 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 2001/6105
K: 2001/8089
T: 23.11.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KURUM İŞLEMİNİN İPTALİ
- YURT DIŞI HİZMET BORÇLANMASININ GEÇERLİLİĞİNİN TESPİTİ
- KESİLEN AYLIĞIN ÖDENMESİ
ÖZET: Yurt dışı hizmet borçlanması ve yaşlılık aylığı tahsili için ön koşul "yurda kesin dönüş" yapmaktır. Yurtdışı hizmet borçlanması talep tarihi ve yaşlılık aylığı tahsis tarihini içerecek biçimde Alman Sigorta Merciinden mecburi prim ödeme süresi kapsamında hastalık yardımı alan sigortalının "yurda kesin dönüş" koşulu gerçekleşmediğinden borçlanması geçerli değildir.
Sigortalıya sağlığında ödenen ve yurt dışı hizmet borçlanmasının geçersizliği İle fuzuli ödeme teşkil eden yaşlılık aylıkları terekeye dahil olmadığından, bu aylıkların miras hukuku çerçevesinde hak sahiplerinden istirdadı mümkün değildir.
Davacının, sigortalının kesin dönüş gerçekleşmeden yurt dışı hizmet borçlanması yapmasında herhangi bir müdahalesinin bulunmaması, davacının kötü niyetli olmaması, kötü niyetin iddia ve ispat da edilmemesi, günün ekonomik koşullarına göre davacının aylıkları tüketerek elden çıkarmak zorunda kalan kimselerden olması karşısında sigortalının ölümü üzerine davacıya ödenen Ölüm aylıklarının istirdadı mümkün değildir.
(3201 s. ÇTHK. m. 3, 6)
Davacı, eşi Mehmet'in borçlanmasının geçerli olduğunun tespiti ile kesilmiş olan emekli aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, davacı murisinin 3201 sayılı Kanuna dayalı yurt dışı hizmet borçlanmasının geçerliliği ve ölüm sigortasından bağlanan sonradan kesilen aylığın ödenmesi gerektiğinin tespiti ile aksine 7.12.2000 tarihli kurum işlen iptali istemine ilişkindir.
3201 sayılı Kanunun 3. ve 6. maddeleri kapsamında yurtdışı hizmet borçlanması ve yaşlılık aylığı tahsisi için ön koşul "yurda kesin dönüş" yapmaktır. Davacının murisi sigortalının yurt dışı hizmet borçlanması talep tarihi ve yaşlılık aylığı tahsis tarihini içerecek biçimde Alman Sigorta Merciinden mecburi prim Ödeme süresi kapsamında hastalık yardımı alması neden
anılan maddelerde öngörülen "yurda kesin dönüş" koşulu gerçekleşmediğinden sigortalının borçlanması geçerli değildir ve mahkemenin aksine kabulü nedenle isabetsizdir. Hal böyle olunca sigortalının 3201 sayılı Kanuna dayalı borçlanması dışındaki nisasız prim ödeme gün sayısı gerek sigortalı 506 sayılı Kanunun madde 60'daki koşullara göre yaşlılık aylığı tahsisine gerekse sigortalının ölümünden sonra hak sahibi davacı eşe aynı Yasanın 66.
maddesindeki koşullara göre ölüm aylığı tahsisine yeterli olmadığından davalı Kurumun yaşlılık aylığı ve ölüm aylığı tahsisini başlangıç tarihi itibariyle iptal işlemi yerindedir.
Ne var ki; sigortalıya sağlığında ödenen ve yurt dışı hizmet borçlanma sının geçersizliği ile fuzuli ödeme teşkil eden yaşlılık aylıkları terekeye dar: bulunmadığından sigortalının kendisine ödenen bu aylıkların miras hukuk çevresinde hak sahiplerinden bu bağlamda davacıdan istirdadı mümkün değildir.
Keza hak sahibi davacıya sigortalının ölümü üzerine 21.9.1999 -21,1.2001 döneminde ödenen ölüm aylıkları yönünden de; davacının sigortalının kesin dönüş gerçekleşmeden yurt dışı hizmet borçlanması yapmasında herhangi bir müdahalesinin bulunmaması, davacının kötü niyeti olmayıp Kurumu yanıltmadığının açık olması, davalı Kurumca da kötü niyetli olduğunun iddia ve ispat edilmemesi ve yaşam deneyleri ile günümüzün ekonomik koşullarına göre davacı kendisine ödenen aylıkları tüketerek elden çıkarmak zorunda kalan, günü gününe ve kıtı kıtına geçinen kimselerden olup, Borçlar Kanunu madde 63 hükmünde ifadesini bulan iyi niyetle zenginleşen kimsenin zenginleşmenin geri verilmesinden dolayı zenginleşme hiç olmasaydı bulunacağı durumdan daha kötü duruma düşürülemeyeceğine ilişkin hukuki ilke karşısında; bu aylıklarında davacı hak sahibinden istirdadının mümkün olamayacağı açıktır.
