Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/5570
Karar No : 1998/7612
Tarih : 3.11.1998

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
RÜCU ALACAĞI
İSTİHDAM EDEN İLE ARAÇ MALİKİNİN SORUMLULUĞU
ÖZET : Bağ-Kur Tarım Sigortalıları ile bunların hak sahiplerine yapılan yardımlardan; üçüncü kişilerin sorumluluğunda ilk peşin değer sınırlamasından söz edilemez. Davacı kurum, zamanaşımı süresi içinde ve tavanla sınırlı biçimde ilk peşin değerler yanında sonraki artışları da isteyebilir.
Zararlandırıcı sigorta olayının Bağ-Kur sigortalısının kusuru ile meydana geldiği durumlarda istihdam eden ile araç malikinin sorumluluğundan söz edilemez. Ancak şahsi kusurlarının varlığı halinde kusur oranları uzman bilirkişi heyeti marifetiyle saptanarak sonucuna göre davalı araç malikinin kendi kusuru oranında sorumluluğuna hükmedilmelidir.
(2926 s. TÇK. m. 47)
(1479 s. Bağ-Kur K. m. 63)
 
Trafik kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı Avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
 
Dava, 4.8.1990 tarihinde meydana gelen trafik kazasında ölen Bağ-Kur Tarım sigortalısının hak sahibine yapılan ödemeler üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesi istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 2926 sayılı Kanunun 47. maddesidir. 1479 sayılı Kanunun 63. Maddesinde 3396sayılı Kanunla yapılan değişiklik uyarınca Bağ-Kur'un rücu alacağı, yapılan yardımların ilk peşin değeri ile sınırlıdır. Davanın yasal dayanağını teşkil eden 2926 sayılı Kanunun 47. maddesinde ise ilk peşin değere ilişkin bir sınırlama olmadığı gibi 3396 sayılı Kanunun 2926 sayılı Kanundan sonra yürürlüğe girmesine rağmen 1479 sayılı Kanunun 63. maddesine uygun biçimde 2926 sayılı Kanunun 47. maddesinde herhangi bir değişiklik yapılmamış ve bu madde hükmü aynen muhafaza edilmiştir. Kaldı ki 2926 sayılı Kanunu 62. madde hükmü gereğince Bağ-Kur uygulasa da 2926 sayılı Kanun 1479 sayılı Kanun kapsam ve düzenlemeleri farklı iki ayrı sosyal güvenlik kanunudur ve 2926 sayılı Kanunda, 1479 sayılı Kanunun ilgili maddelerine yapılmış herhangi bir atıf mevcut değildir. Bu durumda, Bağ-Kur Tarım sigortalıları ile bunların hak sahiplerine yapılan yardımlardan; üçüncü kişilerin sorumluluğunda artık ilk peşin değer sınırlamasından söz edilemez. Davacı Kurum, bu çerçevede, zamanaşımı süresi içinde ve tavanla sınırlı biçimde ilk peşin değerler yanında sonraki artışları da isteyebilir.
Öte yandan istihdam eden ile araç malikinin rücu alacağından sorumluluğu suç sayılır eylem ile yasada öngörülen yardımların yapılmasına neden 3. kişiye tebandır ve herhalde 3. kişi kavramına Bağ-Kur Tarım Sigortalısı ile onun hak sahipleri dışındaki kişiler dahildir. Bu çevrede; davalının malik bulunduğu aracı kullanan Bağ-Kur tarım sigortalısı 3. kişi sayılamayacağından davalı araç maliki sıfatıyla rücu alacağından sorumlu tutulamaz. Bu durumda zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda, aracı kullanan Bağ-Kur sigortalısı ile bu kişiye ehliyetsiz olduğu halde aracı kullandıran davalı malikin kusur oranları, trafik konusunda uzman bilirkişi heyeti marifetiyle saptanarak sonucuna göre davalı araç malikinin kendi kusuru oranında sorumluluğuna hükmedilmesi gereği göz önünde tutulmalıdır. Giderek hak-sahibinin önceki rücu davasında saptanan maddi zararına davalının saptanacak kusur oranı uygulanarak bulunacak miktardan yine o davada hükmedilen gelir peşin değerleri düşülerek sonucuna göre tavan kontrolü yapılmalıdır.
Ayrıca, önceki rücu davasında davalının, maliki bulunduğu aracı kullanan Bağ-Kur Tarım sigortalısının kusurundan da araç maliki sıfatıyla sorumluluğu kabul edilerek hüküm tesis edilmiş ise de; maddi anlamda kesin hükümden söz edilebilmesi için müddeabihde, dava sebebinde ve taraflarda birlik koşullarının hep birlikte gerçekleşmesi gerekmekte olup, olayda dava sebebi ve taraflarda birlik mevcutsa da müddeabih farklı olduğundan bu durum, davalı malikin ehliyetsiz kişiye araç kullandırmaktan dolayı kusur oranının tespiti ile rücu alacağından bu oranda sorumluluğuna engel değildir.
0 halde, davacı Kurumun bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
 
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), davacı Avukatı yararına takdir edilen 20.000.000.- lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, Üye Resul Aslanköylü ve M. Zafer Erdoğan'ın muhalefetlerine karşı Başkan Erdoğan Aktekin, Üye Şemsettin Abik ve Hulusi Mustafaoğlu'nun oylarıyla ve oyçokluğuyla 3.11.1998 gününde karar verildi.
 
 
KARŞI OY YAZISI
 
Davacı Bağ-Kur, davalının suç sayılır eylemi sonucunda tarım Bağ-Kur sigortalısının ölmesi üzerine hak sahiplerine aylık bağlandığını, bağlanan aylıkların ilk peşin değerinin tahsili için daha önce açılan rücu davasının kabulle sonuçlandığını bilahare kanunla katsayının artırılması nedeniyle aylıklarda artış husule geldiğini ön-görmüş ve bu artışların peşin değerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
 
Şu haliyle davanın yasal dayanağı sözü edilen 2926 sayılı Yasanın 47. maddesidir. Bağ-Kurun anılan maddeye dayanarak rücu hakkını kullanabilmesi için 3. kişinin suç sayılır hareketinin gerçekleşmiş olması ve sigortalıya kanunda sayılan yardımların yapılması gerekir. Olayda davalının suç sayılır hareketi ile Bağ-Kur'Iunun öldüğü ve hak sahiplerine aylık bağlandığı, davacının Bağ-Kur'luya bağlanan ilk peşin değerli aylığın tahsili için açtığı ilk rücu davasının kabulle sonuçlanıp kesinleştiği, işbu dava ile katsayı artışından kaynaklanan aylıklardaki artışın peşin değerinin istendiği görülmektedir. Bilindiği gibi Bağ-Kur yürürlükteki kat sayısı uygulamak suretiyle sigortalıya aylık bağlamakta, müteakip senelerde bütçe kanunu ile saptanan katsayıya göre daha önce bağlanan aylıkları arttırmaktadır. Bağ-Kurun bağlanan ilk aylığın peşin değerini isteyebileceği çekişmesizdir. Uyuşmazlık Kanunla aylıklarda yapılan artışın peşin değerinin istenilebilip istenilemeyeceği konusu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Hemen belirtelim ki, artışların rücu yolu ile istenebilmesi için Yasanın özü ve sözünün böyle bir yoruma uygun olması gerekir. Oysa 47. maddede aynen Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bu Kanunda belirtilen gerekli yardımları yapar... 3. kişilere rücu eder" hükmü yer almakta olup artışların istenebileceğine dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Aksinin kabul edilmesi halinde tazmin sorumlusunun devamlı olarak yıllarca dava tehdidi altında bırakılmasına üstünlük tanınır ki, böyle bir yorum hukukun evrensel kurallarına aykırı düşeceği gibi yasa koyucunun bu şekilde hukuka aykırı sonuç doğuracak biçimde "norm" koyması düşünülemez. 0 halde madde konulan amacına uygun olarak yorumlandığında artışların istenemeyeceği sonucuna ulaşılacağında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır.
