 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E:1989/8290
K:1989/9287
T:19.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ANAYASAL DENETİM
- ANAYASA MAHKEMESİ
ÖZET : Anayasal denetim, Anayasa Mahkemesi'nce yapıldığına göre; sistemin gereği olarak mahkemelerce bir yasa veya kanun hükmündeki kararnamenin, Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaksızın, anayasaya aykırı olduğundan sözedilerek doğrudan yok sayılmasına yasal olanak yoktur.
(2709 s. Anayasa m. 148, 152)
Davacı, 3395 sayılı Kanun gereğince alınması gereken yaşlılık aylığı ile sosyal yardım zammı farklarından doğan toplam 280.855 liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, İlamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Davacının borçlanma yoluyla geçici gösterge aylığından da yararlanmasının yasal dayanağını oluşturan 3395 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin tümü, Anayasa Mahkemesi'nin 26.10.1988 T. ve 19/33 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. İşbu iptal kararında, iptal ile ortaya çıkacak yasal boşluğun doldurulması için 6 ay önel verilmiş ve yasakoyucu düzenleme yapmadığı, yasal boşluğu doldurmadığı takdirde, kararın 11.6.1989 da yürürlüğe gireceği öngörülmüş ise de, yasa koyucu, ilk önce 29.12.1988 tarih ve 352 sayılı KHK. ve daha sonra da 24.2.1989 tarih ve 3522 sayılı Kanunla bu yasal boşluğu doldurmuştur ve bu nedenle Anayasa Mahkemesi kararı 29.12.1988 de yürürlüğe girmiştir. 352 sayılı KH.Kararname, 3268 ve 3347 sayılı Kanunlarda bu konuda yetkiye ilişkin bir açıklık olmamasından ötürü, yetkilendirme dışında çıkarılmış ise de, anayasal denetimin Anayasa Mahkemesi eliyle yapıldığı ülkelerden olmanın itibariyle, sistemin özelliği gereği, düzenlemenin bu açıklanan niteliğinin, mahkemelerce re'sen değil, bakılmakta olan davalarda, KH.Kararnamenin yetki temelinden yoksun olması nedeniyle, Anayasaya aykırı düştüğünden bahisle, Anayasa Mahkemesi'ne başvurularak o mahkemeye tesbit ettirilmesi gerekirken, mahkemece re'sen yok sayılması isabetsizdir.
Öte yandan, 24.2.1989 tarih ve 20090 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3522 sayılı Kanunun 4. maddesiyle, 352 sayılı KH.Kararname yürürlükten kaldırılmış ve fakat kararname içeriği harfiyyen benimsenmiş ve 5. maddesiyle "...Kanunun 29.12.1988 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği" açıklanmış, diğer bir deyimle, yayımı tarihi olan 24.2.1989 tarihinden geriye doğru 29.12.1988 günü dahil, iki tarih arasındaki dönem için, Kanunun geçerli ve makable şamil olduğu hükmü getirilmiştir. Bu Kanunun, katsayı ve sosyal yardım zamlarını donduran 2. maddesiyle, makable teşmil hükmü getiren işbu 5. maddesinin, kimi nedenlerden Anayasaya aykırı olduğu, bir siyasi parti grubu tarafından Anayasa Mahkemesi'nde dava konusu yapılmış ve söz konusu mahkeme iptal davasının reddine karar vermişti.
Bu durum karşısında, 3395 sayılı Kanunun geçici madde 5 uyarınca alınan geçici gösterge aylıkları, 3522 sayılı Kanun madde 2 ve 5 uyarınca, 29.12.1988 tarihinden itibaren "...Aralık 1988 tarihindeki gösterge tabloları ile memur aylıklarına uygulanan 100 katsayı ve 53.000 TL. olarak tesbit edilmiş sosyal yardım zammına göre hesaplanacak tutarları üzerinden..." ödenmeye devam" edilecektir.
İşbu fiili ve hukuki gerçekler karşısında, Ocak 1989 ayına ait yaşlılık aylığı ve sosyal yardım zammı farkına ilişkin davanın reddi yerine, kabulüne karar verilmesi, usul ve kanuna aykırıdır.
1.7.1988-31.12.1988 döneminde (53.000-34.000-19.000) aylık sosyal yardım farkının 6 aylık tutarı 114.000 TL.nin tahsiline ilişkin davaya gelince:
Davacının, bu dönemde, 3395 sayılı Kanun geçici madde 5 uyarınca geçici gösterge tablosundan da yararlanan kişilerden olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, bu dönemde passif sigortalılara ödenecek sosyal yardım zammı 4.7.1988 tarih ve 13137 numaralı Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmiştir. Bu kararname ve eki kararda, 15.12.1986 tarih ve 11303 sayılı kararname ile yürürlüğe konulan gösterge tablosundan aylık ve gelir alanlara ayda 70.000 TL., 22.7.1987 tarih ve 11994 sayılı Kararname ile yürürlüğe konulan üst gösterge tablosundan aylık ve gelir alanlara ayda 34.000 TL. sosyal yardım zammı ödenmesi öngörülmüştür. Bu kararnamede geçici gösterge tablosundan söz edilmemiştir. Oysa 1.1.1989 1.7.1989 dönemine ilişkin 13.635 sayılı Kararnamede bu boşluk, bu dönem için giderilmiş (geçici gösterge tablosundan istifade edenler dahil) denilmiş, 1 .7.1989 31 .12.1989 dönemine ilişkin 14411 sayılı Kararnamede ise 3522 sayılı Kanun m. 2 ile 506 sayılı Kanuna eklenen geçici 75. maddedeki açıklık nedeniyle geçici gösterge tablosundan bahs edilmemiştir.
Öte yandan, 1.7.1988 - 29.12.1988 döneminde yürürlükte olan 3395 sayılı Kanun geçici m. 5'm son bendi "borçlanma talebinde bulunanların tahsisi yapılmış aylıklarının ödenmesine devam edilir." hükmünü içermektedir. Bu hüküm uyarınca, geçici m. 5'den yararlananlar hem normal gösterge tablosundan bağlanan aylıklarını, hem de geçici gösterge aylığını alacaklardır. O dönem için, Bakanlar Kurulu Kararnamesinde, geçici gösterge aylığı alanlara, sosyal yardım zammı verileceğine ilişkin bir açıklık bulunmadığına göre, geçici gösterge aylığına bağlı olarak sosyal yardım zammı ödenmesi olanaksızdır ve dolayısıyla fark istenmesi de mümkün değildir.
Davacıya da evvelce normal gösterge aylığı bağlanmış, borçlanması üzerine geçici gösterge aylığından da yararlandırılmıştır. Evvelce bağlanan normal gösterge yaşlılık aylığına 506 sayılı Kanun ek m. 24/a uyarınca sosyal yardım zammı eklenmesi zorunlu olup, o dönem için geçerli 11994 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre miktarı belirlenmektedir. Dava dilekçesinde, normal gösterge tablosundan alınan aylığa bağlı sosyal yardım zammının eksik alındığına ilişkin bir iddia yoktur. (53.000-34.000=19.000 x 6 = 114.000)TL. noksan ödeme farkı istenmiştir. Söz konusu döneme ilişkin ödeme belgeleri de, dosyada mevcut değildir. Açıklanan fark da, üst gösterge tablosu ile ilgili bulunmaktadır.
Bu durum karşısında gerekti belgeler getirilip, davacının talebiyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m. 74 çevresinde bağlı kalmak kaydıyla, hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar vermek gerekirken, davanın bu kesimi hakkında da yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması isabetsizdir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.12.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.