Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1991/8966
K: 1992/8110
T: 8.9.1992

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
506/m.3,35,42
818/m.41
 
Davacı, sigortalı işçinin annesinin hastalığı sonucu yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkim Hakimi Ruhiye Ruh Kırbaş tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 65 yaşını doldurması nedeniyle 2022 sayılı Yasa kapsamında bulunan bir kimseye, sigortalı oğlu vasıtasıyla 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun öngördüğü, "Hastalık Sigortası"ndan yapılan sağlık yardımlarının geri alınıp alınmayacağı konusuna ilişkindir. Mahkeme, kötü niyetli olmadığından bahisle, davalı sigortalı hakkındaki istemi yerinde bulmamıştır.
Oysa, sorunun çözümü, iyiniyet kurallarında değil, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi açısından, 2022 sayılı Yasa güvencesinde bulunan bir kimsenin sağlık yardımlarının nasıl karşılanacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, Anayasal temel sosyal haklardan olan "Sosyal güvenliğe" ilişkin haklar doğrudan yasalarca belirlenir ve kapsamları açıkça gösterilir. Kimlerin hangi tür sosyal güvenlik kapsamında bulunduğu bu yasalara bakılarak saptanır. Bu alanda kişilerin serbest iradelerine bırakılan bir durum bulunmadığı gibi, tercihlerine göre belirlenen bir sistemde öngörülmemiştir. Giderek, ülkemiz açısından, tüm sosyal güvenlik kurumları tek çatı altında toplanmamış, sağlık yardımlarının farklı kurumlar tarafından sağlanması esası benimsenmiştir. Başka bir anlatımla, Sosyal Güvenlik Sistemimizde, sosyal güvenliği sağlayan kurum veya sosyal sigortalarda "çokluk", ancak sosyal sigortalardan yararlanmada, veya yükümlenmede "teklik" ilkesi egemendir. Yargıtay, yerleşik uygulamasında da; kural olarak, belirli bir sosyal güvenlik statüsüne giren kimsenin sosyal güvenliği "hasren" o statü çevresinde sağlanmak gerekir ve aynı nitelikli sigorta olaylarının zararlarını karşılamak üzere, ikinci bir kez sosyal güvenlik sağlanmasına olanak yoktur. Nitekim, 506 sayılı Yasa 3. maddesiyle, kimlerin sözü edilen Yasa kapsamında sigortalı sayılamayacaklarını belirlemiş, ( f ) bendinde de; başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında olanların, anılan yasa'nın öngördüğü sigorta yardımlarından yararlanamayacakları temel ilke olarak kabul edilmiştir. Kısaca, Hukukumuzda, bir kimsenin kapsamında olduğu sosyal güvenlik kurumu dışında, başka bir güvenlik kurumuna yönelmesi mümkün değildir.
Dava konusu olayda ise, durumu gizlemek suretiyle 506 sayılı Yasanın öngördüğü "Hastalık Sigortası" sağlık yardımlarından yararlanan kimsenin, 2022 sayılı Yasanın 7. maddesinin belirlediği biçimde, sağlık yardımları açısından sosyal güvenliğinin sağlandığı ve devlet hastahaneleri marifetiyle kendisine her türlü sağlık imkanı verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan ilkeler gereği, 506 sayılı Yasa'nın 35 ve 42. maddelerinde öngörülen sağlık yardımları, ayrıca, sosyal güvenliğe sahip olmayanlar yönünden geçerlidir. Kaldı ki, mükerrer sigorta veya sosyal güvenliğin kabul edilmemiş olması karşısında, bir sigortalının annesini tedavi ettirirken, onun aynı ölçüde sosyal güvenlikten yararlandığını bildirmemesi de iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz. Bu durum en azından Borçlar Kanununun 41. maddesinde ifadesini bulan ihmal ve teseyyüp çevresine girer ve davalıyı davacı Kuruma verdiği zararı tazminle yükümlü kılar.
Belirlenen bu hukuksal ve maddi olgular gözönünde tutulmaksızın uğranılan Kurum zararlarının hüküm altına alınması gerekirken, davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 8.9.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini