 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2000/1273
Karar No: 2000/5103
Tarih : 10.7.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, davalı Kuruma borcu olmadığının tesbiti ile, borcu olduğu kabul edilirse bile 2 aylık maaşla borcun sınırlı tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı vekili, müvekkilinin yaşlılık aylığı almakta iken tüm sigorta kollarından primi ödenmek suretiyle tekrar çalışmaya başladığını, davalı Kurumun bu sebeple yaşlılık aylığını kestiğini ve ödenenlerin de istirdadını istediğini belirterek Kuruma borçlu olmadığının tesbitini talep etmiştir.
Mahkeme ise, davacının yeniden çalışmaya başladığı 12.02.1997'den yaşlılık aylığının ikinci kez bağlanmasını istediği 03.08.1998 tarihini takip eden ve ilk aylık ödeme tarihi olan 21.08.1998'e kadar ki süre içinde ödenen yaşlılık aylıklarını almaya davacının hakkı olmadığını, Kurum işleminin bu sebeple yerinde olduğunu kabul ederek, davanın reddine karar vermiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Kanunun 63. maddesidir. Maddenin A. Bendinde "Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir" hükmüne yer verilmiştir.
Maddenin açık ifadesi karşısında yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların aylılıklarının bu çalışma olgusuna daya]ı ve onunla sınırlı olarak kesilmesi gerektiğinin kabulü icap eder. Davacının 12.02.1.997 ile 30.04.1997 tarihleri arasında tüm sigorta kollarından primi ödenmek suretiyle sigortalı olarak çalıştığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığına göre, bu süre için yaşlılık aylığının kesilmesine dair Kurum işlemi yukarıda açıklanan yasa hükmüne göre yerinde olduğundan, mahkemenin bu tarihler arasında kalan 2 ay 16 günlük süre için davanın reddine karar vermesi bunun dışında kalan süre yönünden ise maddenin öngördüğü fiili çalışma koşulu gerçekleşmediği için davanın kabulüne karar vermesi gerekir. Öte yandan kesilen yaşlılık aylığının yeniden bağlanması için sigortalının Kuruma yazılı başvurusunu öngören 506 Sayılı Kanunun 63/A maddesinin 2. ve 3. fıkra hükümlerinin burada bağlayıcılığından da söz edilemeyeceğinden çalışmanın son bulması halinde, bu tarihten itibaren yazılı başvuru şartı aranmaksızın yaşlılık aylığının' Kurumca tekrar ödenmesi gerekir.
Zira, somut olayda sigortalı yeniden tahsis için yazılı olarak talep de bulunmadı diye, fiili çalışmanın dışında kalan süre için ödenen yaşlılık aylıklarının sigortalıdan istirdadını kabul etmek maddenin lafzi ve ruhi yorumunada ters düşer.
Mahkemece yapılacak iş, davacının yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak fiilen çalıştığı 2 ay 16 günlük süre yönünden davanın reddine, geriye kalan süre yönünden ise kabulüne karar vermekten ibarettir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Üye M.Zafer E... ve Sami K...'in muhalefetine karşı; Başkan Vekili Resul A..., üye Coşkun E... ve Süleyman C...'in oylarıyla ve oyçokluğuyla 10.07.2000 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
506. Sayılı Kanunun 63. maddesi iki bend halinde yaşlılık aylığı almakta iken tekrar çalışma olgusunu düzenlemiş bulunmaktadır.
Maddenin A bendinde yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı bir işte tekrar çalışmaya 'başlanması halinde yaşlılık aylığının kesilmesi gerektiğine işaret edilmektedir. B bendi ise destek prim ödemek şartıyla sigortalının yazılı istekte bulunması halinde sigortalı bir işte çalışırken, aynı zamanda kendisine yaşlılık aylığının ödenmesine imkan bahşetmektedir.
Öncelikle belirtelim ki maddenin A bendi yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, tüm sigorta kollarından primleri ödenmek suretiyle tekrar sigortalı bir işte çalışmaya başlayan sigortalıya bu durumu Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirime yükümlülüğü getirmemiştir. Yani burada B bendinde olduğu gibi yazılı başvuru şartı yoktur. Kurumun, 63. maddenin A bendi kapsamındaki bir çalışmanın varlığını kendiliğinden araştırıp denetlemesi ve sigortalı olarak işe başlayan her kişiyi kayıtlarına alırken önceden yaşlılık aylığı almakta olup olmadığını kontrol etmesi gerekir.
Ancak bu şekilde bir çalışmanın mevcudiyetinin, bilahare öğrenilmesi halinde Kurum ne yapmalıdır?
63. madde yaşlılık aylığı almakta olan bir kişinin aynı zamanda tüm sigorta kollarından prim ödenerek çalışmasına izin vermediğine göre, maddenin lafzi yorumundan ödenen yaşlılık aylıklarının, çalışmaya başlandığı tarihten itibaren kesilmesi ve ödenmiş miktar varsa bunun da istirdat edilmesi gerektiği sonucuna varılabilir. Ancak maddenin B bendinde yaşlılık aylığı almakta iken çalışmak isteyenlere Kuruma yazılı başvuruda bulunmak ve destek primi ödemek şartıyla bir imkan sağlanmıştır.
Kaldi ki maddenin son fıkrası, A bendinden yararlananların B bendinin, B bendinden yararlananların ise A bendinin uygulanmasını isteyebilecekleri hükmünü getirmiştir. Görüldüğü gibi Kanun sigortalıya bir seçimlik hak tanımaktadır.
O halde burada maddenin amaçsal yorumuna giderek, yasakoyucunun gerçek amacını araştırmak ve ona göre soruna çözüm bulmakta hukuki yarar vardır.
Buna göre, Kurum böyle bir çalışmanın varlığını öğrenirse, sigortalı adına tüm sigorta kollarından primleri yatırıldığına göre sigortalıya maddenin son fıkrasıyla tanınan seçimlik hakkı da dikkate alarak, gerçek istek ve iradesinin ne olduğunu sormalıdır. Şayet sigortalı A bendine tabi olmak istiyorsa, yaşlılık aylığının çalışmaya başladığı tarihten itibaren kesilmesini kabul etmiş olacağından, Kurumun aylığı kesmesi ve daha önce ödenenler varsa bunların istirdadı yoluna gitmesi mümkündür.
Ancak, sigortalı yaşlılık aylığının kesilmemesini ve Kuruma ödenen tüm sigorta kollarına ait primlerin destek primi olarak kabul edilmesini isteyecek olursa bu takdirde, Kanun koyucunun amacına uygun olarak yaşlılık aylığı almakla iken çalımlığı döneme ilişkin sigortalılığını iptal etmeli ve ödenen primleri destek primi olarak kabul ederek mahsup işlemi yapılmalı, yaşlılık aylığının ödenmesine Kurumca devam edilmeli ve daha önce yapılan ödemelerin de istirdadı yoluna gitmemelidir.
Konu yargıya intikal etmiş ise, Sosyal Güvenlik Hukukunun özellikleride dikkate alınarak uyuşmazlığın bu doğrultuda çözümlenmesi gerekir.
Olayımızda kaçak işçi çalıştırmak ve prim kaybına yol açarak Kurumu, zarara sokmak gibi bir durumda söz konusu olmadığına göre, sigortalının iradesine üstünlük tanıyan bu çözümün hakkaniyete daha uygun olacağı düşüncesiyle ödenen sigorta priminin destek primi olarak değerlendirilmesi ve bu suretle aylık kesmeye ve istirdada ilişkin Kurum işleminin iptal edilmesi gerekir.
Nitekim Hukuk Genel Kurulu 17.02.1999 ve 1999/60-105 sayılı kararında yukarıda açıklanan görüş dolrultusunda, 63. maddenin uygulanması yönünden sigortalının gerçek iradesine üstünlük tanınması gerektiği sonucuna varmıştır.
Mahkemece yapılacak iş, ödenen sigorta primlerinin, davacının gerçek iradesine uygun olarak destek primi olarak kabulüne ve çalıştığı dönem için hakkında 506. Sayılı Kanunun 63/B maddesinin uygulanması gerektiğine ve Kurumca ödenen yaşlılık aylıklarının iadesine yer olmadığına karar vermekten ibarettir.
Kararın yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda bozulması gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun değişik gerekçeli bozma görüşüne katılamıyoruz.