 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1988/6279
K: 1988/6389
T: 16.11.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA: Davacı, talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığı tahsisine hak kazandığının tespiti ve Kurum kararının iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR Davada; davacının yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbiti ile Kurum işleminin iptali istenmiştir.
Davacının Bağ-Kur'a giriş bildirgesi vermediği, B tarafından 2.12.1972 tarihinde verilen Bağ-Kur'a giriş bildirgesinin ilk bölümünde B. yazıldığı halde ikinci bölümünde M. yazılmış olması nedeniyle 1.1.1978 tarihi itibariyle çıkartılan bildirimi bilgi formu M. adına düzenlenip tahsilatın icra kanalı ile M.'den yapıldığı, icra takibinden sonra da M.'nin prim ödemeye devam ettiği, 1.3.1966-28.12.1971 ve 9.3.1981-10.5.1982 tarihleri arasında vergi mükellefi olduğu, 6.3.1986 tarihinde de isteği bağlı sigortalı olma talebinde bulunduğu, askerlik borçlanması yaptığı, yaşlılık aylığı bağlanması için yaptığı başvuru üzerine Bağ-Kur'a giriş bildirgesinin davacı değil B. tarafından verildiği, meslek kuruluşunda kaydı bulunmadığı gerekçesi ile 1.10.1972-26.6.1980 dönemi olarak değerlendirilmeyip ilk defa prim ödediği 26.6.1980 tarihinden itibaren sigortalı sayıldığı ve 15 tam yıl prim ödeme koşulu gerçekleşmediğinden bahisle yaşlılık aylığı bağlanma isteminin reddedildiği dosyada bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Davacının 30-40 seneden beri kendi nam ve hesabına bağımsız olarak çalıştığı, seyyar satıcılık, hayvan alım satımı ve otel işletmeciliği yaptığı tanık ifadeleri ile sabit olmuştur.
1.10.1972 tarihinden itibaren tahakkuk ettirilen prim borcu ve gecikme zammının yapılan icra takibi üzerine 26.6.1980 tarihinde davacı tarafından ödendiği ve ondan sonra da prim ödemesine devam ettiği konusunda uyaşmazlık bulumaktadır.
1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde bulunan, "zorunlu Bağ-Kur sigortalısı niteliği kazanmak için" Yasa ile kurulup meslek kuruluşlarına kayıtlı olmak" koşulu, 2229 sayılı Yasa ile kaldırılmış, "kendi adına ve hesabına çalışma" yeterli bulunmuştur. Davacı da,yasa ile kurulu meslek kuruluşuna kayıtlı olmamakla beraber, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmıştır. Ayrıca 1.10.197 tarihinden itibaren tahakkuk ettirilen primleri istediği zammı ile 1.10.1972 tarihinden itibaren tahakkuk ettirilen primleri gecikme cezası ile birlikte 26.6.1980 tarihinde yatırmış bulunduğuna göre çözümlenmesi gereken hukuksal sorun; 1.10.1972-26.6.1980 döneminin yaşlılık aylığı bağlanması sırasında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Yapılan yanlışlıkla davacıya izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığı tartışmasızdır. Davacının, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan bir kişi olması nedeni ve Kurum'un re'sen kayıt ve tescil edip tahakkuk ettirdiği primleri gecikme zammı ile birlikte ödedikten, alınan primleri yıllarca Kurum'ca değerlendirildikten ve bu konuda sigortalıya ümit ve güven verildikten sonra, 1.10.1972-26.6.1980 döneminin iptal edilip sigortalılık süresi olarak değerlendirilmemesi Medeni Kanun'un 2. maddesine aykırı olacağı ortadadır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınarak 1.10.1972-26.6.1980 tarihleri arasındaki primleri ödenmiş sürenin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. O halde,davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA; temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.11.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi