Hukuki.NET

T.C.YARGITAY10. Hukuk DairesiE. 1992/11121K. 1993/2790T. 18.3.1993
Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
İSTEĞE BAĞLI BAĞ-KUR SİGORTALILIĞININ TESBİTİ
 
ÖZET :1479 sayılı Yasanın 79. maddesinde 3395 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle getirilen; "ayı içinde primi yatırılmış süreler sigortalılık süresine dahil edilir ve primi ödenmeyen süreler kendileri veya, hak sahipleri tarafından prim ve her türlü borçlar ödenmek şartıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilir" hükmü, zorunlu sigortalılarla, isteğe bağlı sigortalılar arasında çıkan farklı hesaplamayı gidermek amacını taşımaktadır.
 
Anılan hüküm, 79. maddenin 5. fıkrasında yer alan hükümle birlikte mütalaa edildiğinde sigortalılık süresi olarak değerlendirilecek süreler, terk talebinin Kurum 'a intikal ettiği tarihe kadar olduğu sonucu çıkar. (1479 s. Bağ-Kur K. m. 79)
 
Davacı, 2.12.1987 – 24.7.1991 tarihleri arasındaki isteğe bağlı Bağ–Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
 
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
 
Hükmün davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
 
Davacının,.2.10.1987 gününde Bağ–Kur'a yaptığı başvuru üzerine isteğe bağlı sigortalı olduğu ve belirtilen tarihten önceki 10 yıllık hizmetinden dolayı da 1479 sayılı Kanunun ek geçici 4. madde çevresinde borçlandığı konularında uyuşmazlık yoktur. Daha sonra davacı 2.12.1987 gününde verdiği dilekçede "Bağ–Kur'dan istifa ettiğini" açıklamıştır. Uyuşmazlık, sona erdirilen isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalılığının ilk başvuru tarihi itibariyle yeniden ihya edilip edilemeyeceği yönünde çıkmıştır.
 
Mahkemece, 1479 sayılı Kanunun 79. maddesinde 3395 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle getirilen, "ayı içinde primi yatırılmış süreler sigortalılık süresine dahil edilir ve primi ödenmeyen süreler kendileri veya haksahipleri tarafından prim ve her türlü borçlar ödenmek şartiyle, sigortalılık süresi olarak değerlendirilir" biçimindeki hükme dayanılarak istek kabul edilmiştir. Anılan değişikliğin, zorunlu sigortalılarla isteğe bağlı sigortalılar arasında ortaya çıkan karmaşık hesapları gidermek için yapıldığı yasama belgelerinden anlaşılmaktadır. Bundan başka, söz konusu hüküm tek başına değil, 79. maddenin 5. fıkrasının bütünü içerisinde incelendiğinde, sigortalılık süresi olarak değerlendirilecek süreler, terk talebinin Kurum'a intikal ettiği tarihe kadar tartışmasız olarak geçen sürelere ilişkin olduğu anlaşılır. Oysa, davacının kocası tarafından 2.10.1987 gününde isteğe bağlı sigortalı olmak ve borçlanma talebinde bulunulduktan 2 ay sonra geriye doğru hüküm ifade edecek biçimde terk iradesi açıklanmıştır. Bilahare, 23.7.1991 tarihinde Bağ– Kur'a başvurarak isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olmasını istediği bir gün sonra 24.7.1991 tarihinde ise yine Bağ–Kurun dilekçe vererek Sosyal Sigortalar Kurumu'nda isteğe bağlı sigortalı olacağından bahisle Bağ–Kur'daki kaydının kapatılmasını istediği anlaşılmaktadır. Bu terk iradesinin, Sosyal Sigortalar Kurumu'nca, başka bir Hüseyin adlı bir kişinin 6344 günlük prim ödemesinin yanlışlıkla davacının kocasına aitmiş gibi bildirilmiş olmasına dayandığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Böyle bir durumda Bağ–Kurda isteğe bağlı sigortalı olmaya ve borçlanmaya gerek kalmayacağı yönü kuşku getirmez. Öte yandan, 1479 sayılı Kanunun ek geçici 15. maddesinde; ...keseneklerini prim, gecikme zammı ve borçlarını kısmen veya tamamen süresinde ödemedikleri için sigortalılığı sona erenler, bu Kanunun yürürlük tarihine kadar geçen sürelere ait ödemeleri gereken borçlarını... ödedikleri takdirde bütün süreleri sigortalılık süresi olarak değerlendirilir hükmü yer alır. Madde hükmünde açıkca ödeme aczine düşmüş sigortalılara bir ihya imkanı verilmiş olup, acze bağlı olmaksızın iradi olarak sigortalılığı terk edenlere böyle bir ihya imkanı tanınmamıştır. Maddi olguların nitelendirilmesi ve değerlendirilmesinde anılan hüküm de göz önünde tutulmalıdır. Açıklanan maddi ve hukuksal olgular karşısında davanın reddi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
 
O halde, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
 
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.3.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18
  • [İcra takipleri] Icrada borçlunun yaptiği işlem zamanaşimini keser mi? 
  • 16.04.2024 14:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini