 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1988/6391
K: 1988/6564
T: 22.11.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA: Davacı... Genel Müdürlüğü'ne bağlı işyerinde, 1963 yılı Kasım ayında 10 TL yevmiye ile toplam 12 gün süreyle geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR: Davada, Kasım 1963 tarihinde davalı işveren .. İdaresine ait işyerinde geçen ve diğer davalı Kurum'a bildirilmemiş bulunan çalışmalarının sigortalı hizmet olduğunun tespiti istenildiğine göre, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 3395 sayılı Yasayla değişik 79. maddesi olduğu açıktır. Ancak, 506 sayılı Kanunun tümüyle birlikte anılan 79. madde hükmünün de yürürlüğe girdiği 1.3.1965 tariinden önce yürürlükte bulunan kanunlarda, bu tür davaların açılması süre ile sınırlandırılmamış olmakla beraber, önceki dönemlere ilişkin hizmet tesbiti davalarının anılan maddede öngörülen ana ilke doğrultusunda sigortalıların lehina yorumlanmak suretiyle 506 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden itibaren on yıl içerisinde açılabileceği, diğer bir anlatımla bu tür davalarda hak düşürücü sürenin, çalışmanın geçtiği yılın sonundan değil de, sözü edilen yasanın yürürlüğe girdiği 1965 yılının sonundan itibaren başlayacağı Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Diğer taraftan davacının 506 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1965 yılının sonundan başlayarak, aradan on yıl geçmeden, 29.12.1975 tarihinde aynı işveren idareye ait başka bir işyeri olan A.L.L. Fabrikası işyerinde tekrar sigortalı olarak çalışmaya başladığı ve halen de bu çalışmasını sürdürekte olduğu, dava dilekçesinin başlığında yazılı olan isim ve adres kısmından ve bunu doğrulayan dava dosyası içerisindeki davacıya ait sigorta şahsi sicil dosyasında yer alan 5.1.1976 tarihli işe giriş bildirgesi ile diğer belge ve yazılardan açıkça anlaşılmaktadır. Fakat, Mahkemece bu yön üzerinde hiç durulmamıştır. Gerçek olan bu durum karşısında, artık davada on yıllık hak düşürücü sürenin varlığından ve uygulama olanağından bahsedilemeyeceği söz götürmez. Böyle olunca da mahkemece yapılacak iş, davanın esasına girilerek davacının göstereeği tanıkları dinlendirmek, -varsa- tarafların diğer delilleri de toplanılmak suretiyle isteğin gerçek olup olmadığı yolunda yeterli ve gerekli araştırma yapılmak ve dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirilip takdir edilmek suretiyle hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı düşüncelerle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş bulunması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edien hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.11.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.