 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/7518
Karar No : 1998/1851
Tarih : 9.11.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KURUM ZARARININ RÜCUAN ÖDETİLMESİ
İŞVERENİN SORUMLULUĞU
KAÇINILMAZLIK - KUSUR RAPORU
ÖZET : Kaçınılmazlık; işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatının ve teknik ilerlemelerin öngördüğü tüm tedbirlerin alınmasına rağmen, zararın kısmen veya tamamen meydana gelmesi durumunda söz konusudur.
Hakim, bilirkişi raporunun mevzuata uygun olmaması durumunda, yeniden oluşturacağı bilirkişi kurulundan rapor alıp irdeleyerek sonucuna göre hüküm kurmalıdır.
(1475 s. İş K. m. 73)
(İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzük m. 2, 195)
Davacı, iş kazasında malul kalan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Kazmacı olarak çalıştığı, galerinin 600-700 metrelerinde kazma ile kömür çıkarılırken, ceviz iriliğinde bir kömür parçasının sağ gözüne isabet etmesi sonucunda oluşan iş kazası nedeniyle uğranan Kurum zararının tahsili için açılan rücu davası sonucunda kömür tozu mevcudiyeti nedeniyle iş-gözlüğü veya yüz siperi kullanabilmenin mümkün olmadığı, uygulamanın da bu yönde olduğu, kazma ile kazılma işlemi sırasında kömür parçasının fırlayarak göze isabetinin bütünüyle kötü tesadüf sonucu oluşmuş kaçınılmaz bir iş kazası olduğu ve işverenin alabileceği bir güvenlik önlemi bulunmadığı" gerekçeleriyle düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de Kurumun ödettirme hakkının doğumu için, iş kazasının, işverenin belirli nitelikteki eylemi ve davranışları sonucu olmalıdır. İş kazası ile işveren arasında uygun neden - sonuç bağlantısı kurulamıyorsa, Kurumun sigortalıya ve ölümü halinde hak sahibi kimselere yapmış olduğu yardımlar ödettirilemez.
Ancak, işveren; iş kazasının, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da tasarım ve istemesi sonucu meydana gelmişse zarardan sorumlu olacaktır.
iş Kanununun 73. maddesi ".... işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu hususta ki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlüdür. Buna göre işveren mevzuatta belirtilmese dahi şayet bu yolda bir tedbirin alınması gerekiyorsa, bu tedbiri almak zorundadır. Bu konuda olanların yetersizliği, süregelen kötü alışkanlıklar ve iş gelenekleri, tedbir alma yükümünü ortadan kaldırmaz.
Ayrıca çalışan insanın beden ve ruh tamlığının korunması ve özellikle işyerindeki yaşamının güven altına alınması için yararlı her önlem, külfet ne, olursa olsun, işverenin "koruma tedbiri alma", ödevi çerçevesine girer. Anılan ödevin daraltılarak, sınırlandırılması düşüncesi, insana sadece üretim aracı gözü ile bakılması ve onun bir alete indirgenmesi sonucunu doğurur.
Meydana gelen somut olayın niteliğine bakıldığında ilgili mevzuat tanımlaması kapsamına girmekte olan, madenlerde alınacak, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine ilişkin Tüzüğün 2. maddesi, bu tip işyerlerinde "gözlük, maske, baret ve benzeri kişisel koruyucuların kullanılmasını" hükme bağlamaktadır. Madende var olan aşırı toz nedeniyle gözlük vs. kullanımının olanaklı olmadığı yönündeki bilirkişi saptaması ise aynı Tüzüğün 195 vd. maddelerinde "kömür ocaklarında tozumayı önlemek için alınması gereken etkin önlemlerin tek, tek sıralanması, üretim, yükleme, taşıma, aktarma ve boşaltma yapılan yerlerde tozun havaya yayılmasının önlenmesi" şeklinde geliştirilen mevzuat hükümleri karşısında isabetli değildir. Bu etkin önlemlerin alınarak kişisel koruyucuların kullanılmasının mevzuat gereği olması karşısında buna aykırı tutum sergilemesinin, sadece kötü tesadüf ve kaçınılmazlık olguları ile açıklanması olanaklı değildir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular karşısında olaya ve mevzuata uygun düşmeyen bilirkişi raporunun hükme dayanak alınması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece yapılacak iş; yukarıda belirtilen prensipler ve ilgili mevzuat hükümleri uyarınca uzman kişilerden oluşacak heyet aracılığı ile kusur raporu aldırmak, raporu denetlemek ve oluşacak sonuç ile hüküm kurmaktır.
0 halde, davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 9.11.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.