 |
T.C
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2002/5244 2002/5810
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 06.10.1974-06.12.1974 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının ve bu çalışmasının sigortalı hizmet olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Suna Memlük tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, Kars ili Selim İlçesinde 1855-36 sayılı inşaat işyerinde 06.10.1974-06.12.1974 tarihleri arasında hizmet akdiyle çalıştığının tespitini istemiş, Mahkemece; tespiti istenilen hizmetlerin Kars ilinde gerçekleştiği gerekçesiyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiştir.
506 Sayılı Kanun’un uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda; anılan yasada hüküm bulunmaması nedeniyle yetkili Mahkemenin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na ilişkin genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir.Bu çevrede; davanın kural olarak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9 ve 17. maddeleri gereğince Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü’nün bulunduğu Ankara veya işlemlerin yapıldığı şubenin bulunduğu yerde açılması gerekir.Ne var ki, Kurum’un davanın açıldığı İzmir’de Şube Müdürlüğü ve avukatları mevcuttur.Öbür yandan davalı Kurum avukatı davayı başından itibaren takip etmiştir.Bu durumda sigortalıya nazaran hem ekonomik, hem de teşkilat yönünden güçlülüğü tartışılamayacak kadar açık bulunan ve en az yetkili mahkemedeki düzeyde savunma hakkını kullanmış olan Kurum’un yetkisizlik itirazı objektif iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz.
Diğer taraftan iş davalarının en kısa sürede sonuçlandırılması gereği de yasa hükmüdür.Konuya sosyal güvenlik açısından da bakıldığında yetkiye ilişkin genel usul kurallarının katı biçimde uygulanması, bu hukuk dalının amacı ile de bağdaştırılamaz.Aksinin kabulü halinde, kural olarak dar gelirli durumda bulunan sigortalılar ile bunların hak sahiplerinin mahkemeler yoluyla hak aramaları zorlaşmış olur.Oysa Kurumun görevi, sigortalı ya da hak sahiplerinin haklarını teslimde zorlaştırıcı değil, yasaların olanak verdiği ölçüde, olabildiğince kolaylaştırıcı olmalıdır.Kaldı ki, davacının daha sonraki çalışmalarının İzmir’de gerçekleştiği ve tahsis istemine ilişkin işlemlerin sigortalının özlük dosyasının bulunduğu İzmir Sigorta Müdürlüğünce yapıldığı dava dosyasındaki bilgilerden açıkça anlaşılmaktadır.
Belirtilen nedenlerle İzmir İş Mahkemesi davada yetkili bulunduğundan; mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.06.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.