 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1991/11960
K: 1992/4309
T: 14.04.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, davalıya ait işyerinde 1.7.1968-7.6.1986 tarihleri arasında ücret karşılığı geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Neslihan Sever tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : 1 - Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/8. maddesine göre açılan davalar sonucunda verilen kararların prim tahsili ve infaz yönünden Sosyal Sigortalar Kurumunun haklarını ilgilendirdiği tartışmasız olduğuna göre Kurumun davaya dahil edilmemiş olması isabetsizdir.
2 - Bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icabettiği Yargıtayın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği, ya da çalıştıklarının Kurumca tesbit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de, çalışmanın konusu, sürekli kesintili, mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle ilişkileri, bazan uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabildiği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile, o işyerine komşu ve yakın işyerlerinden bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek, tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmelidir.
3 - Kurum'a bildirilen ve dışlanması gereken süreler de hataya düşülmesi ve ayrıca 16.6.1969 tarihli işe giriş bildirgesi ile olan çalışmada sigorta kayıtlarındaki çıkış tarihi bulunan 25.3.1970 yerine 31.3.1979 tarihinin alınması, keza 15.8.1970 tarihli işe giriş bildirgesi ile olan çalışmada da çıkış tarihi 17.9.1970 olmasına rağmen 31.3.1971 olarak alınması, işe giriş bildirgesindeki işe başlama tarihlerinden 1.9.1973 tarihinin 4.8.1973, 22.6.1985 tarihinin de 1.6.1985 olarak kabulü isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tesbitine karar verilmelidir.
Sözkonusu fiili ve hukuki gerçekler ve özellikle 506 sayılı Kanun m: 79/8, 29 hükümleri dikkate alınmadan, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.4.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.