Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/8941
Karar No : 1997/8821
Tarih : 20.11.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Davacı 3201 sayılı yasaya göre yapılan borçlanma işlemi ile aylığın iptaline dair kurum kararının iptaliyle borçlanma işleminin geçerli olduğunun tesbitine ve aylığın kesildiği tarihten itibaren ödenmeye devam edilmesine ödenmiş aylık tutarlarının geri alınamayacağına ve satılmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi İhsan Ç... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı yurda kesin dönüş yaptıktan sonra Federal Almanya'da gecen çalışmaların 3201 Sayılı Yasa gereğince borçlandığını Kurumdan kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını talep etmesi üzerine yaşlılık aylığı bağlandığına ancak bilahare yurda kesin dönüş yapmadığı iddiası ile yaşlılık aylığı ile borçlanmanın iptal edildiğini ve ödenen aylıkların geri istendiğini öne sürmüş yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasına ve borçlanmanın geçerli sayılmasına karar verilmesini istemiştir.
Ancak Kurum, davacının kesin dönüş yaptığını beyan ettiği tarihi de kapsar biçimde Federal Almanya Cumhuriyetinden işsizlik sigortasından yardım aldığını, sözü edilen sigorta kolundan yardım görenlerin yurda kesin dönüş yapamayacağını savunmuş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3201 sayılı "yurt dışında bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun'un" üçüncü maddesine göre yurt dışında geçen çalışmaların borçlanılabilmesi için yurda kesin dönüş yapmak esas koşuldur.
Davacının kesin dönüş yaptığını iddia ettiği tarihi de kapsar biçimde Federal Almanya Cumhuriyeti'nden işsizlik sigortası yardımı aldığı konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.
Davada çözümlenmesi gereken hukuksal sorun, yurt dışında işsizlik sigortasından yardım alan sigortalının borçlanmak amacıyla yurda girdiği tarihin kesin dönüş sayılıp sayılamayacağı meselesidir. Yurt dışında işsizlik sigortasından yardım alan sigortalının o ülkede oturma zorunda olduğu, o ülkeden ayrıldığı taktirde yapılan yardımın kesileceği bilinen gerçeklerdendir. Alman Sosyal Güvenlik Mevzuatına göre işsizlik sigortası kolundan yardım alabilmek için kişinin emeğini iş piyasasına amade tutması gerekir., Zira devlet işsizleri ve iş yerlerini takip etmekte herhangi bir işlerinde boşalma olduğu taktirde işsiz kalan ve işsizlik yardımı alan kişiyi işe girmeye davet etmektedir. Bu kişi yapılacak daveti kaçırmamak için o ülkede oturmaya ve ülke sınırları dışında çıkmamaya özen göstermektedir.
Yurda kesin dönüş yapmaktan söz edebilmek için sigortalının ikametgahının yurt dışından yurt içine nakletme amacını taşıması gerekir. Yurt dışında işini kaybetmek her zaman kesin dönüşe delalet etmez. Başka bir deyişle kişi işsiz kalabilir ama işsizlik sigortasından yardım almayı yeterli görerek yurda kesin dönüş yapmayabilir.
Söylenenleri özetlemek gerekirse Federal Almanya'da işsizlik sigortasından yardım almak, kişinin Almanya'da oturduğuna ve yurda kesin dönüş yapmadığına kuvvetli bir delil ve karine oluşturur. Ancak bu karinenin aksi belirecek somut olayın özellikleri de gözönünde tutularak aynı güçte delillerle kanıtlanabilir. Davacı ikametgah ilmuhaberi ibraz etmişse de anılan belgenin her zaman temin edilebileceği mümkün bulunduğundan anılan ilmuhaber kuvvetli delil niteliğinde kabul edilemez.
