 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2002/6544 2003/2960
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, fuzulen ödenen 466.513.498 lira yaşlılık aylığının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hatice Kamışlık tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Her ne kadar bozma kararı doğrultusunda karar verilmiş ise de karar henüz kesinleşmeden 3201 Sayılı Yasanın 3. maddesi Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden bozma kararına uyulmuş olması karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak teşkil etmez.Davanın yasal dayanağını teşkil eden, 3201 Sayılı Kanunun 3.maddesi Anayasa Mahkemesinin 12.12.2002 tarih ve 2000/36 - 2002/198 Sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.Böylece yurtdışı hizmet borçlanmasının geçerliliği için kesin dönüş şartına dair yasa kuralı yürürlükten kalkmıştır.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest bütün davalara uygulanması gerektiği doktrin ve uygulamada tartışmasız olup, aynı konuda Hukuk Genel Kurulunun vermiş olduğu 05.02.2003 tarih ve 2002/21-790,2003/61 Sayılı Kararda bu doğrultudadır.
Her ne kadar dava ödenmiş aylıkların istirdadına ilişkin ise de, bu davada öncelikle borçlanmanın geçerliliği konusunun tartışılması gerekir.
Kurum, Anayasa Mahkemesinin iptalinden önceki mevzuat çerçevesindeki uygulamaya göre; borçlanmayı iptal ederek, ödenen bütün aylıkların istirdadını talep etmiş; mahkemede yasal "kesin dönüş şartı" gerçekleşmediği için davayı bozma kararı doğrultusunda kabul etmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı çerçevesinde yurtdışı hizmet borçlanması için artık yurda kesin dönüş şartı aranmayacağından öncelikle davalının borçlanmasının geçerli olduğunun kabulü gerekir.
Aylık tahsisini düzenleyen 3201 Sayılı Kanunun 6.maddesi iptal kararının kapsamı dışında kalmakla yürürlüğünü korumaktadır.Böylece aylık tahsisinden sonra gerçekleşen yurtdışı çalışma halinde borçlanma iptal edilmemekle beraber çalışılan süre ile sınırlı olarak ödenen aylıkların istirdadına yasal zorunluluk vardır.
Somut olayda, davacı Kurum 23.12.1996 tarihine kadar ödediği aylıkların iadesini talep etmekte ise de, geçerliliğini koruyan borçlanma karşısında davalıdan sadece yurtdışında çalıştığı veya çalışma gibi kabul edilen işsizlik sigortası veya hastalık yardımı aldığı süreye isabet eden aylıkların istirdadının mümkün bulunduğu gözetilerek, mahkemenin bu süre ile sınırlı olarak davanın kabulüne, bunun dışında kalan miktar yönünden ise redde karar vermesi gerekir.
Açıklanan esaslar doğrultusunda yargılama yapılarak varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 31.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.