 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E. 1997/6615
K. 1997/6338
T. 30.9.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
BAĞ-KUR'UN RÜCU ALACAĞI
KUSUR SORUMLULUĞU
İKİNCİ KİŞİ KAVRAMI
ÜÇÜNCÜ KİŞİ KAVRAMI
KARAR ÖZETİ: Bağ-Kur sigortalısı bir kişi, ehliyetsiz olarak bir başka şahsın aracını kullanırken, geçirdiği kaza sonrası vefat ederse; ikinci kişi durumunda bulunan sigortalının suç sayılır hareketi sorumluluğu gerektirmediğinden, üçüncü kişi durumunda olan araç sahibinin de suç sayılır hareketi bulunmadığından, araç sahibinin rücu alacağından sorumlu tutulması doğru değildir.
(1479 s. Bağ-Kur K. m. 63)
(506 s. SSK. m. 26)
(2918 s. Trafik K. m. 85)
(818 s. BK. m. 55)
(YİBK., 29.3.1985 gün ve 3/2 s.)
Davacı, trafik kazasında ölen sigortalının haksahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Davalı Veysel'e ait aracı Bağ-Kur sigortalısı Ahmet kullanmakta iken; trafik kazasının meydana geldiği ve Bağ-Kur sigortalısı Ahmet'in öldüğünden bahisle davacı kurumun sigortalının haksahiplerine bağladığı gelirin peşin değerini gerek araç maliki sıfatıyla gerekse ehliyetsiz kişiye aracını kullandırması nedeniyle kusuru bulunduğu nedeniyle davalıdan rücuan tahsili istenmistir.
Şu hale göre, davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasının 63. maddesi olup, maddede aynen: "Kurum yapılan ve yapılacak yardımların tutarı için 3. kişilere, istihdam edenlere, araç sahiplerine ve diğer sorumlulara rücu eder" hükmü getirilmiş, istihdam eden araç malikinin sorumluluğu 3. kişinin suç sayılır hareketi ile 1479 sayılı Yasada sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğması ve sigortalı, ya da hak sahiplerine yardım yapılması koşulu ile sınırlandırılmıştır.
Yasa (koyucunun), istihdam eden ve araç maliklerini, sürücü ve istihdam ettikleri kişilerin suç teşkil eden fiilleri ve onların kusurları dışında sorumlu tutmayı amaçlaması halinde bunların Trafik kanununun 85, ya da Borçlar Kanununun 55. maddesi gereğince sorumlu olacaklarının anılan maddede belirtilip konuya açıklık getirmesi gerekir.
63. maddede, (506 sayılı Yasanın 26/2. maddesinde olduğu gibi) tehlike sorumluluğu, ya da kusursuz sorumluluk değil, kusur sorumluluğu düzenlenmiştir. Maddenin başlığı üçüncü kişinin sorumluluğudur. İstihdam eden ve araç malikinin sorumluluğu suç teşkil eden fiili nedeniyle yardımların yapılmasına neden olan 3. kişiye tebandır. 3. kişinin suç teşkil eden bir hareketi bulunmadan Bağ-Kurun sigortalı veya hak sahiplerine 63. maddeden kaynaklanan rücu hakkı bulunmamaktadır.
Kurumun rücu hakkı ve sınırı 1479 sayılı Yasanın 63. maddesinde düzenlenmiştir. Özel bir yasa dururken, maddede açıkca bir yollama yapılmadıkça istihdam eden ve araç malikinin Kuruma karşı sorumluluğunun genel yasalara, örneğin Borçlar Kanununa ve Trafik Kanununa gidilmek suretiyle belirlenmesi mümkün değildir.
Bidayette 63. maddede bulunan yasa boşluğu 29.3.1985 tarih ve 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla doldurulmuş ise de, 3165 sayılı Yasa ile 63. maddede yapılan son değişiklik ve yeni düzenleme ile yasa boşluğu giderilmiş olduğundan genel hükümlere gitme olanağı kalmamıştır.
Olayda 63. maddede ifade edilen "üçüncü kişi" kavramına kimlerin dahil edildiği konusunun açıklığa kavuşturulması meselenin çözümünü kolaylaştıracaktır. 1. kişinin Bağ-Kur'un kendisi olduğu söz götürmez. 2. kişi ise Bağ-Kur sigortalısı ve onun hak sahipleridir. 3. kişinin bunların dışında kalan. tüm şahısların teşkil ettiği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Yasa koyucunun ikinci kişinin suç sayılır hareketinin sorumluluğu gerektirmeyeceğini belirlemesinin amacı Bağ-Kur sigortalılarını korumaya yöneliktir. Zira Bağ-Kur sigortalıları prim ödemektedirler. Kendilerini sorumlu tutmak prim ödemenin amacına ters düşer ve giderek sosyal güvenlik haklarından yararlanmalarını engeller. Zira kurum sigortalıya hak sahiplerine yaptığı yardımı rücu yoluyla geri almış sayılır.
Davada, davalının aracını kullanan Bağ-kur sigortalısı üçüncü kişi sayılamayacağından, davalı araç maliki sıfatıyla rücu alacağından sorumlu tutulamaz. Öte yandan, zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda; aracı kullanan Bağ-kur sigortalısı ile bu kişiye ehliyetsiz olduğu halde aracını kullandıran malikin ayrı ayrı kusur oranları trafik konusunda uzman bilirkişi heyeti marifetiyle saptanarak sonucuna göre davalı araç malikini kendi kusuru oranında ve Hukuk Usulü Muhakemeleri kanunu madde 74'de öngörülen taleple bağlılık ilkesi de göz önünde tutulmak suretiyle rücu alacağından sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken, yazılı biçimde araç maliki sıfatıyla sorumluluğuna karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Başkan Erdoğan Aktekin ve Üye Yılmaz Darendelioğlu'nun muhalefetlerine karşı üye Resul Aslanköylü, Şemsettin Abik ve Hulusi Mustafaoğlu'nun oylarıyla ve oyçokluğuyla 30.9.1997 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dairemizin çoğunlukla aldığı kararda belirtildiği üzere, uyuşmazlığın çözümü 1479 sayılı Kanunun 63. maddesinde geçen "üçüncü kişi" kavramının anlam ve kapsamının belirlenmesine bağlıdır. Sayın çoğunluk, birinci kişinin Bağ-Kur, ikinci kişinin Bağ-Kur sigortalısı ya da onun haksahipleri, üçüncü kişinin ise, bunların dışında kalan tüm kişiler olduğu yolunda bir tanımlamada bulunmuştur.
Ancak, söz konusu 63. madde düzenlenmesinde Bağ-Kur kendi sigortalısının ya da onun haksahiplerinin halefi durumundadır. O halde Bağ-Kur ve sigortalısının aynı sırada yer aldığını kabulde yasal zorunluk vardır. Bu nedenle, Kurum ile sigortalı arasında "birinci kişi", "ikinci kişi" ayırımı yapmak olanaksızdır. Başka bir anlatımla "üçüncü kişi" kavramının sayısal bir dizinle açıklanması ve ikinci sırada yer alan sigortalının suç sayılı hareketinden 63. madde çevresinde sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığının kabulü gerektiği sonucuna ulaşmakta isabet görülemez anılan madde hükmünce "üçüncü kişi" suç sayılır hareketi ile kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasına yol açan kişidir. Bu kişi somut olayda gerçekleştiği gibi Bağ-Kur sigortalısı da olabilir. Böyle bir durumda Bağ-Kur sigortalısının suç sayılır hareketiyle neden olduğu zararlandırıcı sigorta olayından sorumlu tutulamayacağı yolunda yasada açık bir hüküm bulunmamaktadır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 26. maddesine 2934 sayılı Kanunla eklenen son fıkrada, açık hüküm arama doğrultusundaki görüşe göre kazandırmaktadır. Gerçekten, 26. maddenin sözü edilen hükmüne göre, "işkazası veya meslek hastalıkları sonucu ölümlerde bu kanun uyarınca hak sahiplerine yapılacak bu türlü yardım ödemeler için, işkazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kasdı veya kusuru bulunup da aynı işkazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine Kurum'ca rücu edilemez.
Bundan başka, sözü edilegelen 63. maddelerin ikinci fıkrasında 3165 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe ilişkin tasarı gerekçesinde şöyle denilmektedir: "Maddede yapılan değişiklikle 1479 sayılı Kanunda bahsedilmeyen, fakat, Borçlar Kanunu ile Karayolları Trafik Kanununa göre sorumlu olan kimselerin bu kanuna dahil edilmesi suretiyle Kurum'un rücu alacağından sorumluları kavramına açıklık getirilmiş ve sorumlulukların tami hükümlerde birlik sağlanmıştır. Öte yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesi, "bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya birşeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın işleteni aracın sürücüsünün veya aracın veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan, kendi kusuru gibi sorumludur" kuralını içerir.
Açıklanan kanun hükümleri karşısında, dava konusu somut olaya dönerek sonuca gidersek, Bağ-Kur sigortalısı kullandığı traktörü tümüyle hatalı biçimde sürerek devrilmesine ve sonuçta kendi ölümüne neden olmuştur. Yukarıda belirtildiği gibi, suç sayılır bir harekette bulunan Bağ-Kur sigortalısı da, "üçüncü kişi" kapsamına girmektedir. Burada ortada suç sayılan bir hareket bulunup bulunmadığı noktası üzerinde de durulması gerekir. Kanunlarımıza göre, bir kimsenin kusurlu hareketi ile kendisinin yararlanmasına veya ölümüne yol açması suç sayılmamış ise de, olayda Bağ-Kur sigortalısı motorlu aracı eşhas ve eşyanın güvenliğine tehlike verecek biçimde sevk ve idare etmiş olmakla TCK.nun 565. maddesine aykırı davranmıştır. Açıklanan maddi ve hukuksal sayılar önünde, davalı araç malikinin zararlandırıcı sigorta olayı dolayısıyla 1479 sayılı Kanunun 63. maddesinde öngörülen sorumluluk koşulları gerçekleştiğinden mahkemece bu doğrultuda kurulan hükmün onanması gerekirken yazılı gerekçelerle bozulması kararına katılmak mümkün görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle kararın onanması oyundayız.
Erdoğan AKTEKİN Yılmaz DARENDELIOGLU
Başkan Üye