Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1990/6609
K: 1991/1544
T: 21.02.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • TESBİT DAVASI
  • KAMU DÜZENİ
  • İYİNİYET
ÖZET: 3165 sayılı Kanunun 23. maddesi ile kendi nam ve hesabına bağımsız  çalışmış  olma  koşulu  kaldırılarak  sigortalılığı  tescil  edilmemiş  olsa  bile,  prim  ödemesinde  bulunmuş  olanların  primi  ödenmiş  sürelerin  sigortalılık  süresi olarak değerlendirileceği kabul edilmiştir.  Bu  değişik  lik kamu  düzeni ile ilgili bulunduğundan, henüz kesinleşmemiş uyuşmazlıklara  uygulanacağı  ortadadır.  9.5.19744.5.1979  dönemi  ile  ilgili  primler  alınarak  yıllarca değerlendirilip sigortalıya ümit ve güven verildikten sonra  kayıtların geçersizliği ve sigortalı niteliği taşımadığından bahisle  sigortalılığın iptali iyiniyet kurallarına aykırıdır.  Medeni  Kanunun  2.  maddesi  gözetilerek  davanın  kabulü  gerekirken, sözü edilen dönemde kendi  nam  ve  hesabına  bağımsız  çalışma  bulunmadığından bahisle davanın reddi  yolunda hüküm kurulması usule ve yasaya aykırıdır.
(743 s. MK. m. 2)
 
Davacı, 19.5.1974-1.7.1980 tarihleri arasındaki sigortalılığının geçerli  olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün,  davacı  avukatı  tarafından  temyiz  edilmesi  üzerine;  temyiz isteğinin süresinde olduğu  anlaşıldıktan  ve  tetkik  hakimi  tarafından  düzenlenen  raporla,  dosyadaki  kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Davada sonuç olarak, demek kayıtlarının geçersizliği gerekçesi ile  iptal  edilen 19.5.1974-1.7.1980 dönemi ile ilgili sigortalılığın geçerli olduğunun saptanması istenmiştir.
Aynı  konuda  daha önce açılan dava, mahkemece kabul edilmiş, Bağkur'un temyizi üzerine karar  4.5.1979-1.7.1980  döneminin  isteğe  bağlı  sigortalı  olarak değerlendirilmesi doğru ise  de,  9.5.1974-4.5.1979  döneminde  kendi  nam  ve  hesabına bağımsız çalışması olduğu araştırılıp  saptanmadan  bu  kesim  ile  ilgili  istemin  dahi  kabulü isabetsiz olduğundan bahisle  bozulmuş,  uyulan  bozma  kararı  doğrultusunda  deliller toplandıktan sonra dava müracaata  bırakılmış  ve sonuçta davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, daha sonra bu dava açılmış bulunmaktadır.
9.5.1974-4.5.1979  dönemi  ile  ilgili  primlerin  ödenmiş  ve  davacıların  Bağkur'a  kayıt  ve tescil edilmiş olduğu konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
1479  sayılı  Kanuna,  2654 sayılı Kanunun 13. maddesi ile eklenen ek geçici 12. madde, 1.10.1972  tarihinden  itibaren  kanunla  kurulu  meslek kuruluşlarına kayıtlı olmakla beraber bu  kuruluşların  kayıtlarının  geçersizliği  sebebiyle  Kurum'ca  sigortalı  sayılmayanların,  bu süreler  içinde  kendileri  nam  ve  hesabına  bağımsız  çalışmaları  sonucu  gelir vergisi mükellefi olmaları halinde sigortalılıklarını geçerli saymış,  gelir  vergisi  mükellefi olmamaları  halinde  ise,  2654  sayılı  Kanunun  yürürlüğe girdiği 20.4.1982 tarihine kadar Kurum'a kayıt ve tescilli bulunan sürelerin isteğe bağlı sigortalı olarak değerlendirilmesi olanağı getirmiştir.
Bu madde 3165 sayılı Kanunun 23. maddesi ile değiştirilmiş, anılan maddedeki "kendi nam ve  hesabına  bağımsız  çalışmış  olma"  koşulu  kaldırılmış,  sigortalılığı  tescil  edilmemiş olsa  bile,  prim ödemesinde bulunmuş olanların primi ödenmiş sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceğini kabul etmiştir. Bu değişiklik kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan, henüz  kesinleşmemiş  uyuşmazlıklara  uygulanacağı  ortadadır.  Kaldı  ki 9.5.1974-4.5.1979  dönemi  ile  ilgili  primler  alınıp  yıllarca  değerlendirildikten,  bu  konuda sigortalıya  limit ve  güven  verildikten  sonra  kayıtların  geçersizliği  ve  sigortalı  niteliği taşımadığından bahisle sigortalılığın iptali Medeni Kanunun 2. maddesine de aykırıdır.
Mahkemece  bu  maddi  ve  hukuki  olgular,  önceki  davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş  olması,  sonradan  yürürlüğe  giren  3165  sayılı  Kanunla ek geçici 12. maddede yapılan  değişiklik  ve  Medeni  Kanunun 2. maddesi gözetilerek davanın kabulü gerekirken, anılan  dönemde  kendi nam ve hesabına bağımsız çalışma bulunmadığından bahisle davanın reddi yolunda hüküm kurulması usule ve yasaya aykırıdır.
O  halde,  davacının  bu  yönü  amaçlayan  temyiz  itirazları  kabul  edilmeli  ve  hüküm bozulmalıdır.
Sonuç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.2.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini