 |
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2001/4746 2001/5346
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY KARARI
Davacı, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 187.527.430 lira tedavi giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava sonucu itibariyle davalı sigortalı ile eşi ve bakmakla yükümlü bulunduğu çocuklarına sağlık sigortası kolundan yapılan yardımların usulsüz olduğundan bahisle istirdadı istemine ilişkindir.
1479 Sayılı Kanunun ek 12. maddesinin 4447 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükmüne göre sağlık sigortasına tabi sigortalıların, sağlık yardımlarından faydalanmaları en az sekiz ay sağlık sigortası primi ödemiş olmaları, sağlık ve sigorta prim borcu bulunmaması şartına bağlıdır.
Davada somutlaşan olayda, 03.07.1991 ile 31.03.1992 döneminde 1479 Sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalı olan davalı 12.12.1996 tarihinde aynı Kanunun 79. maddesi kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak tescil edilmiştir.24.12.1996 tarihli isteğe bağlı sigortalılığı terk dilekçesi ise kurum kayıtlarına intikal tarihi itibariyle geçerli olup, davalı 12.12.1996-24.12.1996 döneminde Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalısıdır ve sekiz ay sağlık sigortası primi ödeme ve prim borcu bulunmama koşullarının gerçekleştiği 13.12.1996 tarihinden itibaren sağlık sigortası yardımlarından yararlanma hakkına haiz bulunmaktadır.
Diğer taraftan, 1479 sayılı Kanunun ek 14/b maddesi hükmüne göre zorunlu sigortalılıkta olduğu gibi isteğe bağlı sigortalılıkta da, sigortalının sigortalılık vasfını kaybettiği tarihten itibaren 90 gün içinde meydana gelecek hastalık hallerinde de sigortalılar hastalık yardımlarından yararlanırlar.Bu durumda, davalı sigortalı, isteğe bağlı sigortalı olma vasfını yitirdiği 24.12.1996 tarihinden itibaren 90 gün içinde meydana gelen hastalık hallerinde de sağlık yardımlarından yararlanmak hakkına sahiptir.Kaldı ki davalı 11.03.1997 tarihinden itibaren tekrar isteğe bağlı sigortalı olmuştur.
Dosya içeriğindeki soruşturma raporuna nazaran, davalı sigortalının 19.06.1998 tarihine kadarki dönemde prim borcu bulunmamaktadır, ve davalı bu dönemde de sağlık yardımlarına müstahak olmaktadır.
Davalının eşi ve geçindirmekle yükümlü olduğu çocukları 04.08.1997 tarihinde sağlık sigortası kapsamına alınıp, sağlık karnesinin süresi 04.08.1998 de dolmakta ise de, Kanunun sağlık yardımlarından yararlanmak için aradığı iki şartın gerçekleştiği durumlarda, artık özde mevcut bir hakkın bazı yöntem riayetsizlikleri ile ortadan kaldırılması sosyal güvenlik kurallarına açık aykırılık teşkil edeceğinden eş ve çocuklar da, sigortalının prim borcu bulunmadığı dönem için herhalde sağlık yardımlarından yararlanma hakkına haizdirler.
Sigortalının davacı Kuruma prim borcunun bulunduğu dönemde ise, gerek kendisi gerekse eşi ve bakmakla yükümlü bulunduğu çocukları yönünden sağlık yardımlarından yararlanamayacağı giderek somut olayın özellikleri gözetildiğinde davalının iyi niyetinden de bahsedilemeyeceği açıktır.
Bu durumda davaya konu sağlık yardımlarının ilişkin olduğu tarihler saptanarak yukarıda açıklanan esaslar çevresinde araştırma ve irdeleme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.07.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.