 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1988/2128
K: 1988/2863
T: 28.04.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA: Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 26.3.1972-30.8.1975 tarihleri arasında ücret karşılığı sigortasız olarak geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR: Davacının 26.3.1972 tarihinden belediye reisi olarak seçildği 1.10.1975 tarihine kadar herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmadan bu görevi ifa edip, anılan tarihte Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, davada 26.3.1972 tarihinde 30.8.1985 tarihine kadar geçen sürede Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında çalışmış olduğunun tespitine karar verilmesi istenmektedir. Davacının bu tarihler arasında belediye reisliğinden başka, özellikle, Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi başkaca bir çalışması olmadığı da kuşkusuzdur. Konu ile ilgili yasa hükümlerinin incelenmesinde bir kişinin belediye reisi olark seçildiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde başvurması halinde sadece 5434 sayılı T.C. Eeli Sandığı Kanunu hükümlerinden istifade edeceği, anılan Kanun'un 12. maddesinin son fıkrasının II/n maddesi hükmü gereğidir ve davacının bu biçimde bir başvurusunun olmadığı da açık-seçiktir. Giderek, bu nedenle 5434 sayılı Yasa'dan istifadesi düşünülemez. Diğer taraftan 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun Ek 16/III. maddesinde, sigortalı olarak çalışmakta iken belediye başkanı seçilenlerin Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerinden istifade edecekleri hükmü getirilmiştir. Ne var ki, yukarıda değinildiği üzere davacının 26.3.1972 tarihinde belediye başkanı seçilmesi sırasında sigortalı olmadığı da dosya içeriğiyle sabittir.
Bu durumda, yürürlükteki yasalar davacının talebinin kabulüne imkan vermediği gibi yasaca verilmeyen bir hakın yorum yoluyla uygulanması hukuken düşünülemez.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde tutularak istemin reddi yolunda hüküm kurulması gerekirken, yazılı nedenlerle kabulü isabetsiz olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum'un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.4.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.