 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E:1995/1099
K:1995/1347
T:14.02.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY KARARI
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 04.08.1984-16.03.1991 tarihleri arasında her ay 30 gün üzerinden çalıştığının ve bu çalışmaların sigortalı olması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Neslihan S... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davada sonucu itibariyle davalıya ait işyerinde 04.08.1984 tarihinden 16.03.1991 tarihine kadar dava dilekçesinde öngörülen net günlük ücretlerle çalışıldığının tesbiti istenmiştir.
Mahkemece 05.08.1984 ile 30.09.1988, 01.01.1989 ile 16.03.1991 tarihleri arasındaki süre isteme uygun olarak karar verilmiştir.
Sigortalı tarafından davalı işveren aleyhine açılıp kesinleşen 991/2214 esas sayılı alacak davasında 01.04.1990 ile 16.03.1991 tarihleri arasındaki hafta tatili ve yıllık ücretli izin alacağı ücret bordrolarının ihtirazi kayıtla imza edilmesi ve sendika aidat makbuzlarının beyyine başlangıcı teşkil ettiğinden bahisle davacının günlük, net ücreti 1990/4.ayından itibaren 23.500 7.ayından itabaren 31.500 Ekim ayından itibaren 50.000 TL kabul edilerek hesaplanmıştır. Ne var ki, hükümde önceye ilişkin bir saptama yapılmamıştır. Her ne kadar sigortalı tarafından açılan işçilik haklarına ilişkin davada verilen hüküm, o davada taraf olmayan Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden bağlayıcı değilse de güçlü delil niteliğindedir ve bu yönde işbu tesbit davasında 1990 yılının 1.ayından itibaren prime esas kazançların dava dilekçesinde öngörülen biçimde tesbiti yerindedir.
Keza, 01.10.1989 dan itibaren ücret bordrolarının ve ihtirazi kayıtla imzalanması, ya da imzasız olması veya imzanın davacınınkine benzememesi karşısında ve bu tarihten sonraki (10 aylık dahil) sürelerde sendika ana tüzüğünün 52. Maddesi hükmüne göre aylık üyelik aidatının bir günlük çıplak yevmiyeye tekabül etmesi ve bu yönde davacının iddiasını teyit eden makbuzların dosya içerisinde varlığı ve yukarıda öngörülen güçlü delil niteliğindeki alacak davasında verilen hüküm karşısında 1989 yılının 10.ayından itibaren mahkemece prime esas kazanç bakımından yapılan tesbit yerindedir.
Ne var i, 1984 ile 1989/9 arasındaki dönemde işverence düzenlenen ücret bordrolarının ihtirazi kayıt olmaksızın davacı tarafından imzalandığı ve kuruma bildirimlerin bordrolarda öngörülen miktara uygun bulunduğu savunması karşısında öncelikle işbu ücret bordroları asılları celbedilerek davacıdan bordrolardaki imzaların kendisine ait olup olmadığı, keza hata hile durumu olup olmadığı yolunda beyanı alınmalıdır. Öte yandan önceki döneme ilişkin ücretlerin davacı iddiasındaki gibi kabulü, işyeri kayıtlarının bu beyanda ücret bordrolarının geçerliliği halinde öncesi için beyyine başlangıcı teşkil etmez. Zira işyerindeki ve meslekteki kıdem arttıkça ücretin de artacağı hayatın olağan akışının gereğidir. Kaldı ki davacı tarafından makbuz karşılığı sendikaya ödenen ve bir günlük net ücret tutarının da olması gerekli aidatlar 1984 yılının Eylül ve Ekim aylarında davacının iddiasının aksine 3.000-TL değil 650-TL dır. Giderek 121 numaralı 5.000 TL lık makbuzunda hangi yıla ilişkin olduğu açıkça anlaşılmamaktadır. Bu yönde 1989 yılının 10.ayından önceki döneme ilişkin tüm sendika ait makbuzları da celbedilmeli ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288 ve ardından gelen maddeler gereğince ücretin muvazalı şekilde düzenlenmesi mümkün olmayan yazılı deliller, işyeri kayıtları ile kanıtlanması gereği de gözönünde tutulmalıdır.
Mahkemece belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulmadan eksik araştırma ve inceleme ile hükmün tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.02.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.