 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/2988
Karar No : 1998/3211
Tarih : 30.4.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı 3201 sayılı Yasaya göre yaptığı yurtdışı hizmet borçlanmasının geçerli olduğunun ve iptal edilen yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması ve ödenmesi gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M.Akif Mendi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dosya içeriğine göre, davacının yurt dışında hizmet akti ile çalışırken 17.5.1995 tarihinde yurda kesin dönüş yaptığını beyan ederek 22.6.1994 tarihinde 3201 sayılı Yasaya göre borçlanma talebinde bulunduğu, borçlanma tutarını 1.6.1995 tarihinde ödediği ve daha sonra kendisine yaşlılık aylığı bağlandığı, yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra davalı Kurumca Alman Sigorta merciinden alınan yazıda 1.1.1995-15.4.1995 tarihleri arasında işsizlik yardımı, 21.4.1995-1.5.1995 tarihleri arasında Almanya'da çalıştığından bahisle borçlanma işlemi ve yaşlılık aylığının iptal edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtilen delillerden açıkça anlaşılacağı üzere, davacının Almanya'da işsizlik sigortasında yardım alması 1.1.1995-21.4.1995 devresine ilişkin fiilen çalışması ise 21.4.1995-1.5.1995 devresine ilişkin olup davacının yurda kesin dönüş yaptığını belirttiği 17.5.1995 tarihinden önceye ait olup davacının yurda kesin dönüş tarihinin aksini göstermesi mümkün değildi. Mahkemece bu hususun yanlış değerlendirmesi isabetsiz olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 4/a maddesine görede, davacının Alman Sigorta merciinden işsizlik sigortasından yardım almasına (Yurda kesin dönüşten önce veya sonra) diğer akit taraf ülkesinde ikamet edenler için yasal engel yoktur.
Ayrıca, 3201 sayılı Yasanın yürürlük tarihi 22.5.1985 tarihi olup bu Yasanın kabul edildiği ve daha önceki tarihlerde, yaşlılık aylığına hak kazanabilmek için 506 sayılı Yasanın 60. maddesinde belirtilen şartlardan biride işçinin işinden ayrılması işi ile ilişkisinin kesilmeliydi. İşte bu şarta paralel olarak 3201 sayılı Y asanın 6/A. (a) fıkrasında "Yurda kesin dönüş" olması şartı konulmuştur. Ancak 506 sayılı Yasanın 63.maddesine B fıkrası 29.4.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3279 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle "Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanların yazılı talepte bulunmaları halinde yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam olunur. Ancak bunlardan 78.maddeye göre tesbit edilen prime esas kazançları üzerinden %24 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir. Bu pirimi ¼'ü sigortalı hissesi ¾'ü işveren hissesidir" şeklinde değiştirilmiş ve yaşlılık aylığı bağlanan kişilerin tekrar işte çalışmaları yasağı kaldırılmıştır. Böylece işten ayrılmadan yaşlılık aylığı bağlanması için şartlar oluşmuşsa yaşlılık aylığı bağlanabilecektir. Nitekim 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasının 17.maddesinde de çalışmakta olanlar yaşlılık aylığı yönünden şartlar olmuşsa yaşlılık aylığı alabilecekleri gibi çalışmalarına da devam edebileceklerdir. Yaşlılık aylığı için işten ayrılma şartı aranmamıştır.
Yukarıda belirtilen 3279 sayılı Yasa ile değişiklik yapılan 506 sayılı Yasanın 63/B fıkrası işten ayrılma şartını ortadan kaldırmış ve 3201 sayılı Yasanın işten ayrılma şartına paralel konulan 6/A (a) maddesindeki yurda kesin dönüş fıkrasını ilga etmiştir. Zira sosyal güvenlik Yasaları kamu düzenine ilişkindir. Aksinin kabulü ise Anayasa'nın 10.maddesindeki eşitlik ilkesine, çalışma hürriyeti ile ilgili 49.maddesine, sosyal güvenlik hakkı ile ilgili 60 ve 62.maddelerine aykırı olur. Ayrıca, yasaların amaçlarına, lafzlarına ve ruhlarına göre yorumlamamış, yasaların maddelerinin dar kalıpları içinde kalmış oluruz.
