Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/6234
Karar No : 1997/8100
Tarih : 18.11.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
* RÜCU DAVASI
* ZAMANAŞIMI
KARAR ÖZETİ: 506 sayılı yasanın 26.md. göre işveren aleyhine açılan rücu davalarının işveren ile sigortalı arasındaki hukuki ilişkinin sözleşmeye dayanması nedeniyle BK.125 md. göre 10 yıldır.
506 sayılı yasanın 9. 10.md.de zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda işverenin kusuru bulunmasa dahi sorumluluğuna gidilmektedir. Çünkü 506 sayılı kanunun 9 ve 10.md.de öngörülen yükümü sigortalı ile işveren arasındaki hizmet ilişkisi ile kazanılan sigortalılık niteliğinin sonucudur. İşveren çalıştığı sigortalıyı kuruma bildirmemekle ve primlerini ödememek suretiyle aradaki sözleşmeye eylem hareket etmektedir.
O halde sözleşmeler için kabul edilen 10 yıllık zamanaşımı burada da uygulanması gerekir.
Haksız güce zamanaşımı uygulanması çünkü koşullarda olayda yoktur.
 
İşkazası sonucu malül kalan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle zaman aşımı yönünden davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı Avukatınca istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.11.1997 salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat Nilgün S.... ile karşı taraf adına Avukat Celal N... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi Neslihan Sever tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 9 ve 10. maddeleri olup, anılan maddelerde öngörülen yasal koşulların varlığı önceki 1995/2007 esas sayılı rücu davasında kesinleşmiştir.
Davada uyuşmazlık konusu olan husus; zamanaşımının oluşup oluşmadığı ve 505 sayılı Kanunun madde 9-10 çevresinde işveren aleyhine açılan rücu davalarının hangi tür zamanaşımına tabi olduğudur
506 sayılı Kanunda bu davaların hangi tür zamanaşımına tabi olduğu, süresi ve başlangıç tarihi konusunda özel bir hüküm yoktur. Giderek bu konunun genel hükümler ve özellikle Borçlar Kanununa göre çözümlenmesi zorunludur.
Öncelikle 506 sayılı Kanunun 26. maddesine dayanılarak işveren aleyhine açılan davalarda zamanaşımı süresi iş veren ile sigortalı arasındaki hukuki ilişkinin sözleşmeye dayanması nedeniyle Borçlar Kanununun 125. maddesi gereğince 10 yıldır. Başka ifade ile nasıl sigortalı işveren aleyhine 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açılabiliyorsa, sigortalının haklarına halef olan Kurum dahi 10 yıl içerisinde dava açabilir.
Öte yandan 506 sayılı Kanun madde 9-10'da öngörülen işverenin yasal sürede bildirge verme yükümü Kanundan doğmakta isede; bunun kaynağı, sigortalı niteliğinin kazanılması giderek 506 sayılı Kanunun madde 2 çevresinde bir hizmet, akdine dayanılarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılmadır. Giderek işverenin 506 sayılı Kanunun 9 ve 10. maddelerde öngörülen yükümü, sigortalı ile işveren arasındaki hizmet ilişkisi ile kazanılan sigortalılık niteliğinin sonucudur. Bu çevrede işveren, çalıştırdığı sigortalıyı kuruma bildirmemek ve primlerini ödememek suretiyle aradaki sözleşmeye aykırı hareket etmektedir. O halde sözleşmeler için kabul edilen 10 yıllık zamanaşımının burada da uygulanması gerekir.
Diğer yönden 506 sayılı Kanunun 9 ve 10. maddelerinde zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda işverenin kusuru bulunmasa bile sorumluluğuna gidilmektedir. Aynı Kanunun 26. maddesine dayanılarak açılan davalarda ise; işveren kusuru yoksa sorumlu tutulmamaktadır. Bu durumda 10. madde uyarınca açılan davalar, işveren yönünden daha ağır sonuç doğurmaktadır. 506 sayılı Kanunun madde 26 çevresinde açılan davalar 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğuna göre daha ağır sorumluluğu gerektiren 10. maddeye dayanılarak açılan davaları haksız fiil zamanaşımına tabi kılmak çelişkiye yol açacaktır.
Öte yandan Borçlar Kanunu madde 41'de tanımını bulduğu üzere hak, sız fiil, hukuka aykırı olarak başkasına zarar veren ve sorumluluk getiren kusurlu davranıştır. Giderek haksız fiilin unsurları eylem hukuka aykırılık-zarar-kusur ve illiyet bağıdır. Bu çevrede işverenin işçi çalıştırdığını örneği Kurumca hazırlanacak bildirgelerle en geç l ay içinde Kuruma bildirmeme eyleminin, hukukça Borçlar Kanunu madde 41 kapsamında bir haksız eylem olduğundan sözedilemez. Zira Kurumun yasada öngörülen yardımları yapmasına yol açarak Kurumu zarara uğratan olay, işverenin işe giriş bildirgesini vermemesi değil iş kazasıdır. Giderek haksız fiilin unsurlarından olan illiyet bağı unsuru yoktur. Başka ifade ile işverenin işe giriş bildirgesini vermeme hareketi ile Kurumun 506 sayılı Kanunda öngörülen yardımları yapmak suretiyle, uğradığı zarar arasında illiyet bağı yoktur. İşverenin bu eyleminin 506 sayılı Kanunun madde 140 uyarınca suç sayılarak cezai yaptırıma bağlanması da, yukarıda öngörülen nedenle bu eyleme haksız fiil niteliği vermez. Giderek haksız fiile ilişkin zamanaşımının. 506 sayılı Kanunun madde 9-10 ile ilgili rücu davalarında uygulanması mümkün değildir.
Bu çevrede 506 sayılı Kanunun 9 ve 10. maddelerine dayalı rücu davaları 10 yıllık akdi zamanaşımına tabidir ve zamanaşımı süresinin başlangıcı her bir gelir artışının Kurumun yetkili organlarınca onaylandığı tarihtir.
Dava konusu olayda da; davaya konu gelirlerin onay tarihleri 4.9.1987 ve 31.10.1996 olup, dava tarihi 17.12.1996, itibar-iyi e 10 yıllık zaman aşımı süresi geçmemiştir.
Mahkemece belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulmadan yazılı gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurumun bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve davacı Avukatı yararına takdir edilen 20.000.000.- lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, Başkan Erdoğan A... ve Üye Yılmaz D...'nun muhalefetlerine karşı Üye Resul A..., Şemsettin A... ve Coşkun E...'ın oylarıyla ve oyçokluğuyla 18.11.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 9 ve 10. maddeleri olup, anılan maddelerde öngörülen koşulların oluştuğu konusunda davada uyuşmazlık konusu değildir. Davalı taraf yöntemince zamanaşımı definde bulunmuş olup davada öncelikle uyuşmazlık konusu olan husus zamanaşımının oluşup oluşmadığı olgusunun saptanmasından ibarettir. Bu yönde çözümlenmesi gereken hukuksal sorunlar ise, 506 sayılı Kanunun 9 ve 10. maddeleri çevresinde işveren aleyhine açılan rücu davalarının hangi tür zamanaşımına tabi olduğu zamanaşımı süresi ve zamanaşımı başlangıcının hangi tarih olduğudur.
Öncelikle, m:9-10 ' a dayanan davalarda Kurumun borçları Kanundan doğmaktadır. Ancak, işçi ile Kurum arasında bir, hizmet ilişkisi bulunmadığı gibi, işverenin sorumluluğunun nedeni, işverenin Kuruma bildirge verme yükümlülüğünü ihlal etmesidir. Yoksa, işçiye karşı B.K.m:332 çevresindeki borç ve yükümlülüklerini ihlal etmesi ve kusurlu davranması değildir. Sigorta olayının meydana gelmesinde, işverenin hiç kusuru bulunmasa bile, salt 9'ncu maddeye aykırı davranmasından ötürü tazminatla mülzem olur. Öte yandan, bildirge verme yükümü Kuruma karşı bir borç olup, B.K.-m:,332 çevresinde, işverenin işçiye karşı borcu gibi algılanamaz. Ve akte aykırı davranış olarak vasıflandırılamaz.
O halde, davanın hukuki sebebi olan "işçi çalıştırdığını örneği Kurumca hazırlanacak bildirgeyle engeç bir ay içinde Kuruma bildirmemek" eylemi acaba hukukça nasıl vasıflandırılmalıdır?
Bu eylemin, hukukça B.K.m:41'e uygun haksız eylem olduğunda kuşku yoktur. Zira, işveren, Kanunen Kur'uma karşı yapılması lazım gelen bir işi -süresinde bildirge verme işini yapmamıştır. Bu eylemi yüzünden, m:10/1 uyarınca Kurumun sigorta yardımlarını yapmasına yol açarak zarara sokmuştur. Kaldıki, işverenin bu eylemi, 506 sayılı Kanun m:140 uyarınca suç sayılarak cezai yaptırıma bağlanmıştır. Bu durum dahi, eylemin haksız fiil olduğunu kanıtlar.
Böyle olunca, suç niteliğinde Kanuna aykırı davranışla bildirge vermeme eyleminin haksız fiil olduğun da ve davanın bu yasal nedene;, dayandığında ve bu bakımdan da, olayda, B.K.m:60'da yazılı haksız fiil zamanaşımının uygulanması gerektiğinde tereddüt edilemez.
Bilindiği gibi, haksız eylem zamanaşımı zarar görenin zarara ve failine itilaf tarihinden başlayarak bir sene ve her halde zararı doğuran olay tarihinden itibaren 10 senedir."
Şu halde, Kanun, haksız eylem zamanaşımı süresini her bir sürenin başlangıç tarihini açık ve seçik olarak belirlemiştir.
Görüldüğü gibi burada başlangıç tarihleri ve sür ederi değişik 2 zamanaşımı söz konusudur.
Birincisi, eğer zararlandırıcı olay tarihi ile zararın giderimi için açılan dava tarihi arasında 10 yıl geçmiş ise zamanaşımı oluşmuştur. Bu halde zamanaşımının başlangıç tarihi olayın meydana geldiği tarih ve sonu 10 yılın tamamlandığı tarihtir. Bu halde artıış zarara ve faile ıttıla tarihlerinin araştırılması gerekmez.
İkincisi, birinci haldeki 10 yıl içinde kalan durumlarda bir yıllık zamanaşımı söz konusu olup bunun başlangıç tarihi zarara ve failine ittilaf tarihidir. Buradada 2 tarih söz konusudur. Birincisi zarar veren öğrenilecektir. İkincisi eylemin yol açtığı zarar öğrenilecektir. Bunlardan hangisi daha geç öğrenilmişse l yıllık zamanaşımına o tarih başlangıç olacaktır. Zamanaşımının sonu ise başlangıç tarihine göre l yıllık sürenin bittiği tarih olacaktır.
Burada, olayın özelliği yönünden zarara ittilafın Kurumun yasal yükümlülüğünü yerine getirerek işçiye tahsis ve masraf yaptığı, özellikle tahsis yapılmasının yetkili organca onaylandığı tarihte gerçekleşeceği ortadadır.
Ne var ki, olay tarihine göre 10 yıl içerisinde dava açılmayan hallerde l yıllık süreye ilişkin konuların araştırılmasına gerek bulunmadığı da belirgindir.
Bu ilkeleri dava konusu olaya uygulayacak olursak zararlandırıcı sigorta olayı 17.10.1984 tarihinde vuku bulmuş, işbu dava ise 17.12.1996 tarihinde açılmıştır. Giderek davacı Kurumun 506 sayılı Kanunun madde 9-10'a dayanan dava hakkı sigortalının ve işe başlama tarihinden itibaren yasada öngörülen bir aylık bildirge verme süresinin sona erdiği tarihte doğmuş bulunduğu için anıları tarihin davaya yol açan olay tarihi olarak kabulü gerekir. Bu tarih itibariylede dava tarihine kadar 10 yıllık süre evleviyetle geçmiştir. Bu çevrede Havaya konu tüm istemin zamanaşımına uğradığından bahisle reddine yönelik Yerel Mahkeme kararının onanması gerekir. Bu gerekçelerle sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyoruz.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini