 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/10306
Karar no : 1996/10356
Tarih : 02.12.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, davalı kurum işleminin iptali ile 1.1.1975-16.4.1984 arası 3345 gün, 1.1.1988-1.9.1983 arası 2055 günlük devrenin borçlanılabileceğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ercan Turan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Davada sonucu itibarıyla 4056 sayılı Kanun'la 506 sayılı Kanun'a eklenen geçici 80. maddeye dayanılarak yapılan sanatçı borçlanmasının geçerliliğinin tesbiti istenmiştir.
Davacının 4056 sayılı Kanun'a dayanarak kurumdan borçlanma talebinde bulunduğu, borçlanma belgesinde 1.1.1975-16.4.1984, 1.1.1988-1.9.1993 tarihleri arasında müzisyen olarak geçen sürenin borçlanılmasını istediği, borçlanma belgesinin çalışmanın geçtiği işyeri işverenin bulunamaması üzerine Müzik-Sen Sendikası tarafından düzenlendiği, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından borçlanmanın kabul edilmediği dosya içeriğindeki delillerden anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını teşkil eden 4056 sayılı Kanun'la 506 sayılı Kanun'a eklenen geçici 80. madde hükmüne göre "17.7.1964 tarih ve 506 sayılı Kanun'un ek 10. maddesi ile kanun kapsamına alınan sigortalılar, örneği kurumca hazırlanan ve ilgili işveren, birlik, sendika, dernek, sanatsal vakıf kuruluşları veya ilgili kamu kuruluşları tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip, Kültür Bakanlığı'nca onaylanmış borçlanma belgeleri ile kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde kuruma başvurmaları ve borç ödeme tarihindeki 78. maddeye göre belirlenen asgari günlük kazanç üzerinden hesaplanılacak malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin... bir defada kuruma ödemeleri şartı ile borçlanma belgesinde kayıtlı meslekleri ile ilgili çalışma sürelerinin tamamını veya bir bölümünü borçlanabilirler.
Borçlandırılan hizmetler, prim veya kesenek ödemek suretiyle geçmiş veya daha önceki borçlandırılmış hizmetlerle birleştirilir." Keza 506 sayılı Kanun'a 2167 sayılı Kanun'la eklenen ek 10. madde hükmüne göre de "bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan film, tiyatro, sahne gösteri, ses ve saz sanatçıları, müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşıları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlar, düşünür ve yazarlar bu kanun hükümlerine tabidirler. Yukarıdaki fıkrada sayılan uğraşı alanlarına kimlerin gireceği, diğer ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşların görüşleri de alınmak suretiyle Sosyal Güvenlik Kültür ve Turizm ve Tanıtma Bakanlıkları tarafından birlikte saptanır."
Bu çevrede, 4056 sayılı Kanun'da öngörülen sanatçı hizmet borçlanması için ön koşul, 506 sayılı Kanun'a ek 10. madde ile kapsama alınmış sigortalı niteliğinin taşınmasıdır. Başka ifade ile ancak ek 10. madde ile kapsama alınan sigortalılar, yasada öngörülen diğer koşulların da varlığı halinde sanatçı hizmet borçlanmasından yararlanabilirler. Öte yandan 506 sayılı Kanun'a 2167 sayılı Kanun'la eklenen ek 10. madde hükmü ile kapsama alınan sanatçılar ise bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlardır. Bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılma ise hizmet aktinin unsurlarındandır. Nitekim geçici 80. madde de hizmet aktinin gerekliliği "sigortalılar" deyiminin kullanılması suretiyle pekiştirilmiştir. Giderek 4056 sayılı Kanun doğrultusunda "sigortalılar" sözcüğü ile, 506 sayılı Kanun çevresinde sigortalı kapsamına kimlerin gireceğini belirleyen aynı kanunun 2, 4 ve 6. maddelerinde tanımını bulan kavramlar değiştirilmiş değildir. Bu yönde 506 sayılı Kanun'a 2167 sayılı Kanun'la eklenen ek 10. madde ve 4056 sayılı Kanun'la eklenen geçici 80. madde kapsamında sigortalı niteliğinin kazanılabilmesi için 506 sayılı Kanun'un 2, 4 ve 6. maddelerinde öngörülen kavramların ilgililer bakımından gerçekleşmesi başka ifade ile bir veya birkaç işverene ait işyerinde hizmet akti ile ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı tarafından müştereken saptanmış uğraş alanlarına ilişkin ünvanlarla çalışılması zorunludur. Giderek 4056 sayılı Kanun'la ek geçici 80. maddesinde öngörülen sanatçı borçlanmasından yararlanılabilmesi için gerekli bulunan bu koşulun varlığı da somut olayda öncelikle araştırılmalıdır.
Öte yandan, borçlanma belgesi, usulüne uygun biçimde öncelikle ilgili işveren tarafından düzenlenmeli ancak işverenin bulunamaması halinde bağlı olunan birlik, sendika, dernek sanatsal vakıf kuruluşları veya ilgili kamu kuruluşları tarafından düzenlenmelidir. Bu çevrede borçlanmaya esas hizmet belgesini düzenleme yetkisi öncelikle işverene aittir. Dava konusu olayda da, borçlanmaya konu müzisyenlik sanat dalındaki çalışmanın geçtiği işyeri ve bu işyeri işvereni kanıtlanmalı ve saptanacak işverenin bulunmaması koşuluna bağlı olarak Müzik-Sen Sendikası'nın borçlanma belgesini düzenleme yetkisinin varlığı yöntemince araştırılmalıdır. Giderek davacının ilgili bakanlıklar arasında yapılmış protokol kapsamındaki sanat dallarında, bir veya birkaç işveren nezdinde hizmet akdine dayalı olarak ve 506 sayılı Kanun'un 2, 4 ve 6. maddesi kapsamında sigortalı niteliğini haiz biçimdeki çalışmasının fiili olup olmadığı da hiç bir kuşku ve tereddüde yer bırakmayacak biçimde; işyerinin varlığı, borçlanma belgesinde öngörülen müzisyenlik uğraşı alanının içeriği, bundaki ehliyetinin dayanaklarının araştırılması, işyeri kayıtlarının celp edilmesi, birlikte çalışanlar kayıtlardan saptanarak bunların tanık sıfatıyla dinlenmesi ve diğer tüm delillerin toplanması suretiyle araştırılıp, saptanmalıdır. Bundan başka işverenin bulunmaması nedeniyle borçlanma belgesinin kanunda öngörülen ilgili kuruluş tarafından verilmesi halinde ise, dayanağı belge ve deliller celbedilmelidir. Öte yandan sanatçıların 2167 sayılı Yasa'yla değişik ek 10. maddesi gereğince bu kanunun yürürlüğe girdiği 11.7.1978 tarihinde kanun kapsamına alındığı açık iken, bu tarihten önceki istemin de tesbitine karar verilmiş olması isabetsizdir.
Mahkemece belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 2.12.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.