 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 2002/706
K: 2002/884
T:11.2.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· ÖDEME EMRİNİN İPTALİ
· KAMU BORÇLUSUNUN 3. ŞAHISLARDAKİ
· MAL, ALACAK VE HAKLARININ HACZİ
ÖZET: Yasa sürede itiraz edilmemesi nedeniyle haciz ihbarnamesinin kesinleşerek hacze konu borcun 3. şahsın zimmetinde sayılması, takip hukuku kapsamında bir kesinleşme olup, bu durum, ödeme emrine itiraz kapsamında, 3. şahsın Kurum aleyhine açacağı ödeme emrinin iptali davasında, Kurum borçlusuna karşı borcu olmadığını ya da malın yed' inde bulunmadığını iddia ve ispat etmesine engel değildir.
(6183 s. AAK. m. 54,55,58,79)
Davacı, ödeme iptalinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava sonucu itibariyle 6183 sayılı Kanun kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesine 7 gün içerisinde itiraz edilmediğinden bahisle borç zimmetinde sayılarak davacı 3. şahıs aleyhine Sosyal Sigortalar Kurumunca düzenlenip tebliğ olunan ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
6183 sayılı Kanunun "3. şahıslardaki menkul malların alacak ve hakların haczi" başlığını taşıyan 79. maddesi hükmüne göre; kamu borçlusunun 3. şahıslardaki anılan madde kapsamına geren menkun mal, alacak ve haklarının haczine ilişkin bildirime (haciz ihbarnamesine) karşı 3, şahıs tarafından 7 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde mal elinde, borç zimmetinde kalmış sayılacak ve 3. şahıs bu kanun hükümleri çevresinde takibata tabi tutulacaktır. 3. şahsın bu kanun hükümleri çevresinde takibata tabi tutulması ise; zimmetinde sayılan borç nedeniyle 3. şahıs hakkında, 6183 sayılı Kanunun 54 vd. daki "cebren tahsil ve takip esasları"ına ilişkin hükümlerin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Bu bağlamda 3. şahsa karşı zimmetinde sayılan bu borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının "ödeme emri"nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için "ödeme emri" çıkarılmadan haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması Kanuna aykırıdır.
Somut olayda da; Kurum borçlusunun prim, ve ferilerinden oluşan borcundan dolayı 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesine karşı davacı 3. şahıs şirket, 7 günlük yasal süre içerisinde Kuruma itirazda bulunmadığından borç zimmetinde sayılıp, bu borçtan dolayı aleyhine ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından bulunan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi hükmüne göre de kendisine ödeme emri tebliğ olunan kamu borçlusu tebliği tarihinden itibaren 7 gün içerisinde açacağı iptal davasında "böyle bir borcu olmadığı" nedenine dayanabilir. Kamu borçlusunun bu davada, hukuken ve maddeten böyle bir borcu olmadığını kanıtlayarak ödeme emrini iptal ettirmesi mümkündür. 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi hükmünde öngörüldüğü üzere yasal sürede itiraz edilmemesi nedeniyle haciz ihbarnamesinin kesinleşerek hacze konu borcun 3. şahsın zimmetine sayılması takip hukuku kapsamında olup bu durumun, özellikle 6183 sayılı Kanun da, icra iflas Kanununun 72. maddesine muadil bir hüküm bulunmadığı bir başka ifade ile menfi tespit davası açılmasına yasaca cevaz verilmediği olgusu gözetildiğinde; ödeme emrine itiraz kapsamında iş Mahkemesinde açılacak bir davada 3. şahsın maddi hukuk anlamında borçlu olmadığını kanıtlamasına yasal engel teşkil etmeyeceği söz götürmez. Hal böyle olunca 3. şahsın 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi hükmüne göre Kurum aleyhine açacağı ödeme emrinin iptali davasında Kurum borçlusuna karşı borcu olmadığını ya da malın yedinde bulunmadığını iddia ve ispat etmesi mümkündür.
Mahkemenin bu yöndeki kabulü yerinde ise de; somut olayda davacı 3. kişide Kurum borçlusu işverenin alacağı bulunup bulunmadığı hususu gerektiğinde 506 sayılı Kanunun 83. maddesindeki ihale makamının sorumluluğu da gözetilerek ve davacı Osmaniye Devlet Hastanesinin kayıtları da incelenmek suretiyle gereğince ve yöntemince araştırılıp irdelenmemiştir.
Hal böyle olunca, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 11.2.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.