 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1989/8163
K: 1989/8199
T: 13.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, yerel mahkemenin 17.9.1980 gün ve 980/532-610 sayılı kararının iadei muhakeme yoluyla yeniden tetkiki ile anılan hükmün iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davacının iadei muhakeme talebinin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ali Göcen tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Sigortalı Metin Civelek'in işveren Seyfi 1.'nin lokanta işyerinde 1.1.1956-25.7.1957, 1.8.1960-31.7.1962 tarihleri arasında hizmet aktine dayalı olarak çalıştığı iddiasıyla borçlanma belgesine dayanarak 2167 sayılı Yasa uyarınca bu hizmetlerinin boçlanmasını istediği, Kurumun bu isteği reddetmesi üzerine İstanbul 2. İş Mahkemesinin 1980/532 Esas sayılı dosyasında Kurum işleminin iptaliyle borçlandırılması yolunda dava açtığı ve bu davanın yargılaması sırasında dinlenilen tanık Ali Altın'ın sigortalının o tarihlerde işverenin işyerinde çalıştığına ilişkin olumlu beyanı ile borçlanma belgesine dayanılarak istek doğrultusunda karar verildiği ve bu kararı davalı Kurum vekilinin temyiz etmediği ve hükmün bu şekilde kesinleştiği, daha sonra Kurumun müfettişlerine inceleme yaptırdığı ve 31.3.1983 tarihli müfettiş tutanağı ile ifadesi hükme esas tutulan Ali Altın'ın Yalan Şahadette bulunduğunun belirlenmesi üzerine Ali Altın'ın Cumhuriyet Savcılığına ihbar edildiği ve hakkında kamu davası açıldığı ve adı geçen İstanbul 2. Sorgu Hakimliğinin 1984/183 Esas sayılı dosyası ile 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 984/125 esas sayılı dosyalarında yalan şahadette bulunduğunu ikrar ettiği ve fakat bu davaların zamanaşımı nedeniyle 25.10.1988 tarihinde Yargıtay 6. Ceza Dairesinin ilamıyla ortadan kaldırıldığı ve 26.11.1984 tarihinde davacı Kurumun, işbu 1984/938 esas numaralı iadei muhakeme davasını açarak 1980/532 esas numaralı davada verilen tesbit ve iptal kararının ortadan kaldırılmasını istediği, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı işbu iade-i muhakeme davasını Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445/2. maddesine dayandırmışsa da, davanın hukuki sebebinin anılan maddenin birinci fıkrasnın (4) bendi ile ikinci fıkrası olduğu anlaşılmakta olup Türk Kanunlarını resen uygulama durumunda olan hakimin, bu madde çevresinde araştırma ve inceleme yapması zorunludur. 445. maddenin 4 bendinde yalan yere şahadetle mahkum edilmiş olma koşulu öngörüldüğü halde yukarda bahsedilen kamu davası, zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldığından yalan yere şahadetle mahkumiyet koşulunun gerçekleşmediği belirgindir. Ne var ki, bu maddenin ikinci fıkrasında aynen "birinci fıkranın 4.... bentlerindeki hallerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkumiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza koğuşturmasına başlanılamamış veya karar verilememiş ise, ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde yargılamanın iadesi sebeplerinin varlığının yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir" denilmiştir. Burada da, delil yokluğundan başka bir sebeple yani zamanaşımı nedeniyle, ceza davası hakkında karar verilmemiş bulunduğuna göre, artık bir ceza mahkumiyet kararı aranmayacağı belirgindir. O nedenle yargılamanın iadesi sebebi olan yalan şahadet vakıasının isbatına imkan verilmesi ve buna ilişkin bütün delillerin eksiksiz toplanması ve bu cümleden olmak üzere 31.3.1983 tarihli sigorta müfettişi tutanağında imzası bulunanların ve ceza davasında ikrarda bulunan Ali Altın'ın işveren Seyfi 1.'nin de dinlenilmesi, ceza davası dosyasında yer alan öteki delillerle karşılaştırılması ve toplanan delillerin yöntemince değerlendirilmesi ve yalan şahadet olgusu sabit sayıldığı takdirde, iadei muhakeme davasının kabulü gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı gerekçelerle hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.