 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1989/6344
K: 1989/9650
T: 29.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, 2 yıllık askerlik borçlanma süresinin 2829 sayılı Kanun gereğince son yedi yıllık ortalama hizmet süresinden sayılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Uyuşmazlık, davacının 21.03.1963-21.03.1965 tarihmeri arasındaki askerlik görevi süresinin Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından sigortalı hizmet olarak değerlendirilmiş bulunmasına karşın, bu sürenin 2829 Sayılı Kanunun 8. maddesinde öngörülen son yedi yıllık fiili hizmet süresi içersinde sayılmamasından ibaret olup, mahkemece 506 Sayılı Kanunun 60/F ve 1479 Sayılı Kanunun Ek 9. maddelerinde yazılı hükümler gözetilmeksizin, istem doğrultusunda karar vermiştir. Gerçekten anılan maddelerde aynen; "Borçlandırılan sürenin karşılığı sigortalının prim ödeme süresine katılır. Bu kanuna göre tesbit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür" kuralı yer alır. Davacının sigortalılığı 1972 yılında başlamış olduğuna göre, borçlanılan ve sigortalılığının başladığı tarihten önce yerine getirilmiş olan askerlik süresinin sigortalılık başlangıç tarihinden geriye doğru yürütülmesi yukarıya geçirilen yasa hükmü gereğidir. Tersine bir uygulamada, sigortalılığın devam ettiği bir sırada askerlik borçlanması yapıldığı taktirde, bir günün, hem çalışma , hem de askerlik borçlanması nedeniyle iki gün soyılması gibi bir sonuç doğacaktır. Yasalar özel olarak ve açıkca öngörmedikçe, bir tür fiili hizmet zamma götürmez. Öte yandan, böyle bir uygulamanın, ayrıca 2829 sayılı Kanununun 8. maddesi hükmünün konulmasındaki amaçla da bağdaşmayacağı ortadadır. Yasama belgelerinde, soyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında 228 sayılı önceki kanunda bulunmayan yeni bir hüküm getirilerek, sigortalı ve iştirakçilerin sosyal güvenlik kuruluşları arasında muvazalı geçişleri önlemek zorunluluğu duyulduğu açıklanmıştır.
Mahkemece, yukarda açıklanan maddi ve hukuksal olgular gözönünde tutularak davanın reddedilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.