Davada davacının sözü edilen nitelikte herhangi bir delil getiremediği anlaşıldığı halde davanın reddine, karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle; BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Başkan Erdoğan A... ve Üye Yılmaz D...'nun muhalefetlerine karşı, Üye Resul A..., Şemsettin A..., Hulusi M...'nun oylarıyla ve oyçokluğuyla 20.11.1997 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
1.a) Yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarımızın sosyal güvenliklerini sağlamayı amaçlayan 3201 sayılı Kanun, onlara Türkiye'de yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için Yurda kesin dönüş yapmış olmalarını koşullamıştır. Sosyal Sigortalar Kurumu uygulamasına ve bu uygulamayı benimseyen Dairemizin sayın çoğunluğuna göre vatandaşımız Yurda kesin dönüş yaptığını kuruma bildirip kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasından sonra tekrar Yurt dışına çıkıp, daha önce çalıştığı yabancı ülkede işsizlik tazminatı alması olgusu, onun Yurda kesin dönüş yapmadığının karinesi sayılmıştır. Temyiz incelemesinden geçirilen tüm dosyalarda dava konusu uyuşmazlık yalnızca Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasındaki Andlaşmaların yorumlarından çıkmış durumdadır. O halde uyuşmazlığın çözümlenmesinde bu ülke açısından bazı gerçeklerin dile getirilip irdelenmesinde yarar vardır.
"2. Dünya Savaşı sırasında önemli ölçüde genç ve orta yaş nüfus kaybına uğrayan Batı Avrupa ülkeleri yeni ekonomik yapılanmalarını önemli ölçüde ülke dışı işçilerle gerçekleştirmişlerdir. Bu çerçevede Türkiye ile Almanya arasında 30 Kasım 1960 tarihinde imzalanan İşgücü Anlaşması ile başlayan işgücü göçü kısa zamanda büyük gelişim göstermiştir. (T.B.M.M. Tutanak Dergisi Basma yazı S.Sayısı 209)
b)1960 yılında başlayan Türk İşçisi göçünden sonra, Almanya Federal Cumhuriyeti ekonomik ve Sanayi kalkınmasını dev boyutlarda gerçekleştirmiştir. Bu gelişmede Türk İşçilerinin katkısı yadsınamaz. Ne varki Almanya Federal Cumhuriyeti amacına ulaştıktan sonra Türk İşçileri geri göndermeyi gündeme getirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti ile bir "Milletlerarası Andlaşma" yapmıştır. 7 Eylül 1987 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan bu "Andlaşma" ile Almanya Federal Cumhuriyeti'nde çalışan Türk işçilerinin Yurdlarına dönüşlerinde ülke ekonomisine mesleki yönden yeniden intibaklarını teşvik edilmeleri yönünde önlemler öngörülerek, Türkiye bankalarında bir fon kurulmuş ve Almanya Federal Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti'nin bu fona ortaklaşa olarak 44.000.000 DM yatırmaları kabul edilmiştir.
c) Görülüyor ki, Almanya Federal Cumhuriyeti'nin, Türk İşçilerini Türkiye'ye geri gönderilmesine 1987 yılında karar verdiği milletlerarası Andlaşma" ile su yüzüne çıkmıştır. Notanın Almanya Federal Cumhuriyeti tarafından tek taraflı olarak hazırlanmasından sonra T.C. Hükümetinin kabulüyle "Milletlerarası Andlaşma" haline dönüşmesi dikkat çekicidir.
d)Gelişen bu süreç içerisinde Türk işçisi işinden ayrılmış değil, işine son verilmiş bir işçi durumuna girmiştir. Türk işçisi, kendi isteğiyle keyfi olarak işinden ayrılmış olsaydı, ona Almanya Federal Cumhuriyeti tarafından işsizlik tazminatı verilir miydi? Bu soruya açıklık getirilmelidir.