Çoğunluk kararında açıkça belli olmamakla birlikte, 506 sayılı Yasanın 26. maddesinde kabul edilen halefiyet ilkesinden esinlenerek artışların istenebileceği sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır. Oysa 26. maddenin düzenleniş biçimi ile 47. maddenin düzenleniş biçimi birbirinden tamamen farklıdır. 26. maddede "  sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere Kurumca işverene ödettirilir", hükmü yer almıştır. Bu hüküm gerek 1.7.1994 tarih ve 1992/3 Esas, 1994/3 Karar sayılı Yargıtay içtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında, gerekse Yargıtay uygulamasında halefiyet olarak vurgulanmış ise de, ancak ne 47. maddede ne de 2926 sayılı Kanunda bu tür rücu davalarının "halefiyet" esasına göre açılabileceğine dair her hangi bir hüküm bulunmadığı gibi "halefiyeti çağrıştıracak başka bir hükme de rastlanılmamaktadır.
Öbür yandan diğer Bağ-Kur sigortalılarının Sosyal Sigorta hakları 1479 sayılı "Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nda düzenlenmiş olup bağlı oldukları Sosyal Güvenlik Kuruluşu "Bağ-Kur"dur. 2926 sayılı Yasa'ya tabi olan sigortalıların bağlı oldukları kuruluş da Bağ-Kur'dur. 1479 sayılı Kanunun 63. maddesinde, yapılan yardımların ilk peşin değerinin istenebileceği dolayısıyla artışların istenemeyeceği hükme bağlanmıştır. Maddenin ilk metninde böyle bir hüküm yok iken 3165 sayılı Yasa ile az önce işaret edilen değişiklik getirilmiştir. 63. maddede dahi 506 sayılı Yasanın 26. maddesine koşut herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Tersine yapılan yardımların ilk peşin değerinin istenebileceği öngörülmüş olmakla halefiyet ilkesinden uzaklaşılmıştır. Şayet Yasa koyucu halefiyet esasını benimsemiş olsaydı, 63. maddede veya diğer maddelerde Bağ-Kurun rücu hakkının halefiyete dayandığını açıkça belirtmesi gerekirdi. Nitekim, Medeni Kanunumuzda, Türk Ticaret Kanununda halefiyete dayanan hukuki düzenlemeler özellikle gösterilmiştir. Dahası asıl temel Kanun olan 1479 sayılı Kanunda artışların istenemeyeceği hükmü getirilmiş iken 1479 sayılı Kanuna nazaran özel nitelikteki 2926 sayılı Yasadan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde artışların istenilebileceğini kabul etmek çelişki teşkil eder ki, Yasa koyucunun böyle bir çelişkiyi amaçlamış olması düşünülemez. Kaldı ki, bu yön amaçlansaydı 47. maddede açıkça belirtme yapılırdı. Esasen çelişkili davranış içine girmeyi mazur gösterecek makul ve hukuki bir nedende bulunmamaktadır.
 
Deyim yerindeyse 2926 sayılı Kanun 1479 sayılı Kanunun şemsiyesi altındadır. Temel Kanunda artışlar istenemediğine göre daha özel nitelikteki 2926 sayılı Yasa gereğince de artışların talep edilememesi hukukun mantık ve yorum kurallarına uygun düşeceği kuşkusuzdur.
 
Mahkemece, davanın reddine ilişkin öne sürülen gerekçeler isabetsiz ise de; burada açıklanan nedenlerle sonucu itibariyle doğru olan karar onanmalıdır. Sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.
 
Nitekim HGK.nun 8.2.1998 gün, 1998/183-233 sayılı kararında karşı oy yazısındaki düşünceyi paylaşmaktadır.
Resul Arslanköylü M. Zafer Erdoğan
Üye   Üye
 
 
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini