 |
T. C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/10263
Karar no : 1996/5474
Tarih : 11.6.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, davalı Kurum işleminin iptali ile 17.4.1988 -1.12.1988 arası 224 günlük,
5.4.1989 - 6.10.1999 arası 181 günlük ve 14.7.1990 - 1.9.1990 tarihleri arası 47 günlük borçlanmasının geçerli olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine kara vermiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakim: Neslihan Sever tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davada sonucu itibariyle 4056 sayılı Kanunla 506 sayılı Kanuna eklenen Geçici 80. maddeye dayanılarak yapılan sanatçı borçlanmasını geçerliliğinin tesbiti istenmiştir.
Davacının 31.1.1995 tarihinde 4056 sayılı Kanuna dayanarak Kurumundan borçlanma talebinde bulunduğu, borçlanma belgesinde 17.4.1988 - 1.12.1988, 5.4.1989 - 6.10.1989, 14.7.1990 - 1.9.1990 tarihleri arasında müzisyen olarak geçen 1 yıl 2 ay 2 günlük sürenin borçlanılmasının istendiği, borçlanma belgesinin çalışmanın geçtiği işyeri işverenin bulunamaması üzerine Müzik-Sen Sendikası tarafından düzenlendiği, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından başlangıçta borçlanma talebi kabul edilmiş ise de sonradan belgenin borçlanmaya konu çalışmanın geçtiği işyeri işvereni tarafından düzenlenmesi gerektiğinden bahisle iptal edildiği dosya içeriğindeki delillerden anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını teşkil eden 4056 sayılı Kanunla 506 sayılı Kanuna eklenen Geçici 80. madde hükmüne göre "17.7.1964 tarih ve 506 sayılı Kanunun Ek 10'ncu maddesi ile kanun kapsamına alınan sigortalılar, örneği Kurumca hazırlanan ve ilgili işveren, birlik,sendika, dernek,sanatsal vakıf kuruluşları veya ilgili Kamu Kuruluşları tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip, Kültür Bakanlığı'nca onaylanmış borçlanma belgeleri ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Kurum'a başvurmaları ve borç ödeme tarihindeki 78'nci maddeye göre belirlenen asgari günlük kazanç üzerinden hesaplanılacak malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin bir defada Kurum'a . ödemeleri şartı ile borçlanma belgesinde kayıtlı meslekleri ile ilgili çalışma sürelerinin tamamını veya bir bölümünü borçlanabilirler.
Borçlandırılan hizmetler, prim veya kesenek ödemek suretiyle geçmiş veya daha önceki borçlandırılmış hizmetlerle birleştirilir." Keza 506 sayılı Kanun'a 2167 sayılı Kanunla eklenen Ek 10'ncu madde hükmüne göre de "bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan film, tiyatro, sahne gösteri, ses ve saz sanatçıları, müzik, resim, heykel dekoratif ve benzeri diğer uğraşıları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlar, düşünür ve yazarlar bu Kanun hükümlerine tabidirler.Yukarıdaki fıkrada sayılan uğraşı alanlarına kimlerin gireceği , diğer ilgili Bakanlık, Kurum ve Kuruluşların görüşleri de alınmak suretiyle Sosyal Güvenlik Kültür ve Turizm ve Tanıtma Bakanlıkları tarafından birlikte saptanır. Bu çevrede, 4056 sayılı Kanunda öngörülen sanatçı hizmet borçlanması için ön koşul, 506 sayılı Kanun'a ek 10. madde ile kapsama alınmış sigortalı niteliğinin taşınmasıdır. Başka ifade ile ancak Ek 10. madde ile kapsama alınan sigortalılar, yasada öngörülen diğer koşulların da varlığı halinde sanatçı hizmet borçlanmasından yararlanabilirler. Öte yandan 506 sayılı Kanun'a 2167 sayılı Kanunla Ek 10. madde hükmü ile kapsama alınan sanatçılar ise bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlardır. Bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılma ise hizmet akdinin unsurlarındandır. Nitekim Geçici 80. madde de hizmet akdinin gerekliliği "sigortalılar" deyiminin kullanılması suretiyle pekiştirilmiştir. Giderek 4056 sayılı kanun doğrultusunda sigortalılar sözcüğü ile 506 sayılı Kanun çerçevesinde çerçevesinde sigortalı kapsamına kimlerin gireceğini belirleyen aynı Kanunun 2,4ve 6 maddelerinde tanımını bulan kavramlar değiştirilmiş değildir. Bu yönde 506 sayılı Kanuna 2167 sayıla Kanunla Ek 10. madde niteliğinin kazanılabilmesi için 506 sayılı Kanunun 2 ,4, ve 6. maddelerinde öngörülen kavramların ilgililer bakımından gerçekleşmesi başka ifade ile bir veya birkaç işverene ait işyerinde hizmet akti ile ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından müştereken saptanmış uğraş alanlarına ilişkin ünvanlılarla çalışması zorunludur ki mahkemenin bu yöndeki kabulü yerindedir. Giderek 4056 sayılı Kanunla Ek Geçici 80. maddelinde öngörülen sanatçı borçlanmasından yararlanılabilmesi için gerekli bulunana bu koşulların varlığı da somut olayda öncelikle araştırılmalıdır. Öte yandan borçlanma belgesi, usulüne uygun biçimde öncelikli ilgili işveren tarafından düzenlenmeli ancak işverenin bulunamaması halinde bağlı olunun birlik, sendika, dernek, sanatsal vakıf kuruluşları veya ilgili Kamu Kuruluşları tarafından düzenlenmelidir. Bu çevrede borçlanmaya esas hizmet belgesini düzenleme yetkisi öncelikle işverene aittir. Dava konusu olayda da, borçlanmaya konu müzisyenlik sanat dalındaki çalışmanın geçtiği işyeri ve bu işyeri işvereni kanıtlanmalı ve saptanacak işverenini bulunmaması koşula baplı olarak Müzik-Sen Sendikasının borçlanma belgesini düzenleme yetkisinin varlığı yöntemince araştırılmasıdır. Giderek davacının ilgili bakanlıklar arasında yapılmış protokol kapsamındaki sanat dallarında, bir veya birkaç işveren nezdinde hizmet akdine dayalı olarak ve 506 sayılı Kanunun 2, 4 ve 6. maddesi kapsamında sigortalı niteliğini haiz biçimdeki çalışmasının fiili olup olmadığı da hiçbir kuşku ve tereddüde yer bırakmayacak biçimde; işyerinin varlığı borçlanma belgesinde öngörülen müzisyenlik uğraşı alanının içeriği bundaki ehliyetinin dayanaklarının araştırılması işyeri kayıtları celbedilmesi birlikte çalışanlar kayıtlardan saptanarak bunların tanık sıfatıyla dinlenmesi ve diğer tüm delillerin toplanması suretiyle araştırılıp, saptanmalıdır. Bundan başka işyerinin bulunmaması nedeniyle borçlanma belgesinin kanunda öngörülen ilgili kuruluş tarafından verilmesi halinde ile dayanağı belge ve deliller celbedilmesi; bu bildirimin sadece ilgilinin şifahi beyanına dayanması halinde ise iddianın ispatlanamaması nedeniyle dava şimdiki gibi reddedilmelidir.
Mahkemece belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.6.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.