 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas no : 1994/13370
Karar no : 1995/5924
Tarih : 20.06.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Sosyal yardım zammı borcu olmadıklarının tesbiti davasının yapılan yargılaması sonunda; davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı Avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.01.1995 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davacı adına Avukat.........ile karşı taraf adına Avukat.........geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hakimi.........tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Dava, sonucu itibariyle, davacı şirketten 506 sayılı kanunun ek 24/1 maddesi çevresinde istenilen sosyal yardım zammından, davacının bu madde kapsamındaki kurum ve kuruluşlardan bulunmadığından bahisle sorumlu bulunmadığının tesbiti istemine ilişkindir.
Davacı,.........A.Ş.'ni T.T.K. hükümlerine göre kurulmuş ticari şirket olduğu, kanunla kurulmuş Ordu Yardımlaşma Kurumunun bu şirketin hissedarı bulunduğu, S.S. Kurumu Genel Müdürlüğünün 5.7.1994 tarihli yazısı ile, davacı şirketten 506 sayılı kanunun 3995 sayılı kanunla değişik ek 24/1 maddesi hükmüne göre 1944 yılının 6. ayında ödenen sosyal yardım zammının iadesinin istendiği, davacı şirketin, % 41.66 hisesinin Ordu Yardımlaşma Kurumuna, % 1, 3065 hissesinin.........A.Ş.'ne % 0.0335'inin.........A.Ş.'ne % 57'sinin ise..........ne atil olduğu, dosya içeriğindeki belgelerden anlaşılmaktadır.
Davacı.........A.Ş.'nin % 41.66 hissesine sahip bulunan Ordu Yardımlaşma Kurumu 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu kanununa dayanılarak kurulmuş olup, 506 sayılı Kanunun ek 24/1 maddesi kapsamında "kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan kuruluşlar"dan bulunmaktadır. Giderek, 205 sayılı kanun hükümlerine göre, gelirleri tamamen kendi mensuplarının aylıklarından kesilen belli orandaki yüzdeler ile, hibe ve mevcutlarının işletilmesinden elde edilecek gelirlerden oluşmakta devletin payı ve katkısı bulunmamaktadır. 506 sayılı kanunun 3995 sayılı kanunla değişik ek 24/1 meddesi hükmüne göre de genel ve katma bütçeli idareler, mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar gibi kamu kuruluşları ile kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan diğer kuruluşlar ve 233 sayılı kanun hükmünde kararname kapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerinden aylık bağlanmasına hak kazandıktan sonra ayrılanlardan, 506 sayılı kanun hükümlerine göre malüllük, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlananların ilk sosyal yardım ödemeleri, söz konusu kuruluşlar adına kurumca yapılır, yukarıda belirtilen kuruluşlar adına yapılan ilk sosyal yardım zammı ödemelerinden ödenmemiş olanlar, yapılacak yazılı bildirim tarihinden itibaren, en geç 1 ay içinde def'laten kuruma ödenir, sonraki aylarda ödenmesi gereken sosyal yardım zammı tutarları ise, yeni bir bidirim beklenmeksizin ilgili kuruluşlarca, her ay emekli sandığı ödeme tarihlerinden önce kurumun ilgili hesabına yatırılır.
Davada uyuşmazlık konusu olan husus; anılan maddede öngörülen "bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerinden" deyiminin, 233 sayılı kanun hükmünde kararname kapsamındaki teşekkül ve kuruluşlarla sınırlı mı olduğu,yoksa madde başlangıcında öngörülen diğer kurum ve kuruluşlarıda mı içerdiği konusundadır. Bu yönde, maddenin şekli yorumunda görüldüğü üzere "Genel ve katma bütçeli idareler, mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar gibi kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan diğer kuruluşlar"dan oluşan tümce "ve" bağlacı ile "233 sayılı kanun hükmünde kararname kapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştirak" kavramları 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla sınırlıdır. Nitekim dil bilgisi kuralları çevresinde "ve" bağlacı aralarında beraberlik ve ardışık olan kelimeler veya cümleler arasına girerek bunları bağlama görevi yapmaktadır. Yukarıda öngörülen iki bölüm tümce arasındaki beraberli nedeni ise sosyal yardım zammından sorumluluk konsunda olmaktadır.
Giderek maddede yer alan "233 sayılı Kanun Hükmünde kararname kapsamına gören teşekkül ve kuruluşlarla, bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri" deyimleri, birlikte ele alındığından tamamen 233 sayılı Kamu İktisadi ve Teşebbüsleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki deyimleri içermektedir. Nitekim anılan Kanun Hükmünde Kararnamede, müessese, bağlı ortaklık ve iştirak kavramları yine ek 24/1 maddesinde belirtilen sıra dahilinde ayrı ayrı düzenlenmiş olup, 4. bölümde de iştirakler'in teşkili nitelikleri ve yöntemi öngörülmüştür. Kaldı ki, 506 sayılı kanun ek 24/1 maddesinin amacına yönelik yorumunda; "müessese, bağlı ortaklık ve iştirak" kavramlarının, özellikle kamusal niteliği bulunmayan, salt kanunla ya da kanunun verdiği yetkiye istinaden kurulan kuruluşlara teşvik edildiğinin kabulü, kanun koyucunun anılan maddenin konuluşundaki amacına da ters düşecektir.
Davacı,.........A.Ş.'nin özel hukuk hükümlerine göre kurulan ticari bir şirket olması, iştiraki bulunan Ordu Yardımlaşma Kurumunun ise 233 sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında bulunmayıp, sade kanunla kurulmuş bir kurum olması karşısında yukarıda açıklanan nedenlerle artık davacı şirketin 506 sayılı kanunun 24/1 ek maddesi kapsamında bulunması, giderek sigortalı ya da hak sahiplerine malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortası kollarından ödenen sosyal yardım zamlarından sorumlu tutulması mümkün değildir.
Mahkemece belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulmadan yazılı biçimde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yonü amaçlayan temyiz itirazları kabu edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına ve davacı Avukatı yararına takdir edilen 6.000.000.- TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine ve Başkan Teoman Ozanoğlu ve Üye Resul Aslanköylü'nün muhalefetlerine karşı, Üye Yılmaz Darendelioğlu, Erdoğan Aktekin ve Şemsettin Abik'in oylarıyla ve oyçokluğuyla 20.06.1995 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun'nu ek24. meddesinin (1) bendidir. Bu maddede, Sosyal Sigortalar Kurumuna "Sosyal Yardım Zammını" ödemekle yükümlü kurumlar açık seçik belirlenmiştir.
Bu durumda, hukuksal sorun,.........A.Ş.'nin anılan fıkrada belirlenen yükümlüler kapsamına girip girmediği konusudur.
.........A.Ş.'nin Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun "bağlı ortaklığı" bulunduğu ve bu kurumun Anonim Şirketi % 41.66 hissesine sahip olduğu ve Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun ise 205 sayılı kanunla kurulduğu, dosya içeriğindeki belgelerden anlaşılmaktadır.
Fıkrada ikinci "ve" bağlantısına kadar olan bölümde "Kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan kuruluşlar"dan sözedilmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi, Ordu Yardımlaşma Kurumunun kanunla kurulduğu ortadadır.
Davacı Anonim Şirket, kanunla kurulan ordu yardımlaşma kurumunun % 41.66 oranında payına sahip olduğu için "bağlı ortaklık ve iştiraki" olduğunda da kuşku duyulmaz.
Tartışma konusu olan yön, fıkrada ikinci "ve" bağlantısından sonraki bölümde yer alar "müessese, bağlı ortaklık ve iştirak" sözcüklerinin, sadece 233 sayılı kanun hükmünde kararname kapsamına girenleri mi şamil olduğu yoksa ikinci "ve"ye kadar olan, Genel ve Katma Bütçeli İdareler, Döner Sermayeli Kuruluşlar ile kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan kuruluşların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerini de içerip içermediği yönüdür. Bu son kez anılan kuruluşların dahi, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri mevcuttur. Bu durumda, yasa koyucu bilinçli bir şekilde, bunların hepsini, eşitliği sağlama düşüncesiyle aynı kurala tabi tutmuştur.
Öte yandan, dil bilgisi kurallarına göre cümlenin ikinci "ve"den sonraki bölümler arasında vazgeçilmez bir bağlantı kurmak için kullanılmıştır. "Veya" sözcüğünün kullanılmasından özenle sakınılmıştır.
Bu durumda, kanun öncelikle lafzıyla mer'i alacağına göre artık "müessese, bağlı ortaklık ve iştirak" sözcükleri sadece ikinci "ve"den aşağıdaki 233 sayılı kanuna tabi olanlara muhsustur denemez. Bu durum tarzı kanunun lafzına ters düştüğü gibi, anayasal eşitlik ilkesine de aykırı olur.
Bu nedenlerle, sayın çoğunluğun kararına karşıyım, örnek nitelikleri yerel mahkeme kararının onanması oyundayım.