 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1988/7983
K: 1989/239
T: 19.01.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, Kurum işleminin iptaliyle davalılardan işverene ait işyerinde 3.6.1962-1.1.1964, 5.2.1967 -10.3.1970 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tesbitine ve borçlanma işleminin geçerliliğine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi :
KARAR : Davacı, 3395 sayılı Kanunla getirilen geçici 3. (291 s. KHK. gereğince 68.) madde hükmüne dayanarak borçlanmak suretiyle 1962-1970 yılları arasında bir kuyumcunun yanında sedefkar olarak geçen çalışmalarının sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesini istemektedir. Gerçekten de, anılan maddenin yollamada bulunduğu 2167 sayılı Kanunun ek 1. (291. s. KHK. gereğince ek 10). maddenin 2. fıkrası hükmü uyarınca ilgili Bakanlıklar tarafından düzenlenmiş bulunan listede "Görsel Sanatlar Dekoratif Sanatlar v.b." başlılıklı bölümde "Sedefkar" lara da yer verilmiştir. Ancak salt olarak listede yer almak yeterli olmayıp, ek 1. (ek 10) maddenin 1. fıkrasındaki öğelerin ayrıca gerçekleşmiş olması önkoşuldur. Zira sözü geçen 1. fıkrada "bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan film, tiyatro, sahne gösteri, ses, saz sanatçıları, müzik, resim, heykel dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlar, düşünür ve yazarlar bu kanun hükümlerine tabidirler" hükmü yer alır. Belirtilen türde uğraşıda bulunanların kendi üstün yetenek ve becerilerine dayanarak yaptıkları iş, daha çok eser sözleşmesi türüne uyduğundan SSKanunu kapsamına alınmaları mümkün olmuyordu. Bu imkan ancak, yukarıda yazılı özel ve ayrık hükümle sağlanabilmiştir. Yapılan işin güzel sanatlar alanına girmesi ve işi yapanın sanatkar niteliğini kazanmış olması, yasanın açık hükmü gereğidir. Kuşkusuz bu durumlar, söz konusu güzel sanat alanında uzman bir bilirkişiden alınacak bilgi ve düşünce çevresinde belirlenecektir., Mahkemece, bu doğrultuda bilirkişi bilgisine başvurulmadığı gibi, işverenin kurum müfettişi tarafından tutanağa getirilmiş olan ifadesinde Sedefkarlığın kolay öğrenilir bir sanat olmadığı, ancak 15-20 yıllık çalışmalarından sonra bu sıfatın kazanılabileceği belirtilmektedir. Oysa davacının çalışmaları aralıklı olarak, 4,5 yıldan ibaret kalmış, halen de Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğü'nde çalışmakta olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, 506 sayılı SSKanunun 130/2. maddesi hükmü uyarınca aksi sabit oluncaya kadar muteber sayılan Müfettiş tutanağı içeriği davada çürütülememiştir. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuksal olgular gözetilmeksizin davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.1.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.