Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1988/8445
K: 1988/8020
T: 27.12.1988

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA: Davacı, idari para cezasının iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
 
KARAR: 3395 sayılı Kanun'un 12'nci maddesiyle değiştirilmeden önce 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 140'ıncı maddesinde yazılı suçlara bakmakla ceza mahkemesinin görevi olduğu, anılan Kanun'un 134'üncü maddesi ile 506 sayılı Kanun'un uygulamasından doğan hukuki nitelikteki uzlaşmazlıklarla ilgili bulunduğu tartışmasızdır (Seymen/Ekonomi S: 45/46).
3395 sayılı KAnun'la yapılan değişikliğe rağmen 10. Bölümün matlabı "Ceza Hükümleri" olarak değiştirilmiş, para cezasının asgari ve azami hadleri artırılmış, bu para cezalarının Sosyal Sigortalar Kurumu'nca verilmesi, ilgilinin süresinde itirazı halinde yetkili mahkemece itirazın sonuçlandırılması esası getirilmiştir.
Çözümlenmesi gereken hukuksal sorun; değişiklikten sonra da, anılan maddede yazılı fiillerin suç ve idari para cezasının ceza olup olmadığı, yeni prosedürün uygulanması sonucu Kurum'ca verilecek para cezalarına süresinde yapılan itirazın hangi mahkemede incelenmesi gerektiği, başka bir anlatımla hangi mahkemenin görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
T.C. Anayasası'nın 142'nci maddesi hükmüne göre, mahkemelerin görevleri kanunla düzenlenir. Öte yandan 5 Aralık 1977 tarihli ve 4/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da açıklandığı üzere, mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup, kıyas ve yorum ile genişletilmesi yahut değiştirilmesi mümkün bulunmaktadır. Şayet kanunda açıklık yoksa görev genel mahkemelere aittir. 23.5.1960 günlü ve 11/10 saylı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği gibi, istisna hükümlerinin dar olarak yorumlanması, yoruma ilişkin bir temel kuraldır. Şu duruma göre, iş mahkemelerinin görevleri, istisnai nitelik taşıdığı için görevlerinin geniş yoruma değil, dar yoruma tabi tutulması asıldır (YİBHGKK 8.12.1982 T., 4/4 sayılı).
Doktrinde suçun çeşitli tanımları yapılmıştır. Yeni akıma göre suç, "bir insanın kusurlu ve hukuka aykırı fiili" şeklinde tanımlanmakta, "fiil" "hukuka aykırılık" ve "kusurluluk" olmak üzere üç unsur aranmaktadır. Geleneksel doktrinde ise iki unsur yeterli bulunmaktadır. Bunlar objektif (maddi) unsur, subjektif (manevi) unsurdur. Hukuka aykırılık suçun dışındadır. Böyle olunca da "fiil" ve "kusurluluk" olarak suçta sadece 2 unsurun kabulü daha doğrudur (Erem, T. C. Hukuku/1985 s: 22). Suçta, gelenenksel doktrinde kabul edildiği gibi iki; yeni akımda kabul edildiği gibi 3 unsur aransa da, 506 sayılı kanunun 3395 sayılı Kanun'la değiştirilen 140'ıncı maddesinde yazılı fiillerin suç teşkil ettikleri "fiil" ve "hukuka aykırılık" ve "kusurluluk" unsurlarının bulunduğu tartışılamayacak kadar açıktır. Kaldı ki 3395 sayılı Kanun'un 17'nci maddesiyle 506 sayılı Kanun'a eklenen (geçici !'inci madde; "..mahkemelerin görev alanı dışına çıkarılan suçlarla ilgili olanlar hakkında görevsizlik kararı verilerek dosyalarındaki tutanak ve belgeler para cezası vermeye yetkili Sosyal Sigotalar Kurulu ilgili ünitelerine gönderilir. Bu kurum, gönderilen tutanakların ilgilileri hakkında tutanaklarında yazılı suçun kanun değişikliğinden önceki para cezasının asgari haddini uygulamak suretiyle para cezası tutanağı düzenler" hükmü ile yasakoyucunun, bu fiillerin suç olduğunu açık ekilde vurgulaması ve ceza hukukunun temel ilkelerini uygulaması da maddede yazılı fiillerin suç teşkil eden fiiller olduğunu açık biçimde ortaya koymaktadır. Maddede yazılı 3.000 liradan 75.000 liraya kadar ağır para cezası 3395 sayılı Kanun'la 10.000 liradan 500.000 liraya kadar para cezası olarak deiştirilmiş, cezanın asgari ve azami haddi arttırılmıştır. Ağır para cezasının, para cezası olarak değiştirilmesi, hükmedilecek idari para cezasını ceza olmaktan çıkarmış değildir.