Dairemizin Sayın çoğunluğunca bir konuya açıklık getirilmemiş, Türk işçisine Almanya Federal Cumhuriyetinde işsizlik tazminatı ödenmekte olmasını vatandaşımızın Yurda kesin dönüş yapmadığının karinesi sayılmış ve adı geçen ülkenin mevzuatı hükümlerine dayanılmıştır. Oysa yabancı hukuka dayanabilmenin özel koşulları vardır.
Gerçekten, 2675 sayılı "Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 2.maddesinin ikinci fıkrası, "yabancı Hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi halinde Türk hukuku uygulanır" hükmünü koymuştur.
Yerel mahkemenin, uyuşmazlığı, Türk Hukuku Hükümleri açısından çözüme ulaştırırken, yabancı hukuku araştırması yoluna girmemesi doğaldır. Buna karşılık Dairemizin sayın çoğunluğunun, kendi görüş açısından yabancı hukuku "bilinen bir gerçek" olarak belirtmesi yukarıda anılan yasa kuralına aykırı düşmektedir. Başka bir anlatımla yabancı mevzuat bunu gerektiriyor demek kolay fakat bu yoldan sonuca gitmek olanaksızdır. O halde, 2675 sayılı kanun gereğince "yurda kesin dönüş" kavramını 3201 sayılı kanun hükümleri çevresinde belirlemek gerekir.
2-3201 sayılı Kanun'un 5.maddesi hükmü açıktır.
5.maddenin ilk fıkrasında, "yurt dışındaki çalışılan sürelerin tespitinde bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerin" Kurum'a verilmesi öngörülmüştür. Bu belgeleri Kurum'a veren vatandaşımız Yurda kesin dönüş yapmış demektir. Kanun Yurda kesin dönüş yapmış demektir. Kanun Yurda kesin dönüş yapmış olmayı Dairemizin Sayın çoğunluğunun görüşünün tersine yurt içinde alınacak belgelerle kanıtlamak gibi bir koşul getirmemiş konuya çok esnek yaklaşmıştır. Kanunun 6.maddesi "bu kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında çalışmaya başlayanların çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ay başından itibaren aylıkları kesilir" hükmünü içermektedir.
Özetlenecek olursa; Dairemizin sayın çoğunluğu 3201 sayılı Kanunun açık hükümlerini aşarak Yurda kesin dönüş yapmak olgusuna kimi koşullar getirerek vatandaşımızın yasal haklarından yararlanmasını zorlaştırmıştır. Oysa Kanun, Yurda kesin dönüş yaptığı istencini, ispatlayıcı çalışma belgelerin Kurum'a ibraz etmekle açıklayan vatandaşımız açısından tek bir yaptırım öngörmüştür. Bu yaptırım Yurda kesin dönüş yapan vatandaşımızın, tekrar yurt dışında çalışmaya başlayanların çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ay başından itibaren aylıkları kesilir" hükmünü içermektedir. Özetlenecek olursa; Dairemizin sayın çoğunluğu 3201 sayılı kanunun açık hükümlerini aşarak Yurda kesin dönüş yapmak olgusuna kimi koşullar getirerek vatandaşımızın yasal haklarından yararlanmasını zorlaştırmıştır. Oysa Kanun, Yurda kesin dönüş yaptığı istencini, ispatlayıcı çalışma belgelerin Kurum'a ibraz etmekle açıklayan vatandaşımız açısından tek bir yaptırım öngörmüştür. Bu yaptırım, Yurda kesin dönüş yapan vatandaşımızın tekrar yurt dışında çıkıp çalışmaya başlamasıdır. Böyle bir çalışma söz konusu değilse, vatandaşımız Yurt dışına çıkıp, daha önce çalıştığı ülkede, geçici bir süre işsizlik tazminatı alması o ülkenin mevzuatını ilgilendirir 3201 sayılı Kanun'un çevresinde vatandaşımızın elde ettiği hakları yitirmesine yol açmaz.
Açıklanan nedenlerle Mahkeme kararının onanması görüşündeyiz.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini