 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/1951
Karar no: 1999/2877
Tarih: 27.4.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KURUM ZARARININ RÜCUAN ÖDETİLMESİ
KUSUR RAPORU
SAĞLIK RAPORLARINDA UYULACAK PROSEDÜR
ÖZET : Aynı olayla ilgili açılmış ceza davasında kesinleşecek ilamla kusurlu bulunarak mahkum olanların varlığı halinde, tazminat davasında alınmış ve 506 sayılı Kanunun 26. maddesine göre düzenlenmemiş rapora itibar edilmeyip, iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınmalıdır.İş kazasına uğrayan sigortalının meslekte kazanma gücü kaybı oranı ile bakıma muhtaçlık durumu hakkında kurum sağlık kurulunca alınmış rapor üzerine yapılan tespite itiraz durumunda, ilgili sağlık kurullarından Sosyal Sigorta işlemleri Tüzüğü çevresinde rapor alınmalı ve farklı sonuca varılmışsa raporda farklılığın nedenleri de açıklanmalıdır.
(506 s. SSK. m. 26, 109)
İş kazası sonucu malül kalan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesi olup, davalı işverenin rücu alacağından sorumluluğu ancak anılan maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür.
Mahkemece, 1997/131 Esas sayılı tazminat davasında alınmış 19.7.1997 tarihli kusur raporuna dayanılarak hüküm kurulmuştur ki anılan raporda; zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda davalı işverene %100 oranında kusur verilmiştir. Tazminat davasında alınmış kusur raporunun halefiyet ilkesi gereğince işbu rücu davasında bağlayıcılığı ancak 506 sayılı Kanun madde 26 kapsamında düzenlenmesi halinde mümkündür. Öte yandan, kesinleşmiş ceza ilamıyla saptanan maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı giderek bu ilamla kusurlu bulunarak mahkum olanlara herhalde azda olsa bir miktar kusur verilmesi gereği karşısında; davalı şirket yetkilisiyle 3. kişiler hakkındaki 1996/7 esas sayılı ceza davası bekletici mesele sayılmalıdır. 1996/7 esas sayılı ceza davasında kesinleşecek ilamla kusurlu bulunarak mahkum olunanların varlığı halinde; yukarıda öngörülen ilke gereğince artık 1997/131 esas sayılı tazminat davasında alınmış kusur raporunun 506 sayılı Kanun madde 26 çevresinde düzenlendiğinden söz edilemeyeceğinden; işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ,iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınarak sonucuna göre karar verilmelidir. Giderek davanın teselsül hükümlerine değil sadece davalı işverenin kusuruna dayanılarak açıldığı olgusu da göz önünde tutulmalıdır.
3- Davacı Kurumun rücu alacağının tavanını teşkil eden miktarın belirlenmesinde; 1997/210 esas sayılı tazminat davasında alınmış olup, halefiyet ilkesi gereğince işbu rücu davasında bağlayıcı bulunan sigortalının maddi zarar miktarından aynı davada hükmedilen maddi tazminat yanında mükerrer tahsile neden olunması bakımından sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin de indirilmesi gerekirken aksinin kabulü isabetsizdir.
4- Davalı tarafından, iş kazasına uğrayan sigortalının meslekte kazanma gücü kaybı oranı ile bakıma muhtaçlık durumu hakkında Kurum sağlık kurulunca alınmış rapor üzerine yapılmış bulunan tespite itiraz edildiğine göre, 506 sayılı Kanunun 109. maddesi çevresinde öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınması, ilgililerce buna itiraz edilmesi halinde, Tıp Fakültesi Kürsü konseyleri veya sağlık kurullarından alınacak raporlara göre ve gerekirse Adli Tıp Meclisinden de mütalaa alınmak suretiyle meslekte kazanma gücü kaybı oranı ve bakıma muhtaçlık durumunun tespiti gerekir. Giderek işbu rapor Sosyal Sigorta İşlemleri Tüzüğü çevresinde düzenlenmeli ve Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporundan farklı sonuca varmışsa nedenlerini içermelidir.
Mahkemece belirtilen maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmadan yazılı biçimde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), davalı avukatı yararına takdir edilen 20.000.000.-lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.4.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.