Suçların çoğalması ve hakimlerin hepsine yetişememesi gibi pratik zorunluluklar bir kısım hafif suçların cezalarını, igilinin kabulü şartına bağlı olarak idarenin (Maliye, Gümrük İdaresi, Belediye gibi) tayin etmesini gerektirmiş ve "İdarenin ceza kararnamesi" adlı Kurumu doğurmuştur. Bu suç ve cezalara çok defa "idari suç" ve "idari para cezası" adı verilmiş, hatta bunların klasik anlamda ceza değil, "idari müeyyide", klasik anlamda suç değil, "idari müeyideyi gerektiren fiil" oldukları söylenmiş ise de, idari suç denilen de suçtur. İdari ceza denilen de cezadır. Mesele, hepsine hakim yetiştirememekten doğmuştur. Şu veya bu makamın karar vermesi onların nieliğine tesir etmez. Hepsi de suçtur ama, kimisini hakim şu usulle, kimisini idare bu usulle cezalandırır. Geçici terminoloji meselesi olmakla beraber, hakimin ve idarenin verdiğini ortak tarafını belirten ve haksız fiil ile tazninatından ayıran bir kavrama ihtiyaç vardır. Bu da "ceza kavramıdır (Kunter, Muhakeme hukuku Dalı olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 1985, S: 750-751).
1969 sayılı Kanun'la, 825 sayılı "Ceza Kanunu'nun Mevkii Meriyete Vaz'ına Müteallik Kanun'un 29'uncu maddesine eklenen ve 12.6.1979  tarih 2248 sayılı kAnun'la değiştirilen 825 sayılı Kanun'un 29'uncu maddesinin son fıkrası, "özel yasalarda yazılı olan kabahat eylemlerine ait davalarda, yalnız para cezasını gerektiren eylemlere ait davalar Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülür" hükmünü getirmiştir. Görüldüğü gibi maddede, ağır, hafif para cezası, ya da idari para cezası ayırımı yapılmadan kabahatlarden kaynaklanan yalnız para cezasını gerektiren eylemlere ait davalarda sulh ceza mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiştir. Anılan maddede yazılı "para cezasını gerektiren eylemler" kavramına idari para cezasını gerektiren eylemlerinde dahil oldğu açıktır. 140'ıncı maddede yazılı fiillere tayin edien ağır para cezası, idari para cezasına dönüştürüldüğüne göre anılan eylemlerin kabahat türünden eylemler sayıldığı da ortadadır. Bu durum karşısında Sulh Ceza Mahkemesi'nin görevli olduğunu düşünülmemesi isabetsizdir.
Değişiklikten önce 140'ıncı maddede yazılı suçlara bakmakla ceza mahkemelerinin görevli olduğu, anılan Kanun'un 134'üncü maddesi ile 506 sayılı kanun'un uygulanmasından doğan hukuki nitelikteki uzlaşmazlıklarla ilgili bulunduğu, yasa koyucunun 134'üncü madde ile hukuki nitelikteki anlaşmazlıkları amaçladığı tartışmasızdır. Yıllar yılı uygulama bu şekilde yerleşmiş ve kökleşmiş olup, ilmi ve kazai içtihatlar da bu doğrultuda bulunmaktadır. Değişik 140'ıncı maddede "Yetkili mahkeme"ye itiraz edilebileceği belirtilmiş, "Yetkili iş Mahkemesi'ne itiraz edileceği konusunda açık bir görev hükmü getirilmemiştir. Bidayette yasa koyucu 134'üncü madde ile, 506 sayılı Kanun'ndan doğan hukuki netilikteki uyuşmazlıkların İş Mahkemesi'nde görülmesini amaçlamış olduğuna göre, 3395 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle 140'ınca maddede yazılı suçların da İş Mahkemesi'nde görülmesinin amaçlanması halinde, 134'üncü maddenin kapsamının açık şkilde genişletilmesi ya da 140'ıncı maddeye "Yetkili iş Mahkemesi'ne itiraz edilebilir" hükmünün getirilmesi gereği ortadadır. 3395 sayılı Kanun'la 134'üncü madde değiştirilmedikçe 140'ıncı maddede açık bir görev hükmü veya yasama belgelerinde değişiklikle 134'üncü maddenin kapsamının genişletildiği, 140'ıncı maddeden doğan itirazlara da 134'üncü madde gereğince İş Mahkemeleri'nde bakılmasının amaçlandığı hususunda açıklık bulunmadıkça 140'ıncı maddedeki ceza hükümlerini kapsamayan 134'üncü maddenin, değişiklikten sonra 140'ıncı maddeyi de kapsadığı, yasa koyucunun 134'üncü madde olduğundan yeni bir görev hükmü getirmediği söylenemez.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kannu'nun 79'uncu maddesinde yazılı bazı fiiler suç kabul edilmiş, 140'ıncı maddenin uygulanacağı vurgulanmıştır. 6'ncı fıkraı ise prim borçları ile ilgilidir. Prim borçları ile ilgili uyuşmazlıklar 506 saylı Sosyal Sigotalar Kanunu'ndan kaynaklandığından 134'üncü madde gereğince İş Mahkemeleri'nin görevli olduğu açıktır. 6. fıkradaki "Yetkili Mahkeme" sözcükleri ile hukuki uyuşmazlıkların amaçlandığı idari para cezalarının amaçlanmadığı ortadadır.
3493 sayılı Kanun ile 6831 sayılı orman Kanunu'nda, 1475 sayılı İş Kanunu'nda, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda, 2926 sayılı Tarımda Kendi adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigotalar Kanunu'nda yazılı birtakım suçlarla ilgili ağır ara cezaları idari para cezasına dönüştürülmüş, idarelerce verilecek bu para cezalarına karşı Sulh Ceza Mahkemesi'ne itiraz edilebilecei hükmü getirilmiş, devlet hizmetlerinin, süratli, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak ve görevlilerin zaman kaybını önlemek amacıyla bazı kanunlardaki sanıklara mahkemelerce verilen cezaların idari para cezasın dönüştürüldüğü tasarı genel gerekçesinde belirtilmiştir. Anılan bu yasalardaki cezalarda idari para cezası, 506 sayılı Kanun'un 140'ıncı maddesindeki cezada idari para cezasıdır. 140'ıncı maddede yazılı idari para cezalarına karşı yapılacak itirazlara İş Mahkemesi'nde bakılacağı konusunda açık bir görev hükmü bulunmadıkça, 140'ıncı maddeye dayanılarak idarece verien para cezalarına yapılan itirazların İş Mahkemesi'nde, 6831, 2918, 2926, 1475 s. Kanunlar gereğine idarelerin verdiği para cezalarına yapılan itirazların Sulh Ceza Mahkemesi'nce incelenmesi sonucu meydana gelecek çelişkinin yasakoyucunun amacına uygun ve yasal dayanağı bulunduğu söylenemez."
Değişiklikle, fiiller kabahat türünden kabul edilip idari para cezası getirildiğine ve 825 sayılı Ceza Kanunu'nun Mevkii Mer'iete Vaz'ına Dair Kanun'un 29/Son'uncu maddesinde yazılı yalnız para cezasını gerektiren eylemlere ait davalar Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülür açık hükmüne göre, Sosyal Sigortalar Kurumu'nca tayin edien para cezalarına yapılan itirazın sonuçlandırılması Sulh Ceza Mahkemesi'nin görevine girdiği açık seçiktir. Açık ve genel bir görev hükmü varken 134'üncü madde, yasa koyucunun amacına ve yorum kurallarına ters düşer biçinmde yorumlanarak, idarenin verdiği para cezalarına yapılan itirazların İş Mahkemesi'nde sonuçlandıracağını kabul etmek 5.12.1977 tarih 4/4 sayılı; 23.5.1960 tarih, 11/10 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları'nın koyduğu "Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup yorum ve kıyas yolu ile genişletilemeyeceği, açıklık yoksa genel mahkemelerin görevli olacağı istisna hükümlerinin dar olarak yorumlanması gerekeceği ilkeleriyle bağdaşmaz.
Mahkemece, Sulh Ceza Mahkemesi'nin görevli olduğu, HGK'nin 14.12.1988 T., 10-771 E. 1010 K. sayılı içtihadı da bu doğrultuda bulunduğu düşünülerek görevsizlik kararı vermek gerekirken işin esasına girilip yazılı şekilde hükümn kurulması isabetsizdir. O halde, davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
 
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.12.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini