 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E : 1999/353
K : 1999/343
T : 1.2.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, işkazasında malül kalan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm, davacı ve Adil U... , Hüseyin Ş... ile Hasan Ş... Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mehmet Ş... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davalılardan Hüseyin Ş... ve Adil U...'ın maliki bulundukları apartmanın pis su kanalındaki arızanın onarım işi, bina sahipleri adına hareket eden Hasan Ş... ile diğer davalı Metin A... arasında akdedilen bir sözleşme ile "malzemesi Hasan tarafından karşılanması ve işgüvenliği önlemlerinin ise, işin yapımını yüklenen Metin tarafından alınması koşuluyla götürü olarak" pazarlık usulüyle ihale edilmiştir.
Hafriyat sırasında, davalı Metin'in işçisi Bekir Ç... işkazası geçirerek malül kaldığından, Kurumca kendisine sürekli işgöremezlik geliri bağlanmış olup 506 sayılı Yasanın 26 ve 85.maddelerine dayalı olarak davalılardan rücuan tazmini istenmektedir.
Ancak belirtmek gerekirse, burada Hasan ile Metin arasındaki hukuksal bağ, hizmet akdi veya işveren taşeron ilişkisi olmayışı aksine tipik bir istisna akdi niteliğindedir. Zira malzemenin Hasan tarafından temin edilmesi işin götürü olarak yapılmasını engellemeyeceği gibi istisna akdi olma vasfını da etkilemez. Götürü usuldeki iş ise, bir bütün halinde ve anahtar teslimi biçiminde olup, diğer bir deyişle, asıl iş sahiplerine bağımlı olmadan onlardan emir ve direktif almaksızın tamamen kendi adına ve insiyatifi kendi elinde tutarak çalışmayı içerir ki. şu durumda, apartman malikleri olan Hüseyin ve Adil için asıl rahibi iseler de, artık işveren sıfatlarının kaldığı söylenemeyeceği gibi. işin ihalesiyle ilgili sözleşmeye iştirak etmedikleri ve olayın tamamen dışında kaldıkları cihetle deke n dilerine herhangibir kusur izafe edilemeyeceğinden adıgeçenler haklarındaki davanın reddi gereklidir.
Öte yandan, işi malikler adına yürüterek sözleşme yapan Hasan ise, deneyimli yüklenicileri bulmak ve ehline tevdi etmek durumundadır. Aksi halde işin ehil olmayanlara verilmiş olmasından doğacak kusurlu davranışın mesuliyetini taşıyacağı kuşkusuzdur. Kaldıki adı. geçenin işveren sıfatıyla gerekli iş düzenini kurmayan ve yeterli biçimde işgüvenliği önlemlerini de almamış olması sebebiyle kazalanma olayının meydana gelmesinde asli kusurlu durumunda bulunan, davalı Metin 'in seçiminde ve özleşme yapmadan önce onun yeterli iş deneyimine sahip olup olmadığı ve işinin ehli olup olmadığı konusunda gerekli araştırma yaptığı ve yeterli titizliği gösterdiği hulusu kuşkulu bulunduğu gibi, hakkındaki ceza davasında da mahkum edilmiş olması karşısında, kendisine bir miktar kusur izafe edilmesi hakkaniyete uygun düşecektir. İşverenin yükleniciyi seçmekte kusurlu olup olmadığı da araştırılıp incelenmelidir.
Açıklandığı üzere işi kendi nam ve hesabına götürü usulde anahtar teslimi biçimde tamamlayıp teslim etmek üzere bir istisna akdi ile yüklenen bu nedenlede işveren konumunda bulunan davalı Metin'in işkazasının oluşumunda, asli kusurlu sayılması gerektiğinden, adıgeçene izafe edilen kusurun az olduğu ve olaya göre kifayetsiz kaldığı yadsınamaz. O halde, kusur durumlarının yeniden saptanması zorunludur.
Ayrıca, davalı taraf kazalının işgöremezlik derecesini belirleyen Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporuna itiraz ettiğine göre, 506 sayılı Yasanın 109. maddesindeki prosedürür tamamlanmış olması karşısınca Dairemizin ve giderek Yargıtay'ın yerleşik içtihatları doğrultusunda anılan konuda Adli Tıp Kurumu veya Tıp Fakültesi hastahaneleri konseylerinin düşüncesine başvurularak. olayda malul kaldığı bildirilen sigortalı Bekir Ç... ' nun işgöremezlik durumu ve maluliyet oranının kesin biçimde saptanması gereği izahtan varestedir.
Diğer yandan vaki itiraz gözönünde tutulmaksızın sigortalını r götürü alınan işden elde edilen meblağı paylaşmış olmasından hareke" edilerek yapılan gelir hesaplaması da gerçeği yansıtmaktan uzak olup isabetsizdir. Bu durumda si çor talinin gerçek kazancı araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilce hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 1.2.11999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi