 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E. 1991/7194
K. 1991/9124
T. 15.11.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- YURT DIŞI HİZMETLERİNİN BORÇLANMASI
- 2147 SAYILI YASADAN YARARLANMA
ÖZET : 2147 sayılı Kanunla, bu Kanun gereğince yapılanborçlanma ya dayanılarak tahsis talebinde bulunabilmesi veyaşlılık aylığı bağlanabilmesi için, yurt dışındaki işten ayrılma ve Türkiye'ye kesin dönüş yapma koşulu getirilmemiş ve aranılmamıştır. Anılan yasada kesinlikle böyle birhüküm mevcut değildir. Böyle olunca da, 2147 sayılı Kanunda öngörülen koşulların oluşmasından ve tahsis yapılmasından sonra da, dış ülke yasalarından da yararlanabilmek için, o dış ülkedeki çalışmaları sürdürmenin mümkünve tabii bulunduğu, aksine yasal bir engel bulunmadığıaçıktır.
(2147 s. ÇTHK.)
Davacı, 2147 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması ve yararlandırılmasına, Yasanın diğer koşulları yerine getirilmiş olması kaydıyla yurda kesin dönüş şartı aranmaksızın, hak kazandığı tarihten itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitiyle, sataşmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Davacı, yurtdışında işçi olarak çalıştığını, 2147 sayılı Yasa hükümlerinden yararlanmak suretiyle hizmet borçlanması için Kurum'a başvurduğunu ve Kurum'ca da, borçlanma isteminin kabul edilmesi üzerine, borçlanma tutarını Kurum'ca bildirilen sürelerde ve istenilen biçimde döviz olarak ödediğini ve Kurum'ca da herhangi bir uyuşmazlık çıkarılmadığını, ne zaman ki, tahsis talebinde bulunması üzerine, dayalı Kurum'un verdiği cevapta, halen yurtdışında çalıştığını ve Türkiye'ye kesin dönüş yapmamış bulunduğunu gerekçe göstermek suretiyle yaşlılık aylığı bağlanmasının mümkün görülemediğinin bildirildiğini ve böylece tahsis talebinin reddedildiğini, halbuki; 2147 sayılı Yasada, yurda kesin dönüş şartının aranmadığını ve böyle bir hükmün bulunmadığını, bu nedenle yasal dayanağı bulunmayan Kurum'un işleminin iptaliyle istemi doğrultusunda kendisine yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yurtdışındaki işten ayrılmış ve Türkiye'ye kesin dönüş yapılmış olma şartının gerçekleşmemiş bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Görüldüğü gibi, davada uyuşmazlığı oluşturan ana husus, yurtdışında geçen çalışmaların 2147 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlanılması halinde, yaşlılık aylığı bağlanması isteminde bulunulması üzerine tahsis yapılabilmesi için anılan yasa hükümlerine göre yurtdışındaki işten ayrılma ve yurda kesin dönüş yapma yasal zorunluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2147 sayılı Kanunda, anılan Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte yurtdışında işçi olarak çalışanların, bu yurtdışı çalışmalarını davalı Kurum'a nasıl ve ne şekilde borçlanabilecekleri açık-seçik hükme bağlanmış bulunmaktadır. Nitekim, 3201 sayılı Kanunun aksine, 2147 sayılı Kanunla, bu Kanun gereğince yapılan borçlanmaya dayanılarak tahsis talebinde bulunabilmesi ve yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için, yurt dışındaki işten ayrılma ve Türkiye'ye kesin dönüş yapma koşulu getirilmemiş ve aranılmamıştır. Anılan yasada kesinlikle böyle bir hüküm mevcut değildir. Böyle olunca da, 2147 sayılı Kanunda öngörülen koşulların oluşmasından ve tahsis yapılmasından sonra da, dış ülke yasalarından da yararlanabilmek için, o dış ülkedeki çalışmaları sürdürmenin mümkün ve tabii bulunduğu, aksine yasal bir engel bulunmadığı, Dairemizin yerleşmiş görüş ve uygulamalarının da bu doğrultuda bulunduğu açıktır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, davanın esasına girilerek, anılan maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmak suretiyle istem doğrultusunda aylık bağlanabilmesi için gerekli yasal koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırıp, saptamak ve varılacak sonuç uyarınca bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu yönler üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.11.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.