 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas no : 1994/13673
Karar no : 1994/19035
Tarih : 22.11.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, davalı Kurumun muafiyeti kaldırılarak, tedaviyi imkansız hale getirmesi şeklindeki sataşmanın önlenmesi ve öncelikle tedavinin ihiyati tedbir yoluyla sürdürülmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Neslihan Sever tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Dava, hastalığın uzun süre tedaviyi gerektirdiği, ayakta yapılan tedavi sırasında verilen ilaçların, hayati önemi haiz olduğu, bu nedenle ilaç bedellerinden iştirak payı alınmaması gerektiğinin saptanması ile, sataşmanın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu yönüyle , davanın yasal dayanağı, belirgin olarak Sosyal Sigortalar Kanununun Ek Madde 25'dir. Anılan Madde'de, sigortalılar ile bu Kanunun 35, 36, 40 ve 42. maddeleri uyarınca sağlık yardımlarından yaralanan kimselerin, kurum sağlık tesisleri sağlık kurulu raporu ile bilirlenen ve uzun süre tedaviyi gerektiren; Tüberkuloz, Kanser, Kronik böbrek hastalıkları ile organ transplantasyonları gibi durumlarında ayakta yapılan tedavileri sırasında verilmesine, lüzum görülen ilaçlardan hayati önemi haiz olduğu, bu kanunun 123. maddesinde sözü edilen komisyonca tesbit edilecek olanların bedellerinden iştirak payı alınamıyacağı öngörülmüştür.
Somut olayda, davacı çocuğunun yurarıda sözü geçen maddenin öngördüğü koşullara sahip olduğu, başka bir anlatımla, ayakta yapılan tedavi sırasında verilen ilacın hayati önemi haiz oduğu 123. madde gereğince kurulan konisyonca belirlendiği ve davacıdan iştirak payı alınmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık başlangıçta davacı çocuğuna verilen ilaçların hayati önemi haiz olduğunu belirten konisyonun sonradan, verilen ilaçların hayati önemi haiz olmadığı şeklinde düşünce belirtilmesi üzerine uyuşmazlığı çözecek sağlık kuruluşunun tesbiti noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı yasanın 109. maddesine göre bu kanunun uygulanmasında; kurumun sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilen raporlarda belirtilen "hastalık" ve "arızalar" esas tutulur. Raporlar üzerine kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilirse, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır. Dava konusu olayda 109. maddenin öngördüğü prosedüre uyulmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca hükme dayanak alınan raporun 109. maddenin öngördüğü prosedür izlenerek düzenlenmediğinden Sosyal Sigortalar Kanununun uygulanmasında inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
Yapılacak iş, davacının 123. madde uyarınca kurulan komisyon kararı üzerine alınan kurum kararına itiraz ettiğine göre, 109. maddenin öngördüğü prosedür işletilerek itirazı. Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna götürmek, anılan kurul tarafından verilen rapora da itiraz halinde (YİBBGK) 28.06.1976 gün 6/4 sayılı kararıda gözönünde tutularak itirazı Tıp Fakülteleri Konseyine giderek Adli Tıp Meclisine götürmek suretiyle sorunu çözümlemekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın özellikle 109. maddenin öngördüğü prosedür işletilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.