Diğer taraftan 3201 sayılı Kanunun geçici 2.maddesi hükmü ile sigortalının yurt dışı hizmet borçlanması hakkından bağımsız olarak hak sahiplerine, anılan maddede öngörülen koşulların varlığı halinde murisleri sigortalının yurt dışında geçen çalışma sürelerinden aylık tahsisi için gerekli olan kesimini borçlanmak hakkı tanınmıştır. Hak sahiplerinin geçici 2. madde ile tanınan borçlanma hakkından yararlanmaları için gerekli yasal koşullardan biri de; sigortalının sağlığında 2147 sayılı Kanun hükümleri ile bu kanun hükümlerinden yararlanmamış olmasıdır. Sigortalının sağlığında yaptığı 3201 sayılı Kanuna dayalı yurt dışı hizmet borçlanmasının sonradan borçlanma için ön koşul olan "yurda kesin dönüş" koşulunun gerçekleşmemesi veya diğer bir nedenle iptali borçlanmaya ilişkin kurum ile sigortalı arasındaki hukuki işlemin geçmişe şamil olarak, bir başka ifade ile başlangıçtan itibaren geçersizliği ile ortadan kalkması sonucunu doğurur ki, bu halde artık sigortalının 3201 sayılı yasadan yararlandığından bahsedilmeyeceğinden; hak sahiplerinin geçici 2. madde de öngörülen diğer koşulların da varlığı halinde kendilerine tanınan borçlanma hakkından yararlanmalarına yasaca bir engel bulunmamaktadır. Hal böyle olunca da; davacı hak sahibine anılan geçici madde ile tanınan borçlanma hakkından yararlanarak sigortalının yurt dışı hizmet süresinden ölüm sigortasından aylık tahsisine yetecek kesimi için Kuruma borçlanma talebinde bulunup borçlanma karşılığını ödeme tarihindeki kur üzerinden ödeyeceği tarihi takip eden aybaşından itibaren 506 sayılı Kanunun 66/c maddesi kapsamında ölüm aylığı bağlanması gerektiğine karar verilmelidir.
Mahkemece dava konusu istem hakkında açıklanan maddi ve hukuki esaslar çevresinde karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), oyçokluğuyla, 23.11.2001 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
3201 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi"... bu kanun hükümlerinden yararlanmadan ölenlerin" hak sahiplerine yurtdışı hizmet borçlanması İmkanı bahşetmektedir.
Dava konusu olayda, davacının eşi Mehmet sağlığında yurtdışında geçen sigortalı çalışmasının 8074 günlük kısmını borçlanmış, ancak Kurum tarafından 3201 sayılı Kanunun 3. maddesine aykırı bulunduğu için bu borçlanma iptal edilmiştir.
"Yurda kesin dönüş" şartının gerçekleşmediğini ve bu nedenle Kurumun borçlanmayı iptal işleminin yerinde olduğunu kabul eden çoğunluk görüşü, sağlılığında sigortalı için tanınmayan borçlanma hakkını, öldükten sonra hak sahibi eşe tanımaktadır ki, bu görüş 3201 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin açık hükmüne ve yasa koyucunun amacına uygun düşmemektedir.
Sigortalının kesin dönüş yapmadığı ve bu nedenle borçlanmanın geçersiz olduğu kabul edildikten sonra, onun ölümünü müteakip hak sahiplerine yeniden bir borçlanma hakkı tanınması asıl hak sahibine yasaya aykırı olduğu için verilmeyen bir kın sağ kalan eşe verilmesi gibi bir anlam taşır ki, bu çözüm kendi içinde çelişki Öte yandan geçici 2. madde açıkça borçlanma hakkından yararlanmadan ölenler dediğine göre bu haktan yararlandığı halde, yasanın aradığı şartlara uymadığı için borçlanması iptal edilen sigortalının eşine yeniden borçlanma hakkı tanımak söz kor maddenin izin vermediği bir çözümdür. Bu yaklaşımın, borçlanması iptal edilen sigortalılardan bilahare ölenler ile hayatta kalanlar arasında da önemli ve haksız bir uygulama farkı doğuracağı da tartışmasızdır. Geçici 2. madde ile hak sahiplerine tan borçlanma hakkı sigortalının hakkına bağlı olarak tanınmış bir haktır. Bağımsı hak değildir. Hak sahibi bu hakkını kullanırken 3201 sayılı Kanunun 3. 4. ve 5, maddelerinde belirlenen kurallara uygun davranmak zorundadır. Bir hakka halef olan kimse, asıl hak sahibinden fazlasını kullanamaz.
Açıklanan sebeplerle çoğunluğun davacıya yeniden bir borçlanma imkanı verilmesi gerektiği yönündeki görüşüne katılmıyoruz.