 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1990/3001
K: 1990/6103
T: 18.06.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, işkazasında ölen sigortalı işçinin haksahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtidiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün taraflar Avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen sigortalının haksahiplerine yapılan sosyal sigorta yardımlarının rücuan ödettirilmesi istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 26. maddesi uyarınca, zararlandırıcı sigorta yardımlarının rücuan ödettirilmesi istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sifgortalar Kanununun 26.maddesi uyarınca, zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesinde, işverenin ve 3. kişilerin sorumlulukları, anılan maddede öngörülen ilkeler dorultusunda saptanacak kusurları oranında söz konusudur. Zararlandırıcı sigorta olayında, sigortalının demir kafes direğe çıkıp birbirine dolaşan elektrik tellerini ayırmaya çalışırken dengesini kaybederek yere düştüğü ve öldüğü uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, kusurun aidiyet ve oranına ilişkindir. Yargılama sırasında alınan tarihsiz ilk bilirkişi raporunda davalı işveren TEK Toroslar Elektrik dağıtım müessesesini % 80, ölen işçinin % 20 oranında kusurlu bulunduğu açıklanmış, tarafların itirazı üzerine alınan 29.4.1989 tarihli bilirkişi raporunda ise davalı işverenin % 30, ölen sigortalının % 70 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumda, her iki bilirkişi raporları arasında kusurun aidiyet ve oranı konusunda açık çelişki meydana geldiği gözetilerek, uzman kişilerden oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulundan kusurun aidiyet ve oranı konusunda yeniden rapor alınıp değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açılanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.6.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.