 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
E.2002/1651
K.2002/2867
T.28.03.2002
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, eğitime katkı payı ve gecikme zammından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacı işveren şirketin Libya'daki işyerinde 01.09.1985-30.06.1992 döneminde daimi işçi statüsünde çalışan sigortalıya ilişkin olarak Kurum tarafından re'sen düzenlenen sigorta prim bildirgeleri nedeniyle tahakkuk ettirilen eğitime katkı payı ve gecikme zammından dolayı 6183 Sayılı Kanuna dayalı takibe konu ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Davada uyuşmazlık olan husus; davacı işveren şirketin Libya'daki işyerinde 01.09.1985-30.06.1992 döneminde daimi işçi statüsünde çalışan sigortalıya ait olmak üzere 506 Sayılı Kanun madde 79 uyarınca Sosyal Sigortalar Kurumunca 2000 yılında re'sen düzenlenen sigorta prim bildirgeleri nedeniyle 01.09.1997 tarihinde yürürlüğe giren 4306 Sayılı Kanun uyarınca geçmişe yönelik olarak eğitime katkı payı ve gecikme zammı tahakkuk ettirilip ettirilemeyeceğidir.
4306 Sayılı Kanunun Geçici 1.maddesinin A fıkrasının 1.bendinde 01.09.1997 tarihinden başlamak üzere Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen sigorta prim bildirgelerinden eğitime katkı payı ödeneceği yine aynı maddenin A/11. bendinde eğitime katkı payının sorumlularca beyanname verme süresi içinde ödenmesi gereği öngörülmüştür. Bu durumda 4306 Sayılı Kanun kapsamında işverenlerin; Sosyal Sigortalar Kurumuna verecekleri sigorta prim bildirgeleri nedeniyle eğitime katkı paylarını; Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 16 ve 17.maddeleri hükmüne göre aylık sigorta prim bildirgeleri için en geç ait olduğu ayı izleyen ayın sonuna kadar, dört aylık sigorta prim bordroları içinde ilgili bulunduğu dönemi izleyen ayın sonuna kadar Kuruma ödeme yükümü bulunmaktadır.4306 Sayılı Kanunun geçici 1.maddesinin A fıkrasının 13.bendinde, eğitime katkı payının tahsilinde 6183 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup, bu bağlamda eğitime katkı payının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına 6183 Sayılı Kanunun 51.maddesi kapsamında vadenin bitim tarihinden itibaren gecikme zammı tatbik edileceğinden; Kuruma verilecek sigorta prim bildirgelerinden ödenecek eğitime katkı payları yönünden de, ödeme süresi içinde ödenmeyen kısmına sigorta prim bildirgelerini Kuruma verme süresinin sona erdiği tarih başlangıç kılınarak gecikme zammı tatbik edilecektir.
Hal böyle olunca, işverenlerin eğitime katkı payını ödeme yükümü; sigorta prim bildirgelerinin işverence Kuruma verildiği ya da bu bildirgelerin Kurumca re'sen düzenlendiği tarihte değil sigorta prim bildirgelerinin Kuruma verilmesi yönünden Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde öngörülen sürede; bildirge verilmese dahi kendiliğinden doğmaktadır.
Diğer taraftan her hukuki hadisenin vuku bulduğu tarihte yürürlükte bulunan yasa hükümlerine tabi tutulması bir başka ifade ile kanunların geriye yürümemesi evrensel nitelikte bir temel hukuk kuralıdır.Bu yönde 4306 Sayılı Kanunda, geçmişe yönelik olarak uygulanacağına dair bir hüküm mevcut olmadığı gibi, aksine geçici 1. maddenin A fıkrasında sigorta prim bildirgelerinden 01.09.1997 tarihinden itibaren eğitime katkı payı alınması öngörülmüştür.Her ne kadar, anılan Kanunun geçici 1.maddesinin son bendi hükmü kapsamında Maliye Bakanlığınca yürürlüğe konulan Eğitime Katkı Payı Genel Tebliğinde, eğitime katkı payının 01.09.1997 tarihinden sonra verilen beyannameler ve bildirgeler üzerinden alınacağı, bildirge ve beyannamelerin bu tarihten önceki dönemlere ait olmasının önemi bulunmadığı öngörülmüş ise de, normlar hiyerarşisine göre Kanunla getirilmeyen bir yükümün uygulama ile ilgili usul ve esasları düzenleyen tebliğ ile getirilmesinin caiz olamayacağı açıktır.
Sonuç olarak; sigorta prim bildirgelerinin ilişkin bulunduğu bir başka ifade ile işverenin eğitime katkı payını ödeme yükümünün doğduğu dönem; 4306 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önceye aitse yukarıda açıklanan hukuki esaslara göre, iş bu sigorta prim bildirgeleri anılan yasanın yürürlüğe girmesinden sonra işverence Kuruma verilmiş ya da Kurumca re'sen düzenlenmiş olsa dahi artık 4306 Sayılı Kanun kapsamında eğitime katkı payı tahakkuku mümkün değildir.
Somut olayda; sigortalı M. Kibar için 01.09.1985-30.06.1992 dönemine ait sigorta prim bildirgelerinin Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 16 ve 17. maddeleri kapsamında Kuruma verme yükümünün bulunduğu dönem itibariyle 4306 Sayılı Kanunun henüz yürürlüğe girmemiş bulunması karşısında; davacı işveren şirketin ödeme emrine konu eğitime katkı payı ve fer'ilerinden dolayı Kuruma karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığının kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken aksine hüküm kurulması;
Kabule göre de 10.05.2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4667 Sayılı Kanunun 81. maddesiyle değiştirilen Avukatlık Kanununun 168/son maddesi "Avukatlık ücretinin takdirinde hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte bulunan tarifenin esas alınacağı" hükmünü içermekte olup, 05.12.2001 olan hüküm tarihi itibariyle yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin "Tarifenin 2.kısmının 2.bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirebiliyorsa avukatlık ücretinin istisnalar dışında tarifenin 2.kısmının 2.bölümüne göre tespit edilen ücretin ½'sinden az olamayacağına" ilişkin hükmüne aykırı biçimde kısmı redden dolayı Kurum lehine eksik avukatlık parasına hükmedilmesi; usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.03.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.