 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2002/10436 2003/522
YARGITAY İLAMI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ali Göcen tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının ek dönem bordrosunu kuruma göndermemesi nedeniyle kurumca aleyhine idari para cezası "kararı verildiği, yapılan itirazın Kurumun yetkili ünitesi tarafından reddedildiği ve 6183 sayılı yasanın 55. maddesi uyarınca ödeme emri çıkarıldığı, 7 günlük itiraz süresi içinde aynı kanunun 58. maddesi gereğince itiraz davası açıldığı, iş bu davadan önce idari para cezası kararının iptali için süresinde sulh ceza mahkemesine itiraz edildiği, yargılama devam ederken sulh ceza mahkemesince itirazın esastan reddine kesin olarak karar verildiği, mahkemece, anılan yasanın 58. maddesine göre açılan davanın reddine hükmolunduğu, ancak Kurum lehine % 10 haksız çıkma tazminatına karar verilmediği, Kurumca salt bu yönden temyiz yoluna başvurulduğu görülmektedir.
Dava, 6183 sayılı yasanın 58. maddesine dayanılarak açıldığı için Sosyal Sigortalar Kanunu'nun m. 80/6'ya göre davaya bakma görevinin iş mahkemesine ait olduğu açıktır. Sulh cezamahkemesi kararı beklenmeden dava açılamayacağı , davanın yargı yolu yanlışlığı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği düşünülebilirse de, yargılama devam ederken sulh ceza mahkemesi kararı sonuçlandığı için mahkemece açıklanan doğrultuda bir karar verilmemiş bulunması doğrudur. Kaldı ki anılan yasanın 58. maddesi uyarınca açılan davada yargı yolu yanlışlığına dayanılarak görevsizlik kararı verilemez. Zira yukarıda değinildiği gibi 6183 sayılı yasanın 58. maddesi gereğince ödeme emrinin iptali istemine ilişkin davalara bakma görevi iş mahkemelerine aittir.
Davacı, 58. madde gereğince dava açılmadan önceki evrede idari para cezasının iptali amacıyla sulh ceza mahkemesi yerine iş mahkemesinde dava açmış olsaydı o takdirde yargı yolu yanlışlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekecekti. Kaldı ki Sosyal Sigortalar Kanununun 140. maddesinin sondan bir önceki fıkrasına göre kurum ünitesine itiraz takibi durdurur ise de sulh ceza mahkemesine başvurulmuş olması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Öte yandan 6183 sayılı yasanın 58. maddesi uyarınca açılan davanın esastan reddine karar verilmesi halinde aynı maddenin 5. fıkrasına göre kurum lehine % 10 haksız çıkma tazminatına hükmolunup olunamayacağı meselesine gelince; iş mahkemesini bağlaması gereken sulh ceza mahkemesi kararında davacının itirazı kesin olarak reddedildiğine ve kurumca cevap dilekçesinde talepte bulunulduğuna göre kurum lehine % 10 haksız çıkma tazminatına hükmedilmemiş olması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumunun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.02.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.