 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1990/6625
K: 1991/1501
T: 19.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, Kurum kararının iptaliyle 12.6.1965-31.3.1970 tarihleri arasında geçen hizmetlerinin sigortalı hizmetlerden sayılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Davacının 7.6.1965 tarihli olurla 12.6.1965 tarihinde 1965 yılı Bütçe Kanunu ile kabul edilen 3656 sayılı Kanun'un 19. maddesine tabi 300 lira göstergeli temizleyici kadrosuna bir atama tasarrufuyla atandığı ve daha sonra 657 sayılı Kanun yürürlüğe girince, yardımcı hizmetler kadrosuna intibak ettirildiği ve 1965-1970 döneminde bu atama ve intibak tasarruflarına bağlı olarak, T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi sayılarak kesenek ve karşılıklarının Emekli Sandığı'na ödendiği ve sözkonusu Sandığın bu dönem hizmetleri değerlendirildiği; böylece, davacının yasa gereği Emekli Sandığı iştirakçisi sayılması gerektiği dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Ne var ki, sözkonusu dönem için işveren belediye, hatalı bir işlemle davacıyı aynı zamanda sigortalı işçi olarak göstermiş ve bu amaçla Sosyal Sigortalar Kurumu'na işe giriş bildirgesi vermiş ve primlerini de ödemiştir. Bu nedenle davacı hem sigortalı, hem de T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olarak görülmüştür. Türk sosyal güvenlik sisteminde, çifte sigortalılık caiz olmadığından bu sigortalıklardan hangisinin geçerli sayılması gerektiği, uyuşmazlığın temelini teşkil etmektedir. Uyuşmazlığın çözümünde, kişinin işçi mi, memur mu sayılması gerektiğinin belirlenmesi zorunludur. Yukarıda değinildiği üzere ve çalışma dönemleri bakımından hiçbir farklılık da bulunmadığından, davacının işgal ettiği kadronun, yukarıda sözü edilen kanunlar uyarınca temizlik ve yardımcı hizmetler ünvanıyla ihdas edilmiş bulunması, davacının bu kadroları bir atama ve intibak tasarrufu ile işgal etmiş olması ve bu kadrolardan ücret alması ve yasal keseneklerinin tahsil edilmesi karşısında, kamu hukuku statüsünde çalışan bir kişi olduğu öncelikle kabul edilmelidir. Bu durum karşısında 506 sayılı Kanun'un 3/F bendi uyarınca o dönemde, kanunla kurulu bir Emekli Sandığı'na aidat ödeyen iştirakçi olduğu kabul edilip bu madde çevresinde sigortalı sayılamayacağı sonucuna varılmak gerekir. Mahkemenin işbu fiili ve hukuki gerçekleri gözönünde tutmaksızın, o dönemde davacıyı sigortalı kabul etmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmü bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 19.2.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.