Bu itibarla yukarıda gösterilen maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine ve üye Resul A...'nün muhalefetine karşı Başkan Erdoğan A.... üye Yılmaz D... Şemsettin A... ve Sami K...'ın oylarıyla ve oyçokluğuyla 30.4.1998 gününde karar verildi.
KARSI OY YAZISI
Davacı,yurda kesin dönüş yaptıktan sonra Federal Almanya'da geçen çalışmalarını 3201 Sayılı Yasa gereğince borçlandığını, Kurumdan kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını talep etmesi üzerine yaşlılık aylığı bağlandığını, ancak bilahare yurda kesin dönüş yapmadığı iddiası ile yaşlılık aylığı ile borçlanmanın iptal edildiğini ve ödenen aylıkların geri istendiğini öne sürmüş, yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasına ve borçlanmanın geçerli sayılmasına, giderek kesilen yaşlılık aylığının kesildiği tarihten sonra yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Ancak Kurum, davacının kesin. dönüş yaptığını beyan ettiği tarihi de kapsar biçimde Federal Almanya Cumhuriyetinden işsizlik sigortasından yardım aldığını, ayrıca Federal Almanyada fiilen çalıştığını "sözü edilen sigorta kolundan yardım görenlerin ve fiilen çalışanların yurda kesin dönüş yapamayacağını savunmuş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3201 "Sayılı "Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun'un" üçüncü maddesine göre, yurt dışında geçen çalışmaların borçlanılabilmesi için yurda kesin dönüş yapmak esas koşuldur.
Davacının kesin dönüş yaptığını iddia ettiği tarihi de kapsar biçimde Federal Almanya Cumhuriyeti'nden işsizlik sigortası yardımı aldığı 21.4.1995-1.5.1995 tarihleri arasında Almanyada fiilen çalıştığı konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.
Davada çözümlenmesi gereken hukuksal sorun, yurt dışında işsizlik sigortasından yardım alan ve fiilen çalışan sigortalının borçlanmak amacıyla yurda girdiği tarihin kesin dönüş sayılıp sayılamayacağı meselesidir. Yurt dışında işsizlik sigortasından yardım alan sigortalının o ülkede oturma zorunda olduğu, o ülkeden ayrıldığı taktirde yapılan yardımın kesileceği bilinen gerçeklerdendir. Alman Sosyal Güvenlik . Mevzuatına göre işsizlik sigortası kolundan yardım alabilmek. için kişinin emeğini iş piyasasına amade tutması gerekir. Zira devlet işsizleri ve iş yerlerini takip etmekte herhangi bir işyerinde boşalma olduğu taktirde işsiz kalan ve işsizlik yardımı alan kişiyi işe girmeye davet etmektedir. Bu kişi yapılacak daveti kaçırmamak için o ülkede oturmaya ve ülke sınırları dışına çıkmamaya özen göstermektedir.
Yurda kesin dönüş yapmaktan söz edebilmek için sigortalının ikametgahının yurt dışından yurt içine nakletme amacını taşıması gerekir. Yurt dışında işini kaybetmek her zaman kesin dönüşe delalet etmez, Başka bir deyişle kişi işsiz kalabilir ama işsizlik sigortasından yardım almayı yeterli görerek yurda kesin dönüş yapmayabilir. Hele hele yurt dışında fiilen çalışan sigortalının yurda kesin dönüş yaptığını söylemek çok büyük hata olur.
Söylenenleri özetlemek gerekirse Federal Almanya'da işsizlik sigortasından yardım almak, kişinin Almanya'da oturduğuna ve yurda kesin dönüş yapmadığına kuvvetli bir delil ve karine oluşturur. Ancak bu karinenin aksi belirecek somut olayın özellikleri de gözönünde tutularak aynı güçte delillerle kanıtlanabilir. Davacı belirtilen nitelikte ve özellikte hiçbir delil getirememiştir.
Açıklanan bu nedenlerle sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum. Usul ve Kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği görüşündeyim. Kaldıki Hukuk Genel Kurulu'nun 22.10.1997 tarih, 1997/10-588, 26.11.1997 tarih 1997/10-775 Esas Sayılı kararları ile 21'inci Hukuk Dairesinin son uygulaması da aynı yöndedir.