 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E. 1994/3860
K. 1994/10430
T. 17.5.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
BORÇLARIN TAHKİMİ
BORÇ VE ALACAĞIN KESİNLEŞMESİ
KARAR ÖZETİ Kamu kurum ve kuruluşlarının, 31.121991 tarihine kadar birbirlerine karşı, ancak; kesinleşmiş, ihtilafsız borç ve alacak miktarları, takas ve mahsup işlemine tabi tutulabilir.
(3836 s. KBTK. m. 2)
Davacı, işkazasında ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacı Kurum'un sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine Kurum'ca yapılan sosyal sigorta harcamalarının rücuan ödettirilmesi istemine ilişkindir. İş kazası sonucu ölen sigortalı Osman'ın hak sahiplerine 125.791.375 TL. gelir bağlandığı sigorta olayında davalı idarenin %80 oranında kusurlu olduğu davacı Kurum'un isteyebileceği rücu alacağının miktarının 100.633.72 TL. olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, 31.12.1991 tarihine kadar hak sahiplerine yapılan sosyal sigorta harcamalarının rücuan tahsil edilip edilemeyeceği, başka bir anlatımla, anılan tarihe kadar yapılan harcamaların 3836 sayılı Yasanın uygulama alanına girip girmediği noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, davanın tarafları anılan yasaya ekli cetvelde yer alan kamu kuruluşlarındandır. Ancak, 3836 sayılı Yasanın kamu kurum ve kuruluşlarının birbirine olan, kesinlik kazanan borçlarını mı, yoksa kesinleşmemiş olan ve halen mahkemelerde dava konusu edilip devam etmekte bulunan ihtilaflı borçları dahi kapsamına alıp almadığı sorununun çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Sözkonusu Kanunun 1. maddesinde aynen: "bu Kanun kapsamına giren tüm kurum ve kuruluşların birbirlerine olan borçları (ana para, gecikmeye ilişkin cezalar dahil) bu kanun esasları çevresinde tahkim olunur" hükmüne yer verdikten sonra 2. madde bu Kanuna ekli cetveldeki fon, daire idare, teşekkül, banka kurum, kuruluş ve birliklerin 31.12.1991 tarihinde birbirlerine olan birinci maddedeki borçlar takas ve mahsup yoluyla tasviye edildikten sonra Hazine'ce devir alınarak tahkime tabi tutulur ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası bilançosunda aktifleştirilir" hükmü yer almıştır. Anılan maddelerin öngördüğü biçimde takas ve mahsup işlemlerinin yapılarak bilançoda aktifleştirme yoluna gidilebilmesi,'ancak kesinleşmiş ihtilafsız borç ve alacak miktarlarının varlığı halinde mümkündür. Nitekim yasakoyucunun amacınında kesinlik arzeden borç ve alacakları yönelik olduğu yasama belgelerinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan, aynı nitelikte bulunan 2974 sayılı Yasanın yürürlük tarihinde Hukuk Genel Kurulu'na intikal eden benzer olay nedeniyle yüce Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.10.1985 gün, 985/197-826 kararında yukarıda açıklanan ilkeler açıkça vurgulanmıştır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle henüz borç olup olmadığı, varsa miktarı belli olmayan uyuşmazlık konusu olay nedeniyle yetersiz bilirkişi raporunun hükme dayanak alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum'un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 17.5.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.