketin üzerine düşeni yapmış olması nedeniyle  6183 Sayılı  Amme alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanunun 51 ve 506 Sayılı Yasanın 80.maddeleri uyarınca da prim gecikme cezasından sorumlu tutulamaz.
Açıklanan nedenlerle çoğunluk görüşüne karşıyım,usül ve yasalara uygun bulunan yerel mahkeme kararının onanması görüşündeyim.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Evlat Edinme] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hakkında 
  • 04.05.2025 15:37
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini