 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1990/6144
K: 1991/854
T: 05.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, işkazasında ölen sigortalı işçinin haksahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Dava. davalı Salih hakkında zararlandırıcı sigorta olayına karışan meçhul araç şoförünün kusuru da gözetilerek dayanışmalı sorumluluk esasları çevresinde açılmadığı halde, davalının kendi kusuru oranında rücu alacağından sorumluluğuna hükmedilmek gerekirken, rücu alacağının tamamının davalıdan tahsili isabetsizdir.
3 - Davanın yasal dayanağını teşkil eden 506 sayılı Kanunun 26. maddesi haleflik ilkesine dayanır. Bu ilke uyarınca Kurum'un rücu alacağı haksahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebilecekleri maddi tazminat miktarı ile sınırlıdır. İşbu maddi tazminat miktarının belirlenmesinde haksahibi eşin destek süresinin sigortalının zararlandırıcı sigorta olayı tarihindeki bakiye ömrü ile sınırlı biçimde aktif dönem ile bundan sonraki pasif dönemden yararlanacağı gözetilerek hesaplama yapılması gerekirken buna ölüm devresinin de katılarak maddi tazminatın fazla tayini yerinde değildir.
4 - Dairemizin ve Yargıtay'ın içtihatlarına göre, sigortalının aktif çalışma süresi kural olarak 60 yaşın ikmaline kadarki süredir. Hükme esas kılınan bilirkişi raporunda kabulün aksine aktif çalışma süresinin dayanakları gösterilmeksizin daha az kabulü isabetsizdir.
5 - Zararın tesbiti aşamasında sigortalının asgari ücretten yüksek bir kazancının sözkonusu olmadığı hallerden hüküm tarihinden önceki tüm asgari ücret artışlarının gözönünde tutulması gerekirken karar tarihinden önce yürürlüğe giren 1.8.1989 tarihli asgari ücret artışının gözetilmemesi isabetsizdir.
6 - Pasif devreye ilişkin kazanç kaybının belirlenmesinde sigortalının 506 sayılı Kanunun 61. maddesi hükmüne göre belirlenecek yaşlılık aylığının esas alınması gerekmektedir. Aynı maddeye göre yaşlılık aylığı yürürlükteki katsayı ile göstergenin çarpımına göre belirlenir. Giderek göstergede sigortalının aktif döneminin sona ermesinden önceki son 5 takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazanç tutarlarına (tavan ücret aşılmamak suretiyle) göre bulunacak yıllık ortalama kazanç esas alınarak, 506 sayılı Kanuna 2422 sayılı Kanunun 17. maddesiyle eklenen ek 1,2,3. maddelerinin 3395 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değişik şekli nazara alınarak saptanan gösterge tablolarına göre belirlenmesi gerekirken, pasif devre kazanç kaybının bu esaslara uygun şekilde belirlemeyip sadece son 5 yıllık kazanç ortalamasını esas alan hesap raporunun hükme dayanak kılınmazı yerinde değildir.
7 - Dava dilekçesinde, Borçlar Kanununun 51. maddesi uyarınca davalının olaya karışan meçhul araç sürücüsüyle birlikte müteselsilen sorumlu tutulması yolunda istekte bulunulmaması karşısında rücu alacağının tavanını teşkil eden tazminatın davalının 2/8 kusur oranına göre saptanması gerekirken, buna meçhul araç sürücüsünün kusurunun da katılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 5.2.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.