 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1990/9640
K: 1990/8136
T: 02.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, Seka Müessesesine ait işyerinde 1960 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında geçen çalışmalarının ve sigortalılık başlangıç tarihinin Temmuz 1960 olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Davacı, 1960 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında işveren Seka Müessesesi'ne ait işyerinde geçen ve davalı kuruma bildirilmemiş bulunan çalışmalarının tesbitiyle anılan tarihin sigortalılık süresinin başlangıcı olarak kabulüne karar verilmesini istemiştir. Mahkeme isteği aynen hüküm altına almıştır.
Bu durumda, Kuruma bildirilmemiş sigortalı eski hizmetler çevresinde, belirli bir tarihte çalışılmış bulunduğunu saptanması yollu istem, hukukça yalnız 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 108. maddesi gereğince sigortalılık süresinin başlangıcına yönelik olarak kabul edilmez. Bu istem, aynı zamanda o hizmetin, anılan Yasa'nın 3395 sayılı yasayla değişik 79/8. maddesi gereğince saptanması yönünü de içerir. İstemin bu yönüyle de anılan maddedeki on yıllık hakdüşürücü sürenin gözönünde bulundurulmasındaki zorunluluk ise ortadadır. Ancak, sözüedilen 79. madde hükmüyle birlikte 506 sayılı Kanun'un tümünün yürürlüğe girdiği 1.3.1965 tarihinden önce yürürlükte bulunan kanunlarda, bu tür davaların açılması süre ile sınırlandırılmamış olmakla beraber, önceki ödenmelere ait hizmet tesbiti davalarının, yukarıda anılan ana ilke doğrultusunda sigortalıların lehine yorumlamak suretiyle 506 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden itibaren on yıl içerisinde açılabileceği diğer bir anlatımla, hak düşürücü sürenin çalışmanın geçtiği yılın sonundan değil de, sözü edilen Yasa'nın yürürlük tarihinden itibaren başlayacağı Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Öbür yandan, davacının, tesbitini istediği bu süre dışında, aynı işyerinde on yıla varmayan aralıklarla süre gelen herhangi bir çalışması da mevcut değildir. Bu durumda olayda 506 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 1965 yılının sonundan başlayarak, bu davanın açıldığı tarihe kadar, arada, maddede öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçmiş bulunduğu yönü açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, davanın, hakdüşürücü süre yönünden reddi yerine yazılı düşüncelerle kabulüne karar verilmiş bulunması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozumalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 2.10.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.