 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E. 1997/2081
K. 1997/1995
T. 13.3.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
RUCUAN ALACAK DAVALARI
ASIL İŞVERENİN SORUMLULUĞU
HARÇTAN BAĞIŞIKLIK
FAİZ BAŞLANGICI
KARAR ÖZETİ: Sosyal Sigortalar Kurumu'nca açılan rücu alacağı davalarında; taşaron sıfatını taşımayan ve asıl işveren konumunda olduğu anlaşılan taraf aracı konumunda olmadığından, iş yaptığı yerin işvereni sorumlu tutulamaz.
Rücu davalarında faize, gelirler açısından ayrı ayrı onay; masraflar için ödeme tarihinden itibaren hükmedilir.
Bu davalarda, Sosyal Sigortalar Kurumu harçtan muaf tutulmasına rağmen; davanın kabulü halinde kaybeden taraftan harç alınması, yasal zorunluluktur.
(2709 s. Anayasa m. 73)
(506 s. SSK. m. 26, 87)
(4792 s. SSKK. m. 24)
(1086 s. HUMK. m. 417)
(YİBK., 7.12.1964 gün ve 3/5 s.)
Davacı, işkazasında ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalılardan Petrol Ofisi A.Ş. ve (O.A.) Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı (O.A.)'nın temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davaya konu işkazası, davalı A...... İnşaat ve Taahhüt A.Ş.'nin yükleminde bulunan Petrol Ofisi A.Ş ....... Depo Müdürlüğü'ne ait tankın bakım ve boyanması işinde çalışan kazalı işçinin, altı metre yüksekliğindeki tekerlekli iskele platformundan zemine düşüp ölmesi şeklinde meydana gelmiş olup, işin anahtar teslimi ihale edildiği A...... İnşaat ve Taahhüt A.Ş.'nin; taşaron sıfatını taşımayıp asıl işveren durumunda olduğu dava dosyasındaki 23.9.1992 gün ve 51798 yevmiye sayılı noter sözleşmesi ve diğer bilgi ve belgelerden açıkca anlaşılmaktadır. Sözleşme içeriğine göre; işyerindeki işgüvenliği tedbirlerinin tümünün davalı A....... İnşaat ve Taahhüt A.Ş. tarafından alınması gerekir. Buna göre; davalı Petrol Ofisi A.Ş.'nin asıl işveren durumunda bulunduğu kabul edilerek kendisine kusur izafe edilmesine ilişkin 21.8.1996 günlü bilirkişiler kurulu raporunun gerekçesinde isabet yoktur. Davalı Petrol Ofisi A.Ş. yönünden 506 sayılı Kanunun 26. maddesinde öngörülen koşulların oluşmaması nedeniyle bu davalının sorumluluğu cihetine gidilemez. Öte yandan, davalı A....... İnşaat ve Taahhüt A.Ş., taşaron sıfatını taşımadığından; Petrol Ofisi A.Ş.'nin 506 sayılı kanunun 87. maddesine göre de sorumlu tutulması mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, davalı Petrol Ofisi A.Ş. hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın ise, bu davalıların toplam kusurları üzerinden müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı Petrol Ofisi A.Ş.'nin de sorumluluğuna karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Rücu davalarında faize, gelirler yönünden ayrı ayrı onay, masraflar yönünden ise ödeme tarihlerinden itibaren hükmedilmelidir. Faiz başlangıcı tarihlerinin, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 389. maddesi gereğince, hüküm fıkrasında infazda tereddüde yer bırakmayacak açıklıkta öngörülmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da keza usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği halde, davacı kurumun harçtan muaf olduğu gerekçesiyle harç alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu kamu alacağı olan harçlar; kişilerin kamu hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında, ödemekle yükümlü bulundukları özel bir vergi türüdür. Devlet tarafından harç alınabilmesi ve harçtan bağışıklığın söz konusu edilebilmesi için, bu konuda açık bir yasa hükmünün bulunması gerekir. Nitekim, Anayasanın 73. maddesinde "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır" hükmü getirilmiştir. Bu Anayasa kuralının, vergi, resim ve harç gibi parasal yükümlülüklerin veya bunlardan bağışıklığın, kapsam ve içeriğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak açıklıkta gösterilmesi amacına yönelik bulunduğu tartışmasızdır. Aksine uygulama; kişi ve kurumların, yasal dayanağı olmayan bir yükümlülük altına sokulmaları veya devletin önemli bir gelir kaynağından yoksun bırakılması gibi, yasa koyucunun amacına aykırı ve sakıncalı sonuçlar doğurur.
7.12.1964 gün ve 3-5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça belirtildiği gibi, harçlar, yargılama sonucunda haksız çıkan tarafa yükletilir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması hukukun genel kurallarındandır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yargılama giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin 417. maddesi bu ilkeye dayanmaktadır.
4792 sayılı Kanunun 24. maddesindeki harçtan bağışıklık sadece Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden geçerli olup, Kurum tarafından açılan davaların kabulü halinde, kabul edilen miktar üzerinden, davalıya 492 sayılı Harçlar Kanunundaki tarifler uyarınca harç yükletilmesi yasal bir zorunluluk olduğu halde harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.
Her ne kadar harç alınmasına yer olmadığına dair bu isabetsizlik temyiz konusu yapılmamış ise de, davada haksız çıkan tarafa harç yükletilmesi yasal bir zorunluluk olduğundan, bu husus resen gözetilmiştir. Bu nedenle de, kanun yoluna başvurma, kanun yoluna başvuranın durumunu ağırlaştırmaz kuralının bu gibi resen gözetilmesi gereken hallerde uygulanması mümkün değildir.
O halde, davalı Petrol Ofisi A.Ş.'nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.